- Siyaset bize ters iş abi.
- Dediler konu DYP, sana uyar.
- Dedim hoooppp! DYP bize uymaz.
- Dediler abi yanlış anladın, konu hükümet.
- Ee, n'olmuş yani dedim.
- Dediler, Abi, koalisyon batakta.
- İnanamadım, atladım gittim Meclis'e...
- Baktım, Hacı'sı var, Bacı'sı var. İkisi de okumuş, profesör olmuşlar. Yani eğitim de Okey!
- Dedim, peki bunların nesi var?
- Dediler, abi yatlar, katlar, villalar, yalılar...Hükümet'te bakanlar; Yalım, Ufuk, Ayfer, Meral...
- Dedim bunlar hangisinin?
- Dediler, abi bunlar Bacı'nın.
- Ya Hacı'nın? dedim.
- Dediler, abi kese kese altınlar, çuval dolusu marklar, dolarlar...Balgat'ta arsalar...
- Dedim, hadi şunları şöyle karşılaştırın.
- Dediler, abi neredeyse fifti, fifti...
- Ya hizmet? dedim.
- Dediler, abi hepsi kendine müslüman.
- Dedim, ya süre?
- Dediler, abi süre bitti.
- Dedim, o zaman vatandaşı uyandıralım, Hükümeti düşürelim, vatandaşa bir nevi bizim de bir hizmetimiz olsun.
Hadi Mesut, hayırlı işler!
Çalışanların maaşlarından az şikayetçi olduğu, az sayıdaki işyerinden biri İhracatçı Birlikleri'dir...Burada çalışan personele ücret, tazminat ve 4 ikramiyeden başka, başarılarına göre 2 de teşvik ikramiyesi ödenir. Ücret cazip olunca İhracatçı Birliklerinde işe talip olanların sayısı da artıyor tabii... Ancak boş kadro yok... Üstelik işe giriş için sınav var. Bu engellere rağmen işe girmek mümkün mü? Mümkün... Devlet Bakanı Ayfer Yılmaz hanımın desteği arkanızdaysa mesele yok. Geçenlerde Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığından İstanbul'daki "Maden İhracatçı Birlikleri" bir yazı gelmiş:
"Sayın Ayfer Yılmaz'ın Özel Kalem Müdürü Ayten Yüzgeç'in sınavsız olarak işe alınarak istihdam edilmesini ...rica..."
İstanbul'daki Kurum isteği kabul etmiş. Ankara'dan bu hanım için bir kişilik kadro istemiş... Mesele hal yoluna girmiş.
Bu Türkiye abicim... Her zorluğun bir hal yolu bulunur..!
Sezon başında kapris uğruna
Oğuz ve Aykut'u sattılar...
Kaleci Engin'i attılar
Peşinden Bülent'i harcadılar...
İşler sarpa sardıkça yeni suçlu aradılar
Derken Lazoroni'yi şutladılar...
Federasyon ve MHK'yi topa tuttular,
Yetmedi penaltı çalmayan hakemlere yüklendiler...
O arada para bitti...
Yönetim Kurulu gitti...
Parayı kim bitirdi?
Hesapsızlığın sorumlusu kim?
diye sormaya kalmadı dün Akşam Gazetesinde manşet:
"Fenerbahçenin belini Saffet büktü"
Abdullah Acar'a göre kulübün belini,
Saffet'in aldığı 4,5 milyon dolar bükmüştü
Parasızlığın suçlusu da bulunmuştu...
Hep "bir kişi" haklı... Herkes haksız...
Futbolcular günah keçisi...
Bizce bu yüzden ligin en başarılı takımı Fenerbahçe...
Bu kadar baskıya rağmen hala ayakta kalabildikleri için...
Fener'li bütün futbolcuları kutlarız...
"Şu emekli ikramiyemi bir alsam..."
Ülkemizde "nihayet" bir "ev" ya da "otomobil" sahibi olma düşü bu sözlerle başlar... Çoğunlukla böyle.. ama "istisna"lar da olmuyor değil.. İşte onlardan biri...
Galatasaray Lisesi coğrafya öğretmenlerinden Birsen Özdamar, bir süre emekliye ayrıldı. "İkramiye" olarak eline geçen paranın büyük bölümünü de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği aracılığıyla Hasdal'daki İlköğretim Okulu'na bağışladı. Bu bağışla okul içinde 100 öğrencinin rahatlıkla etkinlikleri izleyebileceği, sahnesi de bulunan çok amaçlı bir kültür salonu inşa edildi. (Köy Okulları Yardımlaşma Derneği de hemen arkasından salonda bir kütüphane oluşturdu...)
Birsen Hanım, yitirdiği eşi H.Turan Özdamar'ın anısına İstanbul'un bu "uzak" köşesinde bir "ağaç" dikmiş... Kendisini kutluyoruz...