Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cumhuriyet tarihindeki en önemli belgelerden birinin, Amasya Tamimi’nin yıldönümündeyiz.
Tamim, Mustafa Kemal tarafından yaveri Cevat Abbas Bey’e 21-22 Haziran 1919 gecesi Amasya’da yazdırılmış telgraf yoluyla tüm Türkiye’ye iletilmiştir.
Bu Tamim, “Ulusal egemenliğe dayanan, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan ilk kuruluş belgesi”dir. Der ki:
- Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.
- İstanbul hükümeti aldığı sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir.
- Milletin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
- Milletin içinde bulunduğu durum ve şartların gereğini yerine getirmek ve haklarını gür sesle cihana duyurmak için, milli bir heyetin varlığı zaruridir.
-Anadolu’nun her bakımdan en güvenilir yeri olan Sivas’ta hemen milli bir kongre toplanması... Bunun için bütün illerden milletin güvenini kazanmış üç temsilcinin mümkün olan en kısa zamanda yola çıkılması gerekmektedir.”
Ulusal Egemenlik’ten ilk kez Amasya’da bahsedilmiştir. Padişaha ve işgalcilere karşı Anadolu ihtilalini başlatan bu bildiridir.
***
Aradan 97 yıl geçti ama o gün savaş açılan tehlikeler geri dönmüş bulunuyor.
“Vatanın bütünlüğü” yine tehlikede olup “ulusal egemenlik” hayli aşınmıştır.
Bu durumdan ülkeyi kurtarırsa, yine milletin demokratik azim ve kararlılığı kurtaracaktır.

Haberin Devamı

Gareth’e teşekkür

Ergenekon iddianamesini ilk okuyan ve 2009 yılında yazdığı raporda:
“Dava Türkiye’de çoğulcu demokrasinin yerleşmesi yönünde büyük bir adım değil, otoriter tek parti yönetimi doğrultusunda atılmış büyük bir adım” diyerek bugünleri işaret eden İngiliz gazeteci Gareth Jenkins’e özür borçlu olanları dün yazmıştık.
Tabii Jenkins’e bir de teşekkür borcu olanlar var. Onlar da Ergenekon ve Balyoz mahkûmları. Çünkü onlarla ilgili ilk savunmayı herkesten önce Jenkins yaptı.
Kendisini sonraki yıllarda açık oturumlarda izledik...
Cemaat’in sözcülerine karşı Balyoz sanıklarını kahramanca savunuyordu.
O yüzden yandaş medyada hedef gösterildi, tehditlere, komplolara uğradı...
Jenkins yine Türkiye’de yaşıyor. Kendisine bir mail atarak sorduk:
- Size Balyoz mahkûmlarından mesaj gönderen, teşekkür eden oldu mu?
Cevabı:
“Hayır, Balyoz olayında dava sona erdiğinden bu yana hiç kimse benimle temasa geçmedi. Yine de bana herhangi bir şükran borçları olduğunu düşünmüyorum.Sadece, dilerim ki, bu olayların masum kurbanları ve aileleri yaşamlarını - mümkün olduğunca - yeniden kurabilmiş olsunlar. Kurbanların bana şükranlarını ifade etmesinden ziyade, bu kurbanlardan
özür dilemesi gereken pek çok kişi
olduğu fikrindeyim.”
Gareth yüce gönüllü bir adam...
Bizler ise özür ve teşekkür cimrisiyiz...

BOLU

CHP örgütleri önceki gün Bolu’da 10. Yıl Marşı’nı yasaklayan İl Milli Eğitim Müdürü Yusuf Cengiz’i protesto yürüyüşü yaptılar. Polis düşman gibi davrandı. Sıkılan gazlarla CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan dahil 20 kişi hastanelik oldu. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun talimatı üzerine dün bu defa 20 dolayında CHP’li vekilin katıldığı ikinci ve daha görkemli bir yürüyüş yapıldı. Önceki gün Bolu milletvekili Tanju Özcan’ın yüzüne biber gazı sıkan polisle amiri arasındaki diyalogu Barış Yarkadaş Twitter’da yazdı:
1. Polis: En önde duran kişi milletvekili. Ona sık gazı.
2. Polis: Nasıl sıkayım, dokunulmazlıkları var vekillerin.
1. Polis: Sıkabilirsin, dokunulmazlıkları kalktı.

Millet canından o kadar bezdi ki;
“Issız adaya düşseniz yanınıza alacağınız 3 şey nedir?” sorusunun tek yanıtı
“Daha başka ne isterim ki!” oldu!
***
Turizmdeki kriz nedeniyle
turistik oteller artık “yıldız” değil,
icra dosyası sayısıyla dereceleniyor.
Akif Kökçe


LİSE

Müyesser Yıldız’ın tavsiyelerine katılıyoruz. Diyor ki gazeteci arkadaşımız:
“Üniversiteler-deki PKK kaynaklı provokasyonlar mâlum. Üstüne liselerde ilginç bir hareketlenme başladı. Saygıyla karşılamakla birlikte, 12 Eylül öncesini görmüş, yaşamış biri olarak bu konuda şimdilik sadece şunu söylemek istiyorum; yıllardır eğitimin katlini seyreden siyasiler ve aydınlara düşen görev, ‘Aferin, devam edin’ şeklinde teşvik değil, ‘Mesajı aldık, siz durun çocuklar. Artık mesele bizimdir’ demeleridir. Korkum, belki de son olan bir kuşağın daha telef edilmesidir...”
Liseliler gerçekten çok anlamlı, demokrat ve saygın bir çıkış yaptılar. Bu yeterli.