DEĞERLİ trafik dostları... 1 Nisan 2008’de uygulamaya alınan ‘trafik kazası tespit tutanakları’nın tanzimindeki kaygılar son buldu. Bizim uyanık sürücüler bunu da çözüverdi. Avrupa genelinde, yasa denetimli bu kaza tutanağı uygulaması, trafikte mal ve can kaybı mağdurlarının korunması amacıyla yapılıyor. Ne yazık ki aynı uygulama, ülkemizde, ‘devleti soymayı meslek edinenlerin’ yeni bir ‘kazanç’ kapısına dönüştü.
Nitekim, Hazine Müsteşarlığı da geçtiğimiz günlerde yayımladığı genelgeyle, “kaza tutanaklarında gerçek dışı beyanlar tespit edildiğini” duyurdu. Genelge, zorunlu trafik ve kasko sigortası yaptıranların ve bunları denetlemekle görevli kurumların sorumsuzluğunu, ülkenin nasıl soyulduğunu, milli servetin nasıl talan edildiğini gözler önüne serdi.
Peki bu nasıl yapılıyor? Sürücüler, ‘en basit’ trafik kazaları sonrasında, deyim yerindeyse ‘kafa kafaya verip’, ‘gönüllerince’ tutanak tanzim ediyor. Araçlarında, kaza nedeniyle meydana gelmemiş ne kadar hasar varsa, bu tutanaklara yazıp, ücret ödemeden, maliyetini sigortadan tahsil ederek tamir ettiriyorlar. Nedir devletin suçu? Vatandaşına güvenmek mi? Oysa yıllardır, “Devlet, vatandaşına güvenmiyor” diye sızlanan, bizler değil miyiz? Yazıktır, günahtır, vicdansızlıktır bu!
Ekonomik krizler, sadece yöneticilerin değil, vatandaşların da sorumsuzluklarıyla, yanlışlarıyla doğuyor. Gelişmiş ülkelerde, sigorta şirketleri ve bankalar, ekonomik sistemin can damarlarındandır. Onların kötü yönetilmesi, darboğaza girmesi, ülkede yaşaayan herkesi olumsuz etkiler. Nitekim, Türkiye’de de sigorta şirketleri, düzenbazların üçkağıtları nedeniyle zora girmiş durumda. Trafik kazası tespit tutanaklarının, trafik polisine gerek duyulmaksızın, sürücüler arasında düzenlenmeye başlanması uygulamasıyla birlikte, bildirim yapılan maddi hasarlı kazalarda yüzde 70 gibi ciddi bir artış oldu. Bu, soygunun en büyük göstergesidir.
En bildik senaryo, park halindeyken çarpma! Böylece kasko bozulmadan, trafik sigortasından hasar ödemesi alınıyor. Bunun dışında, örneğin, alkollü sürücü kaza yapıyor, bir arkadaşını çağırıp ‘şoför’ gibi gösteriyor. ‘Tamirci- eksper işbirliği’ ise bir başka sıkıntı. Öyle ki, bu sahtekarlıklar artık ‘kazanç kapısı’na dönüşmüş durumda.
Ne yazık ki; ülkemizde, ‘denetim’ ortadan kalktığı anda ‘yanlışa sapma’ hastalığı var. Trafikte göz göre göre yaşanan bu soygun da bunun somut bir örneği. Çözüm, mutlaka ama mutlaka, trafik polisinin, maddi hasarlı kazalara da bakması. Yani kaza raporu düzenleme yetkisinin, yeniden polise verilmesi. Tıpkı eskisi gibi. Milli servetin korunması için bu şart.
blog
HAKAN ÇARDAK: Elektrikli bisikletin yasaklanmasını istiyorsunuz. Nasıl bir mantık var sizde düşünmekten kendimi alamıyorum. Bütün havayı kirleten arabalar yasaklansa daha iyi olmaz mı? Belki bazı düzenlemeler getirilebilir, ama yasaklanması bence doğru olmaz. Böylesi çevre dostu araçlara siz de binin lütfen. Son bulmakta olan dünyamıza yardım etmiş olursunuz!
GÖRÜŞLERİNİZİ GÖNDERİN, ‘BLOG’DA SİZ DE DÜŞÜNCE VE YORUMLARINIZLA YER ALIN