Hilmi Gültay

Hilmi Gültay

ege@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Değerli dostlar... Hatırlarsınız, İzmir’imiz, dünyanın en büyük fuarı EXPO’nun 2015 organizasyonuna talipti. İtalya’nın Milano kentiyle çekişti. Ekim 2008’de Paris’te düzenlenen ve 142 üye ülkenin delegelerinin seçim yaptığı oylamayı kaybetmiş, üzülmüştük. Şimdi, EXPO 2020’ye aday olmayı düşünüyoruz. Organizasyonu düzenleyen Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE), başvuraları almaya başladı.
Ben, konunun trafik boyutuna değinmek istiyorum. “Türkiye’nin üçüncü büyük kenti” sıfatıyla anılan İzmir, maalesef pek çok alanda olduğu gibi trafikte de sıkıntılı, eksik. Çok açık söylüyorum, aday olunur ve alınırsa, İzmir’in mevcut trafik düzeni, altı ay süren ve dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanın geldiği bu organizasyonu kaldırmaz. Sizlere, 2005’te, BIE delegelerinin EXPO 2015 seçiminden hemen önce yazdığım bir yazıyı, aynen aktarmak istiyorum.
* * *
“Yaya ve okul geçitlerinde aracı yavaşlatmamak, geçmek isteyenlere geçiş hakkı vermemek önemli bir trafik suçudur. Oysa sürücülerin yayalara yol vermesi; yayaların, yaya geçitlerini kullanması, trafik kuralı olduğu kadar, saygı ve görgü kuralıdır da. Bugün Avrupa’da, yayaya yol vermek, önemli bir medeniyet göstergesi...
Ne yazık ki ülkemiz trafiğinde sıkça görülen bu utancın, İzmir’deki en belirgin örneği, Atatürk Bulvarı’nda yaşanıyor. İzmir Ticaret Odası ve SGK İl Müdürlüğü önlerindeki yaya geçitleriyle, Akdeniz Caddesi girişindeki yaya geçidi, teşbihte hata olmaz, ‘Sırat Köprüsü’nden farksız. Sürücüler, bırakın yol vermeyi, yayanın üzerine üzerine kırıyorlar direksiyonu. İşin trajikomik yanı, ölüm tuzağından farksız bu üç geçit; ‘kentin vitrini’ dediğimiz Alsancak’ın göbeğinde! Üstelik, çevrelerinde sürekli resmi trafik ekipleri bulunuyor.”
* * *
Evet, 2005’te bunları yazmışım. Hemen her gün, benim gibi, sizler de geçiyorsunuzdur buralardan. Değişen birşey var mı? Yıllardır toplumsal yaşamımızın her alanında, “Avrupa Birliği’ne uyum düzenlemeleri” yapıyoruz. Trafik de onlardan biri. Yenilenen yasaların, kuralların özünde, ‘insana, hakka- hukuka saygı’ yatıyor. Ancak maalesef, tüm o çağdaş kriterler, kağıt üzerinde kalmaktan öteye geçemiyor.