Daha yaz gelmeden kavrulmaya başladık. Bilim çevreleri de aşırı sıcak ve kurak bir yazın bizi beklediğini söylüyor. Sera gazlarını yutan ormanlar ise yutak olma özellliğini yitiriyor...
Daha yaz gelmeden kavrulmaya başladık. Salı günü Eskişehir’de 36.5 dereceydi ölçülen sıcaklık. Üstelik henüz nisan ortasındayız. Bilim çevreleri de aşırı sıcak ve kurak bir yazın bizi beklediğini söylüyor. Aslında iklim krizi projeksiyonları, hep gelecek 10 yıllara göre şekilleniyordu. Sera gazı emsiyonlarının azaltılamaması hâlinde, yüzyılın ortasından itibaren sıcak hava dalgaları, seller ve mega orman yangınlarıyla karşı karşıya kalacağımız öngörülüyordu. Ama o günlerin çok da uzak olmadığını son birkaç yılda yaşadıklarımızla tecrübe ettik. Benzer felaketlerin kapımızı çalacağını da biliyoruz. Çünkü Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yeni yayınladığı; “Türkiye’nin İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı” iklim krizine bağlı olarak; orman yangınları, fırtınalar, seller, dolu, sıcak hava dalgaları, heyelan ve çığların artacağına işaret ediyor.
Suyun yarısı yok olacak
Planda yer alan tahmine göre, Türkiye’de yıllık ortalama sıcaklık gelecek yıllarda 2.5 ila 4 derece artacak. Ege ve Doğu Anadolu bölgelerinde sıcaklık artışı 4 dereceyi, iç bölgelerde ise 5 dereceyi bulacak. Bu artış da hidrolojik döngüyü önemli ölçüde istikrarsız hâle getirecek. Gıda üretimi için muhtaç olduğumuz su ve toprak kaynaklarında ciddi kayıplar öngörülüyor. Örneğin, Gediz ve Büyük Menderes havzalarında bu yüzyılın sonunda yüzey sularının yarısının kaybolması ve buna bağlı olarak bölgede aşırı su sıkıntısı yaşanması bekleniyor.
Ahşap talebi krizi derinleştiriyor
Ormanlar ise maalesef S.O.S veriyor. Küresel ısınmayı tetikleyen sera gazlarını yutan ormanlar, yutak olma özelliğini yitiriyor. Bakanlığın yayınladığı planda, 2014’te 77 milyon ton karbondioksite eşdeğer emisyonu atmosfere salmayarak bünyesinde hapseden Türkiye ormanlarının, 2021’e gelindiğinde sadece 47 milyon ton karbondioksiti hapsedebildiğine vurgu yapılmış. Bu dramatik değişimi ahşap sektörünün yerli odun talebi artışıyla bağdaştıran İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Orman Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Cihan Erdönmez, “Türkiye ormanlarında her 100 metreküp ağaç servetinden yıllık olarak üretilen odun miktarı, dünya ortalamasının iki katı seviyesinde. Son 10 yılda, farklı sektörlere tahsis edilen orman alanlarında kayda değer artış yaşandı. Direnci düşen, biyoçeşitliliği azalan ormanların karbon tutma işlevi zayıflıyor” diyor.Felaketleri önlemenin tek yolunun, ağaca, suya ve toprağa gözümüz gibi bakmak olduğunu anlamalıyız.