Harun Uysal

Harun Uysal

harun.uysal@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen hafta Türkiye’nin gıdadaki şansı başlıklı yazımda ”İnsanları doyurmak için 2023’te şu andakinden yüzde 30 daha fazla gıdaya gereksinim duyulacağı bilinerek, tarım ve tarıma dayalı sanayi yeniden önemli hale getirilmeli. Bunun için de belli başlı olarak; tarıma verilen destekler artırılmalı, çiftçilerin kooperatifler ya da birlikler şekline örgütlenmeleri teşvik edilmeli, kooperatifler tarımsal sanayi ürünleri yapmaları ve bunları ihraç etmeleri konusunda desteklenmeli, özel sektörün kuracağı yeni tesisler için krediler verilmeli ve ihracatın önündeki engeller kaldırılmalı” demiştim.
Bu yazının üzerinden henüz bir hafta geçmişken...
Gazetelerde pek fazla yer almamakla birlikte “Gezegen üzerindeki baskılar konferansı”nın komisyon raporu yayınlandı.
Raporda başlıca...
Endüstriyel tarımın açlığı tetiklediği, 2023 yılında hem şu anda aç olan bir milyar insanın içinde olduğu yoksulluğa hem de dünya nüfusuna eklenecek bir milyar yeni insana ilişkin çözümler üretmek için tarım üretiminde dev bir artış gerçekleştirmek gerektiği, bunu yaparken de iklime duyarlı, sürdürülebilir tarım tekniklerinin geliştirilmesinin zorunlu olduğu, söz konusu değişikliklerin yapılmaması durumunda da örneğin 50 yıl içinde Güney Asya’nın tarım üretiminin yarıya inebileceği belirtiliyor.
Bu durum 50 yıl sonra 9.5 milyara çıkacak olan nüfusun en az yarısının açlığa mahkum edilmesi şeklinde algılanıyor.
Halbuki yapılan hesaplamalarda 2050’de nüfusun beslenebilmesi için, tarım ürünlerinde yüzde 70’lik bir artış olması öngörülüyordu.
Endüstriyel tarımın dünyayı böyle vahşice kirlettiği ölçüde (tarımın insan salınımlı sera gazlarının üçte birini oluşturduğu düşünülüyor) daha çok insanın aç kalacağı belli olurken...
“Geleneksel tarım yöntemleri daha mı masum? Ya da geleneksel yöntemler, ileride 9.5 milyar insanı doyurmaya yetecek mi?” diye düşünüyor insan.
Bu soruların cevabını da geçen haftaki yazımda aslında vermiştim. Tekrarlarsam yazıda; “Gerçi gıda krizinin asıl nedeni paylaşımda adaletsizlik olmakla birlikte... Önemli oranda tarım ürününün biyoyakıt üretiminde kullanılması, küresel iklim değişiklikleri nedeniyle oluşan seller ve ısı değişiklikleri”nin açlığa neden olduğunu belirtmiştim.
O halde çözüm ne?
Çözüm geleneksel işletmelerin kooperatifleşmesinden geçiyor. Dünya ile rekabet etmek maliyetleri düşürmekten geçer. Ortak makine parkı, ortak üretim, ortak hayvan besleme sulama ve pazarlama ile ancak bunu başarabilirsiniz.
Bir zamanlar Türkiye‘de ne deniyordu hatırlayalım; “birlikten kuvvet doğar.”