Türkiye’nin yerli enerji üretme konusunda önemli linyit kaynakları, açılan davalar nedeniyle, yeni sahalarını devreye alamıyor.
Bu nedenle ülkemizin birçok yerinde özellikle de Muğla’daki termik santrallerin, enerji üretecek kömür bulmaktaki sıkıntısının had safhaya ulaştığını görüyorum.
Bu santraller bölgedeki linyitin özelliğine göre dizayn edildiğinden taşıma kömür kullanımının zor olduğunu söylüyor uzmanlar.
***
Bu arada, yeni linyit yataklarının kullanımı için mahkemeden olumlu karar çıktığını öğrendim.
Hem yerel hem de İzmir mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı vermiş.
Şu anda santrallerde çalışan 3 bin 100 işçi ve aileleri, kararın uygulanmasını, yani hayata geçirilmesini bekliyor.
11 Ocak tarihinde de bölgedeki 26 muhtar, yaşanan gelişmelerle ilgili görüşünü paylaştı.
Hepsinin adına açıklamayı Gürceğiz Mahalle Muhtarı Ersoy Yılmaz yaptı.
***
Yılmaz, “Bizlerin fikri alınmıyor. Bölgemizi gelip görmeyen, kahvemize uğramayan, ne istediğimizi sormayan bazı kişiler, kaderimizle oynuyor.
Yöre halkının çektiğini bilmeyen, ‘Termik santraller kapatılsın, kömür çıkarılmasın’ diyor.
Köylerimizde yaşayanların önemli bölümü santrallerde çalışıyor.
Geçimini sağlıyor, çocuklarını okutuyor.
Acaba bunların farkındalar mı, istemezükçüler.
Kısaca, Milaslı binlerce aile geçimini santralden sağlıyor.
Tam üç bin 100 kişi çalışıyor santrallerde.
Bunu dörtle çarparsan 12 binden fazla kişi ekmeğini santrallerden yiyor.
‘Tarih yok ediliyor’ diyenler bugüne kadar çıkarılan ve koruma altına alınan eserlere baksın.
Ören’de arkeoloji bir park oluşturuldu mesela.
Sözde çevreciler, ‘Zeytinliklerimiz, ormanlarımız’ derken, büyük yangında sadece biz mücadele ederken, onlar neredeydi acaba?
Söylendiği gibi santrallerin etrafındaki toprak ölmedi, su kaynakları kurumadı, hala sebze ve meyvemizi yetiştiriyoruz.
Zeytin bahçelerimiz var hem kendi ihtiyacımızı karşılıyor hem de ev bütçesine destek sağlıyoruz.
Göç etmedik, buradayız.
Doğduğumuz, büyüdüğümüz topraklarda yaşamımızı sürdürüyoruz.
Bizim için önemli olan santrallerin çalışmaya devam etmesi, istihdamın sağlanmasıdır.”
***
Sendikalar da muhtar Ersoy Yılmaz’ın açıklamasına benzer görüşe yer verdi:
“Dünyanın enerji krizine çareyi yeniden kömüre dönmekte bulduğu dönemde, bizim yeraltı zenginliğimiz kömürü çıkarmamız, çevreyle birlikte işçiyi ve çocukların gelecek umutlarını korumamız gerekir.
Kömüre karşı çıkanların amacı, üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.
Ülkemizin değerlerine sahip çıkmayı sürdüreceğiz, bu böyle bilinsin.
Aksi takdirde; karşınızda işini, aşını ve çocuğunun geleceğini düşünen, enerji ve maden işçilerini bulacaksınız!”
***
Öte yandan madencilik faaliyetinin tamamlandığı bölgede, 1992’den bugüne ağaçlandırmanın devam ettiğini, aralarında fıstık çamı, kızılçam zeytini ve akasya gibi yaklaşık 420 bin ağacın dikildiğini, bunların 22 bin 100’ünün zeytin ağacı olduğunu, geçtiğimiz aylardaki gezimizde yerinde görmüştüm.
Genel hedefin bölgeye dikilecek ağaç sayısını daha da artırmak olduğunu biliyorum.
Bakalım, bunu zaman gösterecek, birlikte şahit olacağız.
***
Özellikle kömürün çıkarıldığı bir bölgenin yeniden zeytin ağaçlarıyla donatıldığını, ürünlerinin ne kadar lezzetli olduğunu tadım yaparak bizzat yerinde incelemiştim.
Hatta yetkililerden, “Bu zeytinlerden gönderirseniz, bu ürünün karşı çıkılan topraklarda yetiştiğini İzmir’e döndüğümde anlatırım demiştim.”
Ancak o iri zeytinlerin hala tam tadını alamadım.