Bugün oyumuzu kullandık. Kimi başkan seçilecek, kimi kaybedecek. Yeni göreve başlayacak belediye başkanları öncelikle depreme karşı projelerini netleştirmeli. Malum, ülkemizin hemen hemen her köşesinden fay hatları geçiyor. Her gün doğusu batısı, kuzeyi güneyi beşik gibi. Hatta tüm dünya sallanıyor.
***
Bu yüzden tüm belediye başkanları, kentsel dönüşüm konusunu yapacakları ilk iş olarak defterlerine yazmalı. Ada bazında dönüşümü benimsemeli. Yerel ve merkezi idare el ele vermeli, vatandaşı sıkıntıya düşürmeden başlarını sokacağı konutları yapmalı. Bu öncelikli sorunun ülke genelinde mutlaka çözülmesi gerekiyor. Yoksa 17 Ağustos 1999 ve 6 Şubat 2023 depremlerinde yitirdiğimiz on binlerce canımıza, önümüzdeki süreçte yaşanacak olası bir felakette yenilerini eklemeyelim.
***
Depremlerin ardından ülke genelinde birçok kentte dönüşüme gidildi, yenisi yapıldı. Ancak, bunun dışında evinin durumunu öğrenmek isteyenler belediye ile Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan gelen görevlilerin yaptığı testlerin tam sonuç vermediğini gördü. Ardından konut sakinleri yaptırdıkları testlerde binalarının orta veya ağır hasarlı çıktığını öğrendi. Ancak dönüşüme gidemedi. Bu yüzden belediyelere testin sağlıklı yapılabilmesi için ‘binamız sağlam diyenlere’ karşı polis kolluk kuvveti çağırma yetkisinin mutlaka ve mutlaka verilmesi gerekiyor. İşte o zaman bina sağlam mı değil mi net bir şekilde ortaya çıkacaktır…
Parayı sokağa attınız, yazık
Aylardır tüm partilerin adayları gece-gündüz demeden çalıştı çabaladı, icraatlarını anlattı. Propaganda sürecinde benim en çok dikkatimi çeken, küçük partilerin adayları oldu. Seçimi kazanacak parti sayısı bana göre beşi geçmez. Ancak, o sayısını tam anımsayamadığım küçük partilerin adayları nasıl bir inançla seçilecekmiş gibi hareket etti, anlamakta güçlük çektim. Kaybedeceklerini bile bile on binler, yüz binler, hatta milyonlar harcadılar. Kendilerini kanıtlamaya çalıştılar ancak sonuç koca bir sıfır oldu.
***
Hele hele ekonomik krizi yaşadığımız bu günlerde, yapılan harcamaları ileride nasıl, kimin sırtından çıkaracaklar merak ediyorum. Kulağıma gelen bilgilere göre de, bu küçük partilerden bazı adayların çalıştıkları ajanslara baştan harcama konusunda tam yetki verdiği, ardından da ödeme yapmaya yanaşmadığını, hatta umursamadıklarını öğrendim. Madem pes edecektiniz, madem para vermeyecektiniz, niye adaylığa soyundunuz, niye vatandaşa kendinizi kanıtlama çabası içine girdiniz? Yazık değil mi, ailenizin rızkını kesip resmen sokağa attınız, bilmem farkında mısınız? Yarından itibaren de, “Ben ne yaptım” diye dövünecek, keşke bu işe girişmeseydim diyeceksiniz. Ancak, iş işten geçmiş olacak. Tabii her zamanki gibi son pişmanlığın fayda etmeyeceğini anlayacaksınız…