Her ne kadar tarihi kesinleşmese de siyasi partilerin usul usul yerel seçimlere çalışmaya başladıkları gün gibi ortada...
Süreci en verimli şekilde değerlendirmek isteyen AK Parti, İzmir’de son derece sistemli bir çalışma yapıyor.
Anketler bu çalışmaların en önemli ayağı.
Daha önce de yazdığım gibi, kamuoyu yoklamalarında İzmir’in 13 ilçesinde iktidar partisi önde görünüyor.
Ne var ki, bu değerler Büyükşehir’i kazanmaya yetmiyor.
İzmir’de öyle ilçeler var ki, bir türlü AK Parti’ye yanaşmıyor.
Dikili, Karşıyaka, Konak, Balçova, Güzelbahçe, Narlıdere, Urla, Çeşme, Karaburun gibi bölgelerde iktidar partisi ne yaparsa yapsın, seçmene bir türlü kendini kabul ettiremiyor.
Yerel seçimlerde parti kadar isimlerin de etkili olduğu gerçeğinden yola çıkan iktidar partisi, bu bölgeleri pilot olarak seçip yeni bir araştırma başlattı.
Araştırma kapsamında uzmanlar, seçmene nasıl bir başkan istediklerini soruyorlar.
Amaç, seçmenden kabul görecek bir aday profili belirlemek.
Bir anlamda seçmene adayını seçme hakkı veriliyor.
Bu araştırmanın ikinci aşamasında parti içinde seçmenin tarifine uyan isimler belirlenecek ve izlemeye alınacak. İzleme sonunda da en uygun isim, seçmenin karşısına AK Parti adayı olarak çıkartılacak.
Parti içinde tanıma uygun aday bulunamadığı takdirde ise saygın kanaat önderleri arasında tarama yapılarak belirlenen kişilerin partiye kazandırılmasına çalışılacak.
AK Parti bu yöntemi geçmişte de uyguladı aslında.
Ertuğrul Günay da bunun en canlı örneği.
Peki bu yöntem İzmir’de başarılı olur mu?
Bana göre doğru isimler belirlenirse olmaması için hiç bir neden yok.
Ancak geçen yerel seçimlerde yaşanan, Ahmet Sarışın gibi kullanma tarihi geçmiş sosyal demokratları halkın karşısına taze bir umut gibi çıkartırlarsa bu yöntem tutmaz.
Aslına bakarsanız AK Parti’nin İzmir’e ağırlık koyabilmesi, yerel seçim kazanabilmesi için farklı yöntemler uygulamaktan başka çaresi de yok.
Zira, 2011 Genel Seçimleri’nde açıklanan 35 projeden neredeyse hiç biri yerel seçimlere kadar tamamlanamayacak.
AK Parti kurmayları, bunun kendi hanelerine “eksi” olarak yazılacağının, siyasi rakiplerin bunu koz olarak kullanabileceğinin bilincinde.
Olağanüstü çabaların temelinde yatan nedenlerden biri de bu zaten...
