Toplumların gelişmelerini döngülerle, devrelerle açıklayan kuramlar vardır. Yeni değil; Eflatun’dan bu yana, toplumların gelişiminde tarihinde bir şeylerin başladığı ve bittiği, sonra aynı şeylerin belki daha başka boyutlarda ama aynen tekrar ettiği düşüncesi var oldu. Bu düşüncenin zamanımızdaki en tanınmış temsilcisi, kendi ülkesi ABD ve tüm dünya için gelecek tahminleri yapan George Friedman’dır.
Macaristan doğumlu, 74 yaşındaki siyasal bilimci Friedman, üniversiteden ayrıldıktan sonra, kısaca “Stratfor” diye bilinen (kimine göre “Gölge CIA” olarak nitelendirilen) Stratejik Tahmin Şirketini kurdu ve araştırmalar yayınlamaya başladı. Dünyaca ünlü “The Next 100 Years: A Forecast for the 21st Century” (Gelecek 100 Yıl: 21. Yüzyıl İçin Bir Tahmin) isimli kitabın Türkçe yayınını tanıtan sitede, “2020’de Rusya çökecek; Çin dağılacak… Türkiye, ABD, Polonya ve Japonya arasında 3. Dünya Savaşı çıkacak; 50 bin kişi ölecek” gibi ifadeler var. Petrolün biteceği, yerine uzay temelli enerjilerin kullanılacağı; NATO’nun dağılacağı, Almanya-Fransa ittifakının çökeceği Avrupa’da liderliğin Polonya’ya geçeceği tahminleri arasında Türkiye’nin Ortadoğu, Orta Asya ve Balkanları hakimiyeti altına alarak dev bir ülke olacağı, böyle bir imparatorluğun Ankara’dan değil İstanbul’dan yönetilmesinin daha uygun görüleceği, olmuşken Karadeniz ve Akdeniz’in de artık bir Türk gölü haline geleceği bazı kulaklara hoş gelebilir. Kitapla ilgili yazılarda da “Neo-Osmanlı senaryosu gerçek olacak; Türkiye Osmanlı hakimiyetini dünyaya geri getirecek” diye yazılmıştı.
ABD’de bir dostum, kitapla ilgili yorumunda “Polonyalı tanıdıklarıma karşı cephelerde olacağımızı söylemiyorum” diye takılıyordu.
Friedman’ın son kitabı, “The Storm Before the Calm: America’s Discord, the Coming Crisis of the 2020s, and the Triumph Beyond” (Sükunetten Önceki Fırtına: Amerika’nın Çatışması, 2020’lerin Yaklaşan Krizi ve Ötesindeki Zafer) adını taşıyor (Türkçe “Amerika’nın Gizli Savaşı” adıyla yayınlandı) ve ABD’yi büyük bir fırtınanın beklediği tahminine yer veriyor. Kitapta, ABD’nin gelişimindeki iki döngünün, Kurumsal Döngü ile Sosyoekonomik Döngü’nün, tarihte ilk defa “birlikte” olacağı ve zaten her biri Amerika için yeni bir devrin başlamasına yol açan, büyük hadiselere sebep olan bu değişimlerin bir arada olmasının “büyük bir olaya” yol açacağı ifade ediliyor. Friedman, bu olayları “büyük ihtilaf, sürtüşme, çekişme” gibi nispeten eylemsiz, çatışmasız bir şekilde adlandırıyorsa da 2020’de yazdığı kitabın yeni baskısı için kaleme aldığı yeni önsözde, “Ben Trump olayını tam hesaba katamadım!” itirafında bulunuyor. “Trump Olayı” dediği şeyin de bir noktada tarihsel devinimi içinde çok da önemli olmayabileceğini yazan Friedman, acaba bugünkü Trump’ı dinlese ve değerlendirse, döngünün tahmin ettiği gibi yeni bir büyüme, sükûnet ve barış dönemine yol açacağını söyleyebilir miydi?
Friedman’ın, ABD’yi rejimi ve ülkesiyle--birincisi yapay, ikincisi gerçek--iki bütünden oluştuğuna ve bunun ona bir “yıkılmazlık” kazandırdığına ilişkin görüşlerini irdelemeyi bir sonraki yazıya bıkalım; ancak Amerika’da yarın birçok eyalette yapılacak ön seçim ve yoklamaları kazandıktan sonra Trump’ın takınacağı tavra dikkatinizi çekmek isterim. Şu anda bile sanki Cumhuriyet Parti’nin büyük kongresinde adaylığı kesinleşmiş gibi, sisteme ve Demokrat Başkan Biden’a meydan okumalarını, NATO hiç yokmuş gibi Avrupa’ya, Filistinliler hiç yokmuş İsrail’e barış getireceğinden bir cahil cesaretiyle söz etmesi önümüzdeki dört yılın hiç de bir barışçıl dönem olacağı beklentisini vermiyor.
Yarınki ön seçimleri bir görelim.