Çene eklemi problemi (TMD), kulak çınlaması (tinnitus) yapar mı?
Temporo-Mandibular Eklem (Tme) yani çene eklemimiz çiğneme sırasında hem yana hem öne hareketine izin veren eklem yapısıdır.
Çeneyi hareket ettiren kaslar vücuttaki en güçlü kas grubunda yer alırlar. Bu, oldukça büyük kuvvetlerin TME yoluyla hareket etmesi gerektiği anlamına gelir. Sonuç olarak, eklem vücuttaki diğer herhangi bir ağırlık taşıyan eklem kadar risk altındadır. TME problemleri, bu bölge kaslarının bozuklukları, çene eklem aşınmaları travmalar ve iltihapları (artirit) ile karakterizedir.
TME hastalıkları Amerikan Orofasiyal Ağrı Akademisi'ne göre, çiğneme kasları, temporomandibular eklem ve ilişkili yapıları içeren bir grup rahatsızlık olarak tanımlanmaktadır. Bulguları çene hareketleri sırasında çene ve çevre dokularında ağrı, çene hareketlerinde kısıtlılık ve klik, krepitasyon şeklinde sesler ile karakterizedir.
Anatomik pozisyon olarak orta kulak onun çevresinde ki bazı kas gruplarına özellikle boyunla birlikte de hareket biyomekaniği olduğunu
Sporcularda COVID-19'un Uzun Vadeli Etkileri
COVID-19 , yaygın olarak solunum sistemi komplikasyonları ile ilişkilendirilmesine rağmen, giderek artan bir şekilde kalp ve kardiyovasküler sistem üzerinde önemli bir etki yarattığı düşünüldü. Bununla birlikte, son zamanlarda COVID-19'un kardiyovasküler sistem üzerindeki etkisine dikkat çekildi .
Miyokardit dahil diğer kardiyak anormallik , COVID-19 nedeniyle hastaneye yatırılan hastaların büyük bir kısmında tespit edildir.
Miyokarditin atletlerde ani sorunlarla ilişkili olduğu göz önüne alındığında, atletik ve oldukça aktif kişilerde COVID-19'u takiben miyokardit riskine yola açabileceği belirtildi.
ABD ve Avrupa'daki bazı sporcular, ilk koronavirüs enfeksiyonlarından haftalar ila aylar sonra öksürük, taşikardi ve yorgunluk gibi kalıcı ve kalıcı semptomlar bildirildi.
Koronavirüsün akciğerlerde fibroza neden olarak organların esnekliğini kaybetmesine neden olabileceğinden buna bağlı olarak Akciğerler esnekliğini kaybettiği için sporcuların kardiyopulmoner işlevlerini etkileyebileceği ihtimali üzerine duruldu.
Bu durum virüsün potansiyel uzun vadeli sonuçlarıyla ilgili çalışmaları teşvik etti.
Araştırmacılar, antrenmana geri dönebilmeleri içi
D vitamini kemik mineralizasyonu başta olmak üzere vücutta birçok önemli işleve sahip olan bir endokrin hormondur. Doğal ve güçlendirilmiş gıdalardan ve takviyeden alınan oral alım, kişide D vitamini seviyelerine katkıda bulunur. Diğer hormonlar gibi, D vitamini de vücuttaki çok çeşitli işlemlerde rol oynar. Yeterli D vitamini seviyeleri sadece sağlıklı bir iskelet için değil, aynı zamanda sağlıklı bir bağışıklık sistemi için de önemlidir
Vitamin D vücutta proinflamatuvar sitokinlerin salınımını azaltarak ve T hücre yanıtlarını baskılayarak antiinflamatuvar etkilere sahiptir Bu yazının amacı D vitamini ve ağrı alanında bugüne kadar elde edilen kanıtları incelemek ve mevcut bilginin 25-OHD eksikliği ve ağrısı olan hastalarda D vitamini takviyesini destekleyip desteklemediğini aydınlatmaktır.
Uluslararası Ağrı Çalışmaları Derneği'ne göre ağrının tanımı, "… gerçek veya potansiyel doku hasarıyla ilişkili hoş olmayan duyusal ve duygusal bir deneyimdir" . Fiziksel ağrı genellikle nosiseptif, enflamatuar ve nöropatik ağrı olarak ayrılır.
Çalışmalar, D vitamininin
COVİD-19 enfeksiyonu, spesifik tıbbi müdahalelerin olmaması, hızlı bulaşma oranı ve önemli ölçüde yüksek bulaşma sayıları ile sonuçlanmasının yanı sıra, bireylerin sosyal etkileşimlerini önleyerek hastalığın yayılmasını engellemek adına evde kalmaları gerektiğinin bilimsel olarak önerilmesine yol açtı.
Açıklanan önlemlerle birlikte ofisten çalışma şeklinden ev tipi masa başı çalışmalarına geçilmiş yada birçok şirket çalışmalarına ara vermiştir. Hareketin kısıtlanması, olağan rutinin kaybı ve başkalarıyla sosyal ve fiziksel temasın azalması sıklıkla can sıkıntısına, hayal kırıklığına ve izole edilmişlik hissine neden olduğu söylenmiştir Bu olumsuz sonuçlar içerisinde özellikle hareketin kısıtlanması ile beraber gelen fiziksel inaktivitenin zararlı etkileri omurga problemlerini de beraberinde getirdi.
Yakın zamanda yapılan bir araştırma inaktivitedeki artışı gözler önüne seriyor
Amerikan şirketi olan Fitbit Inc., karantina sürecinde 30 milyon kullanıcının fiziksel aktivite verilerini paylaştı. Paylaşılan bu veriler neredeyse tüm
Omurga Korunmalı!
Omurga sağlığı için en ideal yatak tercihi omurga ve omurgayı destekleyen yapıların üzerine minimum yükün bindiği yataklardır. Omurganın doğal kavitasyonlarını yatma pozisyonunda da sağlamamız gerekir. Yatakların çok yumuşak çok sert veya esnek olmamasına dikkat edilmesi gerekiyor. Bu tarz yataklar ilerleyen dönemlerde omurgayı zorlar ve omurgaya bağlı problemlerin görülmesi kaçınılmaz olur.
Omurga normal kavitasyonlarını uzun süre koruyamadığı için mekanik olarak bu eğriliklerde artma ya da kaybolma görülebilir. Bununla birlikte omurga içerisinde ki disklere daha fazla yük biner ve buna bağlı sinir irritasyonları görülebilir. Devamında mekanik etkilenime bağlı olarak kişilerde sabah kalktığında sırt ve bel ağrıları yorgun uyanma görülür.
Yatak Ömrü Ne Kadar Olmalı?
Oklahoma State Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada 33 kadın 29 erkek toplam 62 kişiye yeni yatak verilerek 28 gün takip edilmiş Çoğunluğun daha kaliteli uyuduğu gösterilmiştir. Ucuz yataklar pahalı yataklara göre daha fazla bel ağrısı
Obezite omurga sağlığımızı nasıl etkiliyor?
OBEZİTE
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “vücutta sağlığı bozacak ölçüde anormal veya aşırı yağ birikmesi” olarak tanımlanan obezite son yıllarda giderek artan sağlık problemlerinin arasında yer almaktadır . DSÖ verilerine göre bir milyardan fazla kişinin fazla kilolu, 300 milyon kişinin de obezite kriterlerini taşıdığı belirtilmektedir .Dünyadaki popülasyonun %58’inin 2030 yılına kadar da obez ya da fazla kilolu olacağı beklenmektedir. Türkiye’de yapılan TEKHARF çalışmasında; 1990’dan 2000 yılına obezite prevalansının kadınlarda %36, erkeklerde %75 oranında arttığı tespit edilmiştir .
OBEZİTE OMURGA VE AĞRI İLİŞKİSİ
Obezite birçok omurga ve eklem probleminide beraberinde getirmektedir. Özellikle mekanik stresin artışı obez bireylerde kas-iskelet ve eklem ağrılarına neden olmaktadır. Artan yağ dokusu omurga üzerinde mekanik gücün artmasına bunun yanında fiyolojik açıdan vücuda zarar veren maddelerin artmasına neden olmaktadır . Birçok çalışmada artan beden kitle indeksinin kas iskelet sistemi ağrılarından özellikle bel ağrısına ve alt ekstremite ağrılarına sebep olduğu gösterilmiştir. Çalışmalarda bireyin yaşı arttıkça bu riskin arttığı
KRONİK AĞRIYA BÜTÜNSEL YAKLAŞIM
Eski Yunandan tıbbından bu yana uzun bir yol kat ettik ancak bazen Hipokrat’ın söylediği sözler aklıma geliyor.
“Her bireye doğru miktarda beslenme ve egzersiz verebilseydik, sağlığın en güvenli yolunu bulurduk” diyor.
Günümüzde toplumun sağlık hizmetlerini değerlendirme biçiminde ve ağrı sorunları söz konusu olduğunda hızlı çözümlerin (ilaçların) gerçek etkinliğinin sorgulandığı bir çağda yaşıyoruz.
Çoğu insan ağrı ve iltihapların önlenmesi için uzun vadeli doğal cevaplar aramaktadır. Yapılan araştırmalar, yediğimiz yiyecekler, aktivite düzeyimiz ve ruhsal durumumuzun vücudumuzdaki kronik ağrıya katkıda bulunan iltihabi durum ile arasında kesin bir bağlantının varlığını kanıtlamaya devam ediyor.
Harvard's TH. Beslenme Bölümü'nde yayınlanan bir araştırmada, “Çok fazla kronik ağrı, kronik enflamasyonun bir sonucudur ve çalışmalar yanlış beslenmenin enflamasyonun artmasına katkıda bulunabileceğini ancak, antienflamatuar diyetin enflamasyonu azaltmanın en iyi yollarından biri olduğu sonucu çıkmıştır.”
Diyet gibi, düzenli egzersiz genel sağlık için çok önemlidir. Bununla birlikte, kronik ağrı etkili bir egzersiz rutini sürdürmeye çalışan hastalar için ciddi
Kronik Baş Ağrılarının Sebebi Omurganın Yanlış Pozisyonlanmasından Olabilir!
Atlas(1.Omurga) ve axis (2. Omurga) uzun süre yanlış kullanımdan veya kazadan dolayı oluşan hasar, omurgada eksen dönmesi, eklemlerde oluşan uyumsuzluk ve bağ dokulardaki hasar, Atlas ve Axis anormal bir pozisyon içerisinde kilitlenmesine sebep olur. Bu mekanik problemler omurga ve beyin omurilik sıvı dolaşımı irritasyonuyla gerilim ve basınç oluşturarak bazı kronik rahatsızlıklar ve semptomların oluşumuna sebep olmaktadır.
Aynı zamanda Atlas ve Aksis e bağlanan kaslarda mekanik değişiklikler meydana gelebilir. Alt oksipital alan, üst servikal omurga üzerinde anormal hareketi sonucu,bu kaslar korkunç baş ağrılarına neden olabilecek tetik noktalar için ortak bir alan oluşturur.Bu kasları ve eklemleri doğru pozisyonlanmasını sağlamak, herhangi bir ilaç kullanmadan baş ağrınızı doğrudan etkileyebilir ve rahatlatabilir.
Üst Servikal Sendromda Görülen En Yaygın Görülen Semptomlar:
1- Vertigo, baş ağrısı, boyun ağrısı, yüz ağrısı
2- Omuz ağrısı, özellikle boyun ve omuz ağrısı arasındaki bölgede
3- Çene eklemi problemleri
4- Sırt ve bel ağrıları