Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

11.11’den manzaralar



Asmalımescit ve Şişhane’de hareket bereket üst düzeyde. “Kulüp” eksikti, artık o da var


Geçen hafta 11.11’e gittim. Hani şu Tepebaşı’nda yeni açılan kulüp. Malum Asmalımescit coşuyor, hatta kalabalık Şişhane’ye doğru uzuyor ya... O kalabalığa bir tane de “club” lazım düşüncesinden hareketle olacak, Dinamo DJ’lerinden Tangun (Tangun Gençer) ve “Sezen Aksu’nun oğlu” ön tanımlamasından sanırım hayat boyu kurtulmasına izin vermeyeceğimiz Mithat Can burada 11.11’i açtı bir süre önce.
Değerli DJ dostumuz Ali Şahinbaş’ın (Fuchs) çaldığı pazar günü cümbür cemaat toplandık gittik. Gözlemlerim şöyle:
-Biz “DJ’in arkadaşı” olarak girdik ama hissiyatım o ki içeri kafayı sokmadan hayli kıvrandırırlar adamı burada.
-Dostlar dedi ki burası basında yanlış tanıtıldı. Aslında çok klas bir gece kulübü, hepsi bu. Bu müzikten ve eğlence tarzından anlayanlar gelecek. İyi de dostlar milletin burayla ilgili algısı “Şekerim İstinye Park’a gidelim sonra da Mithat Can’ın yeri varmış oraya” düzeyinde. Kabahat kimde bilmem. Bende olmadığı kesin.
-Girişte önce bir lounge bölümü ardından da gece kulübü kısmı var mekanın. Çok çok klas döşenmiş. Michael Jackson ile kardeşi Janet Jackson’ın “Scream” şarkısının klibi vardır ya. Uzay gemisinde, her yer beyaz falan... Aynen öyle.
-Hoparlörlerin Airbus A 330 motoru gibi dizaynı var. Sesi de öyle çıkıyor.
-“Club” hadisesine yeni girecek değerli ünlüler varsa söyleyeyim: Kulüp konseptinde slow dans yok. Öyle Ümit Besen’deki gibi değil. Burada ritimler hızlı, gürültü çok. Konuşmak falan yok. Herkes kendi başına dans edecek... “Ben etmem ben arkadaş. Ağır adamım” diyorsanız buraya gelmeyin. Ya da gelince kenarda sıkılacağınızı hesaba katın. Ümit Besen’de göbek atan ağır abileri gördük. Burada da dansın usulü böyle.
-Eskiden meşhur bir el figürü vardı. El kafaya yakın duruyor ve kendi ekseninde bir sağa bir sola dönüyor sizinle birlikte. O şahane hareketi yapanı pek görmedim.
-Ümit Besen’deki ses düzeyi 11.11’den daha yüksek.
-Duvarın kenarındaki çıkıntıya dayanıp pisti izliyorsanız; a) Sıkıcıyım eğlenmeye değil izlemeye geldim; b) Acayip cool birisiyim tarzım böyle; diyorsunuz. Hangisini söylediğiniz hemen anlaşılıyor, merak etmeyin.
-10 yıl önceki kulüplerde duman eksik olmazdı. Tam şarkının patlamasına yakın duman verilirdi. Burada onu görmedim.
-Kulüp ortumı önce çok acayip, sonra giderek rahatlatıcı geliyor. Bir süre sonra sanki hep buraların çocuğuymuşsunuz gibi oluyor. Ümit Besen’de de böyle hissemiştim.
-Mithat Can’ı görmedim ama
Fuchs ile Cervus şahane çaldı. Ortamı bayağı bir coyturdular.
-Bir duble viski 40 TL. Ayıptır.
-Burada içeceğiniz en güzel içkilerden biri Satsuma Dream. İçine dondurma da koyuyorlar. Benden tavsiye, viski kadar kazık da değil.
-Şaka maka 11.11 şehrin en şahane kulübü olmaya aday. Toplam bir saat kalsam da sinyalleri aldım. Bekleyelim ve görelim.

“Clubbing” nostaljisi: Evet, kırmızı Puma’ları görelim...
1998’de ilk J&B Techno Festival yapılmış. Rave partilerin yeni keşfedildiği yıllar: “Flaş flaş... 24 saat devam eden çılgın eğlence!” manşetleri atılıyor. Her ana haberde bir parti haberi.
Amsterdam’a “Müze gezmeye gitmiyoruz” sloganıyla düzenlenen turlar. Türkiye’de kırmızı ve muhtelif Puma satışları tavan yapmış. Nişantaşı Göksu Pasajı’nda esnaf talebi karşılamak için perişan oluyor. Turuncu gözlük, renkli atlet, piercing...
11.11’den manzaralar
Gazetelerde “Clubber ne yer, ne içer” tarzında kategori haberleri.
Her taraf kulüp dolu: Switch, Godet, 7th House, Beyond, Spoon, Filter, Orange, Milk. Öncesinde elbette Magma.
DJ’lerden U.F.U.K., Murat Uncuoğlu ve ille de Paul Oakenfold, John Digweed, Dave Seaman gibi isimler popüler.
Güney yörelerimiz clubbing’den kaynaklanan yoğun trendlerin tesiri altında. Başta Olimpos, Antalya sahilleri, Sundance, Bodrum ve Marmaris sokaklarda partileyenlerle dolu.
Fakat Türkiye’de bir yılbaşı vardır. 2001 veya 2002 olmalı. Bilmemne sarnıcından, bilmemne kulesine, falanca alt geçitinden, mahalledeki depoya kadar her boş alanda yurtdışından gelen bir DJ’in çaldığı. O bu işin şahikasıdır.
Haydarpaşa’da limanda bile partilendiği, varoşların partileri basarak çoğunluğa geçtiği, kız meselesi yüzünden kavgaların çıktığı ve clubbing olayının bittiği yılbaşıydı o. Ondan sonra ortamlarda “Ayy şekerim hep kırolar doldu” cümleleri telaffuz edilmeye başladı. Kuraldır; bir ortamdan kadınlar çekilirse, her şey onu takip eder.
2000’lerin başında rock müzik yeniden hortlayınca rüzgar değişti ve clubbing de sadece kalburüstü kesimin eğlence anlayışının bir parçası olarak dar bir çevrede kaldı. Hep eski günler arandı ama aynı tat bulunamadı. İşini ciddiye alan DJ’ler ise hala gözde.
Tabii şimdi “clubbing” de fena bir laf oldu. Kimse bunu telaffuz etmez şu anda.
11.11’de dans pistinin ortasına geldim, sağa sola şöyle bir baktım. Işıklandırma falan derken 90’ların sonuna ışınlandım. Ve kendi kendime sordum: “Eski clubbing furyasıyla hiç alakası yok ama acaba elektronik müzik çalan dans kulüpleri hadisesi geri döner mi?
Ve soru: 98’deki clubber’lar şu an nerelerdesiniz, ne işle meşgulsunuz? Kırmızı Puma’lar, renkli gözlükler dolapta duruyor mu hâlâ?


Öldürmeye geldiği suikastçiye âşık olan Japon, Etiler’deki Sushico’nun şefi çıktı!
Alın size haftanın “çıktı” haberi. Nasıl tam zokalı internet haberi başlığı gibi değil mi? Ama değil. Bu Cem Özel, Can Saban ve Ali Rıza Sahenk’ten oluşan Wufi’nin ilk klibinin senaryosu. Wufi endüstriyel sesleri, gacırtıları gucurtuları, bilgisayar seslerini falan çekinmeden gayet sert dans ritimlerinin üzerine döşeyebiliyor (ki mühim bir özelliktir).
Onları dinlerken aklma Justice geldi. Videoları, zaman zaman sert olabilen, hayli doğrudan müzikleriyle Wufi’yi de çekinmeden aynı kategoriye koyabilirim. Geçen hafta yeni kliplerini de çektiler ve klibin hikayesi hayli ilginç.
İstanbul’a öldürmeye geldiği suikastçiye aşık olan Japon’un hikayesi. Murat Tuncel yönetmen, Can Eskinazi görüntü yönetmeni. Bu klipte Levent Sushico’nun şefi Yukata Shiniro oynamış. Eh Türkiye’de Japon elbette suşiciden çıkacak tabii. Başrolde Reha Erdem’in “Kozmos”unda başrolde oynayan Türkü Turan var. Geçen hafta çekilen klip film noir havasına sahipmiş. Yani klasik tadda karanlık bir polisiye... Ala.
Wufi’yi ben takibe aldım. Size de tavsiye ederim.
myspace.com/wufimusic

11.11’den manzaralar


Wufi’nin klibinde başrolde Kozmos’tan tanıdığımız Türkü Turan var.