1 Ağustos tarihli Milliyet Ege’deki “Türkiye’nin gıdadaki şansı” konulu köşe yazımda, dünyadaki gıda krizinin bir nedeninin de biyoyakıt üretimi olduğunu belirtmemin üzerinden henüz on gün geçmişken...
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), biyoyakıt üretimi sınırlanmazsa, önümüzdeki yıllarda dünyada ciddi bir gıda krizi yaşanabileceği konusunda uyarıda bulundu.
FAO yaşanan aşırı yağışlar ve kuraklık nedeniyle düşen gıda üretiminin biyoyakıtlar nedeniyle iyice azalacağını ve bunun da yeni bir gıda krizine yol açacağını duyurarak, ABD’den tarım alanlarında biyoyakıt üretimini sınırlandırmasını istedi.
İstedi, çünkü ABD’de mısır üretiminin yüzde 40’ının yakıt olarak kullanılan etanol üretimine ayrılması yasal olarak mümkün. Son elli yılın en kurak yılını yaşayan ABD’de, mısır üretimi büyük zarar gördü. Şayet etanol üretiminde bir kısıtlamaya gidilmezse dünya mısır fiyatlarinda artış söz konusu olacak ve bu da zaten yüksek olan hayvan yemi fiyatlarını daha da arttıracak.
Bunun diğer ithalatçı ülkeler gibi ülkemize yansıması da olumsuz olacak. Çünkü bize özellikle tavuk ve inek yemlerinde kullanılmak üzere yılda yaklaşık 1 milyon ton (üstelik de genetiği değiştirilmiş) mısır geliyor.
Artan saman ve yonca fiyatları yüzünden zaten sıkıntıda olan yetiştirici, hayvanını besleyememe durumuyla karşı karşıya gelecek. Bu da Türkiye’de bir daha asla görmek istemediğmiz yeni bir süt ve et krizini doğuracak.
Biyoyakıt üretiminden sadece hayvan yetiştiricileri etkilenmeyacak pek tabii ki. Eğer üretim miktarı azaltılmazsa, bitkisel ürünlerde de önemli krizler yaşanacak. Şu anda dünya genelinde tahıl ve şeker fiyatları yüzde 12 arttı bile.
Kısaca, yenilenebilir enerji kaynağı, çevreye duyarlılılık gibi söylemlerle öne çıkarılan biyoyakıt üretimi yüzünden, bugün dünyada milyonlarca insan açlık sıkıntısı çekiyorken...
Tarlalarda üretilen mısırın insanların midesi için değil de arabaların benzin depoları için üretiliyor olması ne kadar mantıklı olabilir ki?
Ve üstelik çevreye duyarlığı konusunda henüz tam bir mutabakat da yokken.
Konu öylesine önemli ki...
FAO’dan sonra biyoyakıt üretimi Dünya Bankası tarafından da mercek altına alındı.
Dünya Bankası’nın henüz açıklanmayan raporunu yayınlayan İngiliz The Guardian gazetesine göre; son dört yılda gıda fiyatlarında yaşanan artışın yüzde 75’inin sorumlusu olarak biyoyakıtlar gösteriliyor.
Gazeteye göre rapor nisan ayında tamamlandı. Fakat Dünya Bankası, ABD yönetimini çok da rahatsız etmemek için raporun hemen kamuoyuyla paylaşılmasına izin vermedi. Çünkü ABD yönetimi bitkilerden elde edilen yakıtların gıda fiyatlarını sadece yüzde 3 arttırdığını iddia etmişti.
Sonuçta yeryüzünün kimi bölgelerinde zaten kıtlık seviyesinde olan tarımsal üretimi yakıt üretimine feda etmek pek de sürdürülebilir gibi gözükmüyor. Ancak yine de fosil yakıtlara göre çevreci olan biyoyakıtları, tarımsal değeri olmayan, örneğin otlardan üretmek daha mantıklı gibi geliyor insana.