Harun Uysal

Harun Uysal

harun.uysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Beslenmede yararlanılan gıdalara hileler yapılıp yapılmadığını, çoğu tüketici bilmiyor. Ve çoğunun ekonomik durumları da düşük olduğu için doğal olarak ucuza yöneliyorlar. Dürüst çalışmayan, kayıt dışı çalışan, halkın sağlığını önemsemeyen gıda üreticileri tarafından da bu durum kullanılıyor. Zavallı halkımız da ne yapsın ucuza alıyorum derken, sağlığını kaybederek aslında pahalıya tüketiyor.
Örneğin, kahvaltı sofralarının değişmezlerinden olan ve aynı zamanda sandviçlere nefis tadını veren, bildiğimiz o eski kaşar peyniri yok artık. Tadı da, şekli de, fiyatı da değişti.
Piyasada artık eritme kaşar dedikleri bir peynir çeşidi yapılıyor.
Bu ne eritme peyniri ne de kaşar. Taze peynirlerle, eski peynirler eritme tuzları ve ısı ile eritiliyor, böylece konserve edilen yani olgunlaşmayan kaşar peyniri elde ediliyor. Bu peynirin tadı bilinen kaşara benzemiyor. Ancak maliyeti ucuz.
Eski kaşarcılar rekabet edemedikleri için neredeyse üretmekten vazgeçmişler. Bugün marketlerde ucuz fiyata satılan yada sandviçlere katılan peynirler artık eritme kaşar.
Geleneksel kaşar peyniri 11-12 litre sütten üretiliyor. Bugün sütün litresinin yaklaşık 80 kuruş olduğunu düşündüğümüzde, sadece süt maliyeti 9 liraya geliyor. Buna ısıtma, maya, tuz, işçilik, ambalaj, depolama, elektrik, su gibi giderleri eklediğimizde maliyet oldukça yükseliyor. O halde marketlerde nasıl oluyor da 6 liraya kaşar peyniri satılıyor?
Aldığınıza dikkat edin lütfen.
Yine ülkemizde zevkle tüketilen beyaz peynir, uygun koşullarda üretilmez ve depolanmazsa, bazen önemli hastalıkların kaynağı olabiliyor. Toplumda oldukça yaygın bir hastalık olan brusella, insanlara ağırlıklı olarak çiğ süt, taze beyaz peynir ya da taze köy peynirleri aracıyla geçiyor.
Ancak bütün taze peynirler brusellaya neden olmuyor. Şayet peynir brusellalı sütten, pastörize edilmeden yapılmışsa bu hastalık insanlara geçiyor. Pastörize sütten yapılan taze peynirlerde bu risk bulunmuyor.
Türkiye’de peynirin çoğunlukla pazarlardan alındığı düşünüldüğünde bu riskin varolduğunu söyleniyor. Çünkü peynirin pastörize sütten yapılıp yapılmadığı bilinmiyor. Bu nedenle tüketiciler taze peynir alırlarken, mutlaka pastörize sütten yapıldığını bildikleri peynirleri satın almalılar. Olgunlaştırılmış, yani halk arasındaki deyimiyle eski peynirlerde ise brusella riski bulunmuyor.
Beyaz peynirde de bazen hile yapılıyor. Sadece süt maliyeti 6 lira olan beyaz peynir, bazen marketlerde aynı fiyata alıcı bulabiliyor. Beyaz peyniri 6 liradan satmak için, şayet promosyon yoksa, bayağı bir hokus pokus yapmak gerekiyor.
Bir de tereyağı var. Hakkında yersiz bir çok şey söylenmesine rağmen, tereyağının besleyici özelliği diğer hayvansal ve bitkisel katı yağlarla karşılaştırılamıyor. İçerisinde beslenme fizyolojisi ve sağlık için son derece önemli olan omega 3 yağ asidi, konjuge linoleik asit (CLA) ve A, D, E, K vitaminleri bulunuyor.
Vücut sıcaklığında erimesi, tereyağının bir diğer önemli özelliğini oluşturuyor. Yani katı bitkisel yağların aksine damarlarda sıvı olarak dolaşıyor. Bu özelliklerinden dolayı, diyet yapanlara dahi bir miktar tereyağı tavsiye ediliyor.
Buna dahi bitkisel katı yağ karıştıranlar bulunuyor. Üstelik de palet altı katı yağları.