Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Belediyelerin görevdeki üçüncü yılları... Üçüncü dönüm noktası...
Yerel seçimlerin birinci yıldönümünde gazeteci arkadaşımız Ümit Zileli Kanal 6'da İstanbul ve Ankara Belediye Başkanlarının da katılımıyla bir yıldönümü programı düzenlemişti.
Bu programda rahmetli gazeteci Yıldırım Çavlı; Melih Gökçek ve Recep Tayyip Erdoğan'ın önüne 6 ihaledeki yolsuzluk (ya da usülsüzlük) ile ilgili 6 dosya koydu. Otobüs reklamları ve bilboard ihalesi dahil İstanbul ve Ankara belediyelerinin ilk yıl içinde yaptıkları 6 önemli ihale ilgili bu dosyalara Gökçek ve Erdoğan yanıt vermediler. Öfkelendiler. Yanıtlarını hazırlamak için bir hafta süre istediler. Bir hafta sonra stüdyoda yeniden tartışma çıktı. Tayyip Erdoğan, Ümit Zileli'yi açıkça tehdit etti. Nitekim kısa süre sonra da işinden attırdı. İki Başkan bu suçlamalara daha sonra tarafsız bir kanalda yanıt vereceklerini söylediler. Aradan iki yıl geçti. Yıldırım Çavlı rahmetli oldu... 6 dosyalık suçlama hala yanıt bekliyor...
Şu günlerde ise bir başka dosya gündemde... Metro dosyası... Önce Radikal Gazetesi ele almıştı.. Son günlerde de Sabah'ta Necati Doğru arkadaşımız ince eleyerek, rakamlar vererek, sorular üreterek yazıyor...
İstanbul metrosunun "elektronik mekanik sistem"i sırf seçimde Refah Partisi ve Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyen şirketlere kazanç sağlamak uğruna üç yıl geciktirilmiştir...
Mekanik sistem ihalesi önce Siemens firmasına verilmiş, 9 ay süren görüşmelerden sonra Siemens'ten vazgeçilerek RP'nin yandaşı Albayrak ve Cengiz İnşaat firmalarının ortak olduğu "Cegeleg" adlı Fransız firmasına devredilmiştir...
Vagon ihalesi ise paketten ayrılmış, vagonların Ankara metrosundan kiralanmasına karar verilmiştir. Ankara metrosuna vagonları Kanadalı Bombardier şirketi vermekte, bu şirketin temsilciliğini de Emire Kalkancı'nın ağabeyi Hakan Ersoy yapmaktadır. Hakan Ersoy daha önce İstanbul Anakent'te "Ulaşım A.Ş" Genel Müdür yardımcısı olarak çalışmıştır. Sonuç: Kanadalı Bombardier şirketi ihaleye girmeden vagon satma ayrıcalığı kazanmıştır.
Bütün bunlar yazılıp çizilmekte ancak İstanbul Belediyesinden yazılanların doğru olmadığı yönünde bir açıklama çıkmamaktadır.
O zaman İstanbul halkının parasının Refah yandaşları arasında bölüşüldüğü, metronun bu nedenle üç yıl geciktirildiği savları doğruluk kazanmaktadır.
İstanbul halkı ve medya uyuduğu için tezgah şimdilik tıkır tıkır işlemektedir...

Şimdi de akıllara bir seçim kuşkusu düştü... Refah Partisi'nin memura bol keseden zam vermesi bir erken seçim hazırlığı olarak değerlendiriliyor. İkinci hazırlığın özelleştirme planıyla birlikte yürüdüğü söyleniyor. Örneğin elektrik santralları ve dağıtım şirketleri başta olmak üzere birçok kamu malı ve tesisi "onda bir" fiyatına satışa veya kiraya çıkartılıyor. Deniyor ki... Devletin nesi var nesi yoksa satılarak geçici bir ferahlık yaratılacak. O arada devlet tesisleri mümkün olduğunca Refah yandaşı firmalara peşkeş çekilerek paranın bir bölümü dolaylı olarak RP kasasına aktarılacak. l Böylece Refah seçime iki katlı destekle gidecek...
Olur mu, olmaz mı bilemeyiz... Ancak Tavşanlı halkı, kiralanacak santrallar arasında bulunan Tunçbilek Termik santralını pek başkasına kaptıracağa benzemiyor. Karabük'ten esinlenerek.. Tavşanlı'da halk, TEMTAŞ adlı bir şirket oluşturmuş. Tunçbilek'i kiralamak için kolları sıvamış.
Bize çektikleri faksta destek istiyorlar ki... Elimizden gelen desteği ardımıza koymayız...
Ayrıca, eğer santralların hurda fiyatına peşkeş çekilmesi durdurulamazsa... Her ilçede aynı modelin uygulanmasını, halkın örgütlenip santralı kiralamasını salık veririz... Halk malını açıkgöze kaptırmamalı...

Kanlıca'dan Sezai:
- Rüyamda poker masasındayım. Oyun arkadaşlarım ise Necmettin Erbakan, Kenan Evren ve Mesut Yılmaz... Gazozuna oynuyoruz... Gecenin ilerleyen saatlerine doğru Erbakan Hoca ayağa kalkıyor ve "Muhterem kumarbaz kardeşlerim, yatsı namazını kaçırdım. Müsadenizle..." deyip, yandaki odaya geçiyor.
Fırsattan yararlanıp soruyorum. "Yahu beyler, ne olacak bu memleketin hali Allahaşkına?.." Bu beklenmedik sorum üzerine ikisi de şaşırıyor... Evren Paşa, "Böyle olacağını bilseydik darbe yapmazdık" diyor. "12 Eylül'den sonra hırsızlığın ve yüzsüzlüğün böylesine kurumlaşacağını hiç hesaba katmamıştık doğrusu..."
Mesut Yılmaz da aynı fikirde. "Nice trilyoner yarattınız her yaştan, Paşam" diyor. Espiriye hep birlikte gülüyoruz. Gülmemiz bitince Yılmaz'a dönüyorum. "Ula lazoli, sende de hiç iş yok hani..." diyorum. "Tamam, dürüstsün, ilkelisin, ama tembelsin... Siyaset öyle arasıra Anadolu'ya çıkıp onun bunun yaptığını şikayet etmek değildir... Oturup bir program yapsana... Milletin ihtiyaçlarını nasıl karşılayacaksın... Enflasyonu nasıl dizginleyeceksin... İşsizlik sorunun nasıl çözümleyeceksin... Eğitimde, sağlıkta, vergide ne gibi çağdaş yenilikler getireceksin... Anlat da bilelim..."
Kısa bir sessizlik oluyor. Elindeki kağıtları iyice karıştıran Mesut, fal açmaya başlıyor. "Şimdi" diyor, "bu falın sonunda papazı bulursam, hükümet Kurban Bayramı'ndan önce... Kızı bulursam, Bayram'dan sonra gidecek..."
Ayağa kalkıp ceketimi giyiyorum. "O zamana kadar demokrasiyi kurban etmeyiz inşallah" deyip, Cinnah Yokuşu'ndan aşağı yürümeye başlıyorum...
YORUMU: Rüyada kağıt oynamak işlerinizi şansa bıraktığınız gösterir. Oyunu terketmek ise beceriksizlik olarak yorumlanır...