Doğal afetler içinde insanoğlunun en aciz kaldığı, mal ve can kaybının en çok yaşandığı deprem afeti, 30 Ekim Cuma günü İzmirimizde yüreğimizi yaktı.
Allah beterinden korusun.
Güzel İzmirimize geçmiş olsun. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet geride kalan yakınlarına ve İzmir halkına baş sağlığı dilerim.
Deprem esnasında inanılmaz dakikalar yaşayan bir kişi olarak şunu söylemek istiyorum.
Kendimce kötü durumlarda içgüdümle hep doğru kurtuluş yollarını seçmeye çalışırım.
Deprem esnasında hepsi teoride kaldı. Hiçbir şey yapamıyorsunuz. Düşünce yeteneğiniz kayboluyor. Deprem sizi bir oraya bir buraya savuruyor. Tükendiğinizi, geri dönüşü olmayan bir yola girdiğinizi hissediyorsunuz. Çok zor bir zaman dilimi.
Deprem bize hayatın ne kadar anlık olduğunu gösterdi.
Yapacak hiçbir şey yok. O müthiş sarsıntı, sanki saatlerce sürdü.
Hayatın boyunca kazandığın bütün malın, mülkün ve varlığın 1 dakika içinde yok olduğunu gördük.
Hayat kısa, herkes sevdiğine sıkıca sarılsın. Birbirimizi üzmenin, kırmanın ne kadar yanlış olduğunu umarım bir kere daha anlamışızdır.
Her şeyin başı sevgi ve kardeşlikten geçiyor. Bu felaket zengin, fakir diye bir ayrım yapmıyor.
91 saat sonra Ayda bebeğin kurtarılmasının haberini izledim. Ağlamayan kaldı mı acaba?
Hala evlerine giremeyen birçok vatandaşımız ve günlerdir enkaz altından yakınları için mutlu haber bekleyenleri televizyonda görüp empati kurunca gözyaşları sel oluyor.
Memnuniyetle belirtmek istiyorum ki, İzmir halkı inanılmaz bir dayanışma örneği sergiliyor.
Depremzedelere gösterilen canı gönülden ilgi ve en önemlisi sevgi Türk milletinin ve İzmir halkının tek yürek olduğunun ispatıdır.
Ülkemizin bütün yürekleri İzmirimizde toplandı. Dualarımız İzmir için. Umarım ne İzmir ne de ülkemizde böyle depremlerle bir daha karşılaşmayız.