Bertolt Brecht "Faşizm üzerine yazılar" adlı kitabında, bir süre badanacılık da yaptığı söylenen Hitler'in iktidar serüvenini irdeler:
"Badanacı, yasal yollarla iktidara geldi. Partisi birdenbire en büyük parti oldu. Yasalara göre de hükümeti kurma görevi bu partiye düşüyordu. Halk büyük bir şaşkınlık içindeydi. Kurulu partilerden hoşnut olmayan ve badanacının partisine, henüz iktidara gelmediği için kimseyi hayal kırıklığına uğratmamış bir parti gözüyle bakan birçok kimse vardı. Kırpıcılar, yemleyiciler ve çobanlarından hoşnut olmayan danalar bir kez de kasabı sınamayı kararlaştırdılar..."
Bu rüzgâr her vakit böyle esmeyecek.
Gökte bulut, suda yelken, dalda çiçek.
Bir gün, bir gün var ki, günden güne gerçek,
Çatır çatır servi, çıtır çıtır böcek.
Çek ciğerlerine, bir nefes daha çek,
Bu rüzgâr her vakit böyle esmeyecek.
İnternette gözümüze ilişti... Ünlü tarihçi Herodot anlatıyor...
Persler önemli bir karar alacakları zaman bu meseleyi içki masasında tartışırlarmış. Orada aldıkları kararları ertesi gün ayık kafayla gözden geçirir, eğer uygun görürlerse hayata geçirirlermiş. Aksi takdirde o karardan vazgeçerlermiş. Aynı şekilde, ayıkken aldıkları bir kararı da, eğer önemliyse, kafayı çektikten sonra birkez daha görüşür, nihai kararı o şekilde verirlermiş. Demek o zaman IMF gibi onlar adına karar verecek kafalar yokmuş.
Kendini değiştirmenin ne kadar zor olduğunu düşünürsen başkalarını değiştirme şansının ne kadar az olduğunu anlarsın.
Yeni yönetmeliğe göre "10 öğrencinin talebi üzerine Kur'an kursu açılacağını" gazetede okuyan okurumuz saf saf soruyor:
- Bizim mahalleden 10 öğrencinin velisi bir araya gelip ilgili makamlara dilekçe verse ve "Çocuklarımız için İngilizce dil kursları veya bilgisayar kursları açılsın" deseler, bu durumda ilgili birimler aynı heyecan ve azimlilikle bu isteme karşılık verecekler midir?
DSİ'nin kadın mühendis çalıştırmama kararı üzerine okurumuz Ethem Sağ:
- Bazıları bu kararı ayrımcılığa bağlıyorlar. Bence sebep kadrolaşma hedefine uygun kadın mühendis bulunmamasıdır. Kadınlardan tasarruf edilecek kadroları erkek yandaşlarına vermeyi düşünüyorlardır, diyor...
TEDAŞ'ın kadın mühendis almama kararı üzerine Harita Mühendisleri Odası yargıya gidiyor. İnşaat Mühendisi okurumuz O.Ş. de İdare Mahkemesi'ne başvuracağını açıkladı. DSİ, TEDAŞ, TMO, DHMİ... Bu kuruluşların hep birlikte kadın almama kararı tesadüf değil. Hanımlara tatsız bir gelecek hazırlanıyor.
Hepimizde o merak
İçimde bir merak
öyle bir merak ki
ölümümden bir ay sonra
bir güncük yaşamak
ve dostu düşmanı
suçüstü yakalamak
Abidin Dino 7 Aralık 1993'te bizi bırakıp gitti. Bu büyük sanat ve düşün ustasını, aramızdan ayrılışının 10'uncu yılında birkaç satırla analım.
Önce "Eller" isimli kitabından birkaç alıntı:
"Bir yakınma: parmaklar salt avucun içine doğru bükülebiliyorlar. Tek yönlü: Edinme eylemi yüzünden. Yüzyıllar boyu edinme hırsı, hep almak, hep almak."
"Oldum olası ast - üst'lerden hoşlanmam, özelikle parmaklar söz konusu olunca. Baş parmak örneğin. Onu başparmak seçen kim? Ya da kendini beğenmiş şahadet parmağına bakın, ne kadar doğmacı, aforozcu, bağnaz."
"İz bırakmak. Bundan başka ne ki resim yapma dürtüsü? Her şey ellerle başladı, ellerle bitecek."
"Fakat resim çizebilmek ne büyük bir mutluluk."
***
Abidin Dino'nun ablası Leyla Hanım'ın oğlu Rasih Nuri İleri bir yazısında anlatıyor:
"Abidin, Mustafa Kemal Paşa'yla 1930 yılında Rejans Lokantası'nda tanışmıştı. Paşa otele girip masası kurulduğunda 17 yaşındaki Abidin de bir rastlantı sonucu orada bir masada oturuyormuş. Sofra kurulunca resim yapmaya başlamış; gözünden hiçbir şey kaçmayan Gazi Paşa kendisini çağırtıp "resmi getir!" demiş. Resimde ön planda kadehler ve şişeler... Paşa "Bunları sil" demiş. Abidin ise: "Paşam resmi imzalarsanız silerim" deyivermiş birdenbire. "Sil getir!" emri üzerine de Abidin ön planı kesmiş, resmi tamamlamamış. Gazi, "Gazi M. Kemal" diye imzalamış. (Ve resmi Abidin'e iade etmiş) Resim ilk kez o yıl Arif Oruç Bey'in Yarın gazetesinde yayımlandı. İkinci kez de Atatürk öldüğü zaman Yeni Ses dergisinde...
Bak burası haritada bir şehir
İki insanın en eski başkentidir
Bazen büyük gelir, bazen yetmeyebilir
Onu sev, yolcusunu sev, telaşını sev
Ona zarfsız mektuplar gelir gider
Cevabını yıllar sonra verir
Bazen eskitir içinde onu
Hiçbir zarfa sığdıramazsın,
Çünkü yürektir.