Yazarlarİşgüzarlar ülkesi...

İşgüzarlar ülkesi...

21.09.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

İşgüzarlar ülkesi...

İşgüzarlar ülkesi...


       Bir süre önce, bu sayfada Genco Erkal’ın, Can Yücel’in şiirlerinden oluşturduğu “Can" oyununun, Anadolu turnesinde Edremit’in Altınoluk beldesinde jandarma tarafından yasaklandığını, ancak oyun saatinden on dakika önce yasağın kaldırıldığını bildirmiştik. Bu haber, hemen hemen tüm gazetelerde yer aldı... Hürriyet haberi “Genco Erkal’a Jandarma Ayıbı" başlığıyla duyurmuştu...
       Derken... 13 Eylül tarihli Hürriyet’te bir haber daha. Bu kez başlık, “Bilet satılmadığı için iptal ettiler"... Jandarma Genel Komutanlığı’ndan gazeteye bir açıklama gelmiş. Açıklamada “İzin verilmeme gibi bir durumun söz konusu olmadığı, oyun günü tiyatronun girişinde ve çevresinde güvenlik tedbirleri alındığı" özetle 500 kişilik bilet satıldığı, yani daha çok bilet satılmadığı için oyunu iptal ettikleri bildiriliyor.
       Allah Allah! Bu Genco Erkal deli mi? Oyunun oynanacağı gün yasağı kaldırmak için Altınoluk Belediye Başkanı’nın telefonlarını bombardıman etmiş, Edremit Cumhuriyet Savcısına ulaşmaya çalışmış, Jandarma’dan yasağa ilişkin yazılı belge istemiş (“öyle yağma yok" yanıtını almış!), tüm basını, televizyonları oraya toplamış! Deli mi bu adam, bütün Türkiye’de 125 kez oynadığı oyuna, şimdi kendi kendine yasak koysun? Üstelik bir gece önce aynı bölgede Burhaniye - Ören’de, 40 derece ateşle aynı oyunu oynamışken!
       Değil 500 bilet, bir bilet bile satılmış olsa, o bir tek seyirci için oyununu oynayacak kadar “deli" olduğunu bilmez değilim... Ama o gece “Can" oyunu oynanmadı. Çünkü yasağın kalktığı, oyuna izin verildiği, yine sözlü olarak, 21.05’te yani oyunun başlamasından on dakika önce bildirildi. Basının ve televizyonların olaya gösterdikleri ilgi sonucu bu izin verildi. Orada hazır bulunan kimi görevliler, kendilerini tutamayıp, “Sizin de kollarınız amma uzunmuş!" diyecekti...
       Ya “kolları uzun olmayanlar?" Bu tür her keyfi yasaklamada basına, medyaya ulaşamayanlar?
       “Keyfi" diyorum, çünkü bu yasaklamanın Jandarma Genel Komutanlığı’nın emriyle gerçekleştiğine inanmıyorum. Yöredeki bir işgüzarın kararıdır diyorum. Başka yörelerde, başka tiyatrolara, başka işgüzarların, bir mülki amir, bir bürokrat, bir emniyet görevlisi, savcılık vb. “resmi" olmayan yöntemlerle “yasak" koyabildiği gibi...
       Yaz aylarında Anadolu turnelerine çıkan özel tiyatroların yaşamını cehenneme çeviren bu keyfi kararların dökümünü Cumhuriyet’te Dikmen Gürün yapmıştı. (5 ve 12 Eylül) Hadi Çaman - Yeditepe Oyuncuları’nın “Kelebekler Özgürdür" oyunu; Nedim Saban - Tiyatro Kare’nin “Şen Makas" oyunu Zeki Göker - Ankara Birlik Tiyatrosu’nun son oyunu “Gurbet Kuşları" ve önceki nice oyunu bu “yasaklardan" olsun, bürokratik engellerden olsun nasibini alacaktı.
       Anımsıyorum, daha Fikri Sağlar’ın Kültür Bakanlığı döneminde, turneye çıkan tiyatro sanatçılarından sabıka kayıtları, “temiz kâğıtları" istenmeme kararı alınmıştı. Bugün bunlar bir yana, kimi yetkili oyun metnini istiyor, metne müdahale edebiliyor (“şurayı çıkart, şurayı değiştir") daha da olmazsa, “sizleri koruyamayız" gerekçesiyle oyunu durdurabiliyor.
       Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu “Otel, gazino, kahve, bar, tiyatro, sinema, hamam ve plaj gibi umuma mahsus istirahat ve eğlence yerlerinin açılması, önce polisin tahkiki üzerine o yerin mülki amirinin vereceği izne bağlıdır" diyor.
       İşgüzarlara daha çok fırsat vermemek ve tiyatro sanatçılarını “potansiyel suçlular" olmaktan çıkarmak için, hem “tiyatroönun anlamını, hem de bu kanunu yeniden tanımlamanın zamanı çoktan gelip geçmedi mi?





Yazara E-Posta: zoral@milliyet.com.tr