Evinizde bir kaba istediğiniz sebze, tahıl veya baklagilin tohumunu atın ve sulayın; 10 gün sonra mikro yeşillikleri filiz evresinde sofranıza koyabilirsiniz. Şehirde yeni akım bu!
Büyükşehirlerde yaşarken sağlıklı beslenebilmek giderek zorlaşıyor. Çünkü gıdalar uzun yolculuklara çıkarıldıktan sonra sofraya geliyor. Bu yolculuk ise; üretim süreçleri ve depolamada gıdaya eklenen/uygulanan kimyasallar, sağlık açısından ciddi riskler barındırıyor. Bu riski azaltmak isteyen şehirlilerin bir bölümü, artık kendi gıdasını evlerinde üretmeye başladı. Pandemiyle hız kazanan bu süreçte yeni akım mikro yeşillikler…
Sebze, tahıl, baklagil gibi bitki tohumlarının topraklı ya da topraksız saksılara ekildikten sonra sadece sulanmasıyla üretilen mikro yeşillikler, yaklaşık 10 gün içinde yenilebilir büyüklüğe (filiz evresi) erişiyor. Evlerde herhangi bir kaba tohum saçarak mikro yeşillik kolaylıkla yetiştirilebiliyor. Ya da hazır set halinde mikro yeşillik satan firmalardan kit satın alınabiliyor. Bu yolla rokadan kerevize, horozibiğinden yeşil daikon turbuna, kırmızı ıspanaktan brokoliye onlarca sebzeyi evlerde yetiştirip filiz evresinde tüketmek mümkün.
Zengin besin değeri
Tohumdan çıkan ilk yaprakların besin değerinin daha yüksek olması, mikro yeşilliklerin en önemli avantajı. Zaten mikro yeşilliklere yönelik ilginin başlıca nedeni de; yüksek aroma içeriği, yoğun lezzeti ve sağlık etkileri. Zira yapılan çalışmalara göre, mikro yeşillikler barındırdıkları yüksek miktardaki fitokimyasallar sayesinde, hastalıkların önlenmesinde etkili olabiliyor. Dejenaratif hastalıkları önleyici antialerjenik, antiinflamatuar, antimikrobiyal, antitrombotik (kanın pıhtılaşmasını önleyici) ve antikarsinojen biyoaktif bileşikler barındıran mikro yeşillikler, vitamin açısından da olgun akranlarına oranla çok daha zengin.
Genellikle yemeklerde, çorbalarda, salatalarda, sandviçlerde, garnitürlerde ve tatlılarda kullanılan mikro yeşilliklerin, topraksız ortamlarda (hidroponik) yetiştirilmesi halinde toprak yerine; kenevir lifi, vermikülit, perlit, torf, taş yünü, tekstil elyafı matı ve turba gibi malzemeler kullanılıyor.
Hazır filizlenmiş yeşillikler satıldığı gibi, kendi tohumlarınızı yeşillendirebileceğiniz kitler de var. Tohumdan yetiştirildiğinde tohumun nemlendirilmesi, karanlıkta çimlenmeye bırakılması ve sonrasında ışık alan bir ortamda her gün sulama yapılması gerekiyor. Ekilecek tohuma göre de yetiştirme şeklinde ufak farklılıklar oluşabiliyor. Hasat ise genellikle tek seferde köke yakın noktadan filizin kesilmesiyle yapılıyor. Evlerde küçük kaplarda filizlendirme yapıldığı için genelde tek porsiyonda tüketiliyorlar. Mikro yeşillikler narin yapılarından dolayı pişirmeye pek uygun değil. O yüzden taze ve çiğ şekilde tüketilmesi öneriliyor.
Bakteriyel riskler
Ancak çiğ tüketimde de bakteriyel hastalık riski olabileceğini söyleyelim. Hatta bu nedenle ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), mikro filizleri “yüksek riskli gıda” olarak kategorize etmiş. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi’nin de filizlerle ilişkili 43 gıda salgını tespiti var. Çalışmalar, Almanya’da Escherichia coli ile kontamine olmuş filiz tüketimine bağlı 4 bin kişinin hastalandığına dikkati çekiyor. Filizlerin yetiştirildiği sıcaklık ve nemli koşullar, Salmonella E.coli ve L.monocytogenes gibi patojen mikroorganizmaların gelişimi için elverişli ortam sağlıyor. Ayrıca filizlerin kökleriyle tüketilmesi nedeniyle de bu bakterilere maruz kalma riski yüksek! Filizde oluşabilecek bakteriyel yükün azaltılması için klor ve sitrik asitle yıkama en elverişli çözümler olarak öne çıkmış. Diğer yandan, mikro olmayan yeşillikler, hatta meyvelerde de benzer bakteriyel risklerin bulunduğunu göz ardı etmemeli. Sonuçta gıda kaynaklı bakteriyel riskleri sıfırlamak pek mümkün değil. Besleyici özellikleri sayesinde mikro yeşilliklerin her geçen gün daha da önemli bir gıda alternatifi olacağı aşikâr.