Nükleer enerji konusunda yaptığı yanlış üstüne yanlışlara rağmen İran’ı savunuyor durumuna düşmek mi daha acı? Yoksa koca ABD’nin giderek kâğıttan kaplan oluşunu izlemek mi?
İran’ın, nükleer silah elde etmesi, İsrail de dahil tüm bölge ülkeleri açısından bir istikrarsızlık faktörü olacaktır. Unutmamak gerekir ki İran, Suriye’de kendi halkını bombalayan bir rejimin dostu ve müttefekidir. Yarım milyon Suriyelinin katledilmesinde, Ürdün’de 4, Türkiye’de 6 milyon mültecinin evinden barkından olmuş olmasında Beşar Esat kadar, İran’daki mollaların da parmağı vardır.
Ancak, mollalar değil fakat masum İran halkının, bölgede bu istikrarsızlık faktörünün oluşmasını, İran’ın nükleer silah edinmesini önlemek için kurban edilmesi, İran’ın ambargolarla yola getirilmeye çalışılması da haksızlıktır. İran, nükleer işine iddia ettiği gibi, silah değil enerji amacıyla girdiğini kanıtlamak hakkına sahiptir; bunun tersini iddia eden ABD de bunu BM Güvenlik Konseyi’nin 5 üyesinin önünde kanıtlamak zorundadır.
Ne var ki Başkan Trump, belki de ön araştırmalar İran’ın haklı olduğunu gösterdiği için, 2015’de imzalanmış olan anlaşmadan ülkesini çekti. Biden ise İran ile anlaşmanın yolunu arayacağına söz vererek kazandığı seçimden sonra bu vaadini unutuverdi; tersine Trump’ın koyduğu haksız ambargoları daha da genişletti ve ağırlaştırdı. İran’da bebekler, önce Trump’ın şimdi de Biden’ın yüzünden ilaç bulamıyor.
İran da bu ambargolar kaldırılmadıkça, denetimlere izin vermediği gibi, yasaklanan faaliyetlerden biri olan uranyumu zenginleştirme işlemine hız vermiş bulunuyor.
Rusya, Türkiye ve Çin, İran’ı P5+1 adı verilen görüşmelere yeniden katılmaya ikna etti ve bu görüşmeler hafta başında Viyana’da başladı. İran heyeti, toplantıda iki öneri paketi sundu ve bunların kabul edilmesi halinde üçüncü önerisini de açıklayacağını bildirdi. Fransa, İngiltere ve Almanya bu toplantıya ABD’nin gözü kulağı olarak katılıyorlar; çünkü ABD hala anlaşmaya dönmedi. Bu üç ülke İran’ın tekliflerini ABD’ye ilettiler. Üç Avrupa temsilcisi, Rus ve Çin temsilcileri, İran tekliflerini beğenmediklerine dair bir şey söylemediler. Fransa İran’ın önerilerinin “toptancı zihniyetin eseri” olduğunu açıklamakla yetindi.
ABD Dışişleri bakanı Tony Blinken ise önerileri incelemiş gibi yapmaya bile lüzum görmeden İran’ın bu görüşmelere anlaşmak niyetiyle gelmediğinin belli olduğunu söyledi. İran’ın iki önerisinin de uygulanan ambargoların kaldırılması şartını taşıdığı açık. Bunda aykırı bir taraf yok. İran’ın nükleer silah elde etmek istediğini iddia ediyorsanız, bunun için ABD ve İsrail’in iddiaları yetmez, bu iddiaların BM Atom Dairesi’nin denetlemeleriyle kanıtlanması gerekir. İran’ın “Buyurun gelin denetleyin ama bunun için önce şu ambargoları kaldırın” demesinin yanlış bir tarafı var mı? ABD ambargoları kaldırır ve denetimler süratle yapılır; eğer İran’ın dünyayı kandırdığı ortaya çıkarsa, gereği yapılır.
Tabii ABD’nin niyeti gerçekten sadece İran’ın atom bombasını önlemek ise!