Melih AŞIK
Alanya'da son aylarda seri cinayetler ve mafya kaynaklı olaylar yoğunlaştı.
Adnan Keskin başkanlığında bir CHP heyeti bu turistik ilçede ne olup bittiğini araştırmak için Alanya'ya geldi.
Ve herkesin gözlerini faltaşı gibi açan bir olayın içine düştü.
Olay önceki gün polis lojmanları önünde meydana geldi.
Fırat Satıcı adlı şahıs polis lojmanları önünde pompalı tüfekle havaya 7 el ateş ettikten birkaç dakika sonra bizzat Alanya Emniyet Müdürü
Ayhan Pamuk tarafından yakalandı. Şahsın üzerinde dolu iki adet 14'lük tabanca çıktı.
"Yeni Alanya" gazetesi
"Pompalı Meczup" başlığıyla verdiği haberde
Satıcı'nın havaya ateş açarken
"Yaşasın Şeriat kahrolsun komünizm" diye bağırdığını bildiriyor. Canlı cephanelik daha sonra Adliye'ye sevkedilmiş. Adliyede sanığın alkollü olduğu saptanmış. Çok ilginç bir başka saptama... Tabancalar ruhsatlı imiş...
Ve nöbetçi hakim, ifadesini aldıktan sonra, polis lojmanları önünde havaya ateş açan canlı cephaneliği salıvermiş. Telefonla arayarak haberi nakleden arkadaşımız:
- Polis şaşkın, Alanyalı şaşkın, CHP heyeti daha da şaşkın, diye konuştu telefonda.
Alanyalılar bir süre önce gazetelere
"Devleti arıyoruz" diye ilan vermişlerdi. Bu gidişle daha çook arayacaklar gibi görünüyor.
Türk - Yunan ilişkileri zaman zaman aniden alevlenir. Ege'de sular ısınır. Ada'da kritik saatler yaşanır. Türk ve Yunan savaş uçakları bir çatışmanın eşiğine gelirler. Ankara ve Atina'da diplomasi trafiği yoğunlaşır. Derken ABD devreye girer. İki ülke o zaman savaşın eşiğinden dönerler. Peki iki ülke ABD'nin izni olmadan savaşamayacaklarını bilirler de neden bunu bile bile kavgayı çatışmanın eşiğine kadar götürür, saf insanların yüreğini ağzına getirirler.
Yoksa bütün dümen ABD'nin iki ülkeye birden silah satma manevrası mıdır? Halkı ve parlamentoyu silah alımına daha fazla ödenek ayırmaya zorlamak falan gibi ince bir taktik mi içerir?
İlginç tesadüf... Ege'de suların ısındığı hafta Amerikan Savunma Bakanlığı Türkiye ve Yunanistan'a havadan havaya atılan "AMRAAM" füzeleri satabileceğini bildiriyor (Daily News gazetesi 9 Ekim 1997)... Yunanistan ayrıca Harpoon füzeleri istiyormuş. Madem onlar istiyor, biz de isteriz. Madem biz istiyoruz onlar da ister. Bu yarış böyle sürüp gider. İki ülke dalaşır ABD silah tekelleri kazanır. Fakir fukara süründüğüyle kalır.
Özer Çiller servetinin sırlarına ilişkin soru soran
Nazlı Ilıcak'a yanıt verirken diyor ki:
- Ben gayrimenkul alım satımıyla uğraşıyorum. Bu çok karlı bir iş. Bir araziyi alıyorsunuz, imar geliyor, arazi değerleniyor. Sonra kat karşılığı ev yaptırıp satıyorsunuz. Bu işte büyük para var. Land Developing dedikleri şey bu...
Okurlarımızın dikkatini çekmiş... Sordular:
- Bu "Land Developping" dedikleri şey nedir? Bizim arazilere neden hiç bu piyangodan çarpmıyor...
Efen "Land" malumunuz arazi demek... "Developing" ise buradaki anlamıyla dilimize "develüping" yani "deveyi havuduyla lüplemek" şeklinde çevrilebilir.
Milyonlarca kişinin arsası arazisi var... Ama trilyoner olamıyorlar.
Develüping piyangosu neden Çiller ailesine çarpıyor?
El yanıt: Çünkü
Çiller ailesi kendi şansını kendi yaratıyor...
Çiller ailesi 80'li yıllarda Sarıyer - Kilyos civarında külliyetli miktarda imara kapalı araziyi ıspanak fiyatına satın aldı. Araziler el değiştirince birden sihirli el değmişcesine imara açıldılar. Değerleri bir gecede yüzlerce kat arttı. Bayan
Çiller o dönemde İstanbul Belediye Başkanı
Bedrettin Dalan'ın danışmanlığını yapıyor, söylentiye göre imar mucizesinin gerçekleşmesinde bu yakınlığın büyük faydası oluyordu.
Dalan'ın koltuktan inişinden
Tansu Çiller'in siyasete girişine kadar işler bir miktar durdu.
Çiller'in Devlet Bakanlığından sonra işler tekrar yoluna girdi.
Çiller'lerin
"Land develüping" ine ilişkin pırıl pırıl bir örneği 12 Haziran 1993 tarihinde bu sütunda aktarmıştık. Tekrar özetleyelim.
Kilyos'ta
Niyazi Uzuner adlı bir şahıs, 29 dönümlük arazisine, bölgenin imar planı bulunmadığından 8 yıldır imar izni alamıyordu.
Çiller'ler bu araziyi 1992'de 1 milyar liraya satın aldılar. Ve 8 yıl imar izni çıkmayan bu araziye Sarıyer Belediyesinden 8 saatte imar izni çıkardılar. Nasıl mı? Araziye
"islah imar planı" uygulanmasını sağlayarak. Bu tür plan ancak üzerinde gecekondu bulunan araziye uygulanabilmekteydi. Ancak Sarıyer Belediyesinde minare kılıfına uydurulmuş, gecekondusuz araziye gecekondu islah planı uygulanmıştı. Sonuçta 1 milyarlık bir arazinin değeri bir gecede 50 milyar liraya çıktı.
O dönemde
Tansu Çiller devlet bakanıydı. Başbakan olmak üzereydi.
Tansu ve
Özer Çiller'den yukardaki açık yolsuzluğa yanıt istedik. Ses çıkmadı.
Özetle...
"Eşim siyasete girdikten sonra mal varlığımız artmadı" diyen
Özer Çiller yalan söylüyor. Siyasete girdikten sonra da çal - ıştılar... Hem de eskisinden daha hızlı...
Yazara EmailM.Asik@milliyet.com.tr