Yazayım mı, yazmayayım mı diye düşündüm, sonunda yazmaya karar verdim.
Koronavirüsün ülkemizde görüldüğü 10 Mart’tan bu yana defalarca kaleme aldım önlemler konusunu.
Ama sen söyle, sen işit.
Özellikle de gençlerimiz...
Kural nedir, mesafe nedir, maske nedir, hiçbirini umursamıyor, umursamazlığını da sürdürüyor.
***
Aradan tam beş ay geçti.
Yani 150 gün ve altı bin kişiye yakın vatandaşımız bu lanet mikrop yüzünden hayatını kaybetti.
Başta Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı olmak üzere, devlet yöneticileri sürekli halkı kurallara uyun diye uyarsa da hâlâ kimse takmıyor.
Amaç nedir, düşünce nedir, kafalardan neler geçiyor bilemiyorum.
Ama bu işin şaka kaldırır yanının olmadığı, tüm dünyada görüldü.
Bakın, birçok ülkede ikinci dalga başladı.
Yine sokağa çıkma yasakları gündemde.
***
Gençler, ne olur biraz dikkat artık.
Biraz uyum, biraz saygı büyüklere.
Çünkü onlar sizleri büyüttü, besledi, okuttu, adam etti, evlendirdi. Çoluk çocuk sahibi yaptı.
Şimdi sizlerden destek bekliyorlar.
Çok bir şey istemiyorlar.
Sadece kurallara uyun ‘yeter’ diyorlar.
Uyun şu kurallara...
Hem siz rahat edin hem de büyüklerimiz...
Aslan’ın önerisine ben de katılıyorum
Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan, geçtiğimiz günlerde çok güzel bir konuya temas etti.
İzmir’in yıllardır kanayan yarası olan ve her yıl temizlenen, ancak kokunun önüne bir türlü geçilemeyen Meles ve Manda çaylarının üstünün kapatılmasını önerdi.
Aslan’ın bu önerisine ben de katılıyorum.
***
Ne müteahhit ne de inşaat mühendisiyim.
Bu işlerden anladığım söylenemez.
Ancak, bu iki derenin üstü rahatlıkla kapatılır.
***
Diyeceksiniz ki, genişlik çok fazla.
Olabilir, derelerin tam ortasına sağlam bir istinat duvarı örülürse, üstleri rahatlıkla kapatılır diye düşünüyorum.
Benzer örneğini Hüseyin Aslan açıklamıştı.
Yıllar önce Atatürk Stadyumu’nun Mersinli giriş kapısının olduğu bölümün dere olduğunu söylemişti. Ben de çok iyi hatırlıyorum.
Çünkü, çocukluğum Çamdibi’nde geçti.
O dereyi çok iyi bilirim.
Hatta hemen yanında Yeşilova sahası vardı.
Her hafta mahalle ligi karşılaşmaları oynanır, top dereye kaçtığında kepçeyle çıkarılırdı. Oyun yeniden başlardı.
***
O günün ilkel şartlarıyla kapatılan dere, şimdiye kadar herhangi bir olumsuzluk yaratmadı.
Ayrıca, Çamdibi’nin belli yerlerinde beton yollar vardır.
Bu yolların altının dere olduğunu biliyor musunuz?
Bu bölgemizde de yaklaşık 60 yıldır bir sıkıntı görülmedi.
***
Bakalım yetkililer, Aslan’ın önerisini ciddiye alacak mı? Bunu önümüzdeki süreçte göreceğiz...
Umduklarını bulamadılar...
Bu yaz sezonunda turizmcilerimiz maalesef umduklarını bulamadı pandemiden dolayı.
Hepsi kan ağlıyor.
Son yazımda otellerin konaklama fiyatlarını yazmıştım.
Hepsi çok makul.
***
Buna rağmen yerli turistlerin de pek ilgi göstermediğini anlıyorum.
Çünkü, tüm tesisler fiyat bakımından hâlâ birbiriyle yarışıyor. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Allah yardımcıları olsun...
Tamer ve Yunus beni çok korkuttu
Kurban Bayramı’nda iki üzücü haber aldım.
İki sevdiğim insan, ölümle burun buruna geldi.
Biri kalp krizi geçirdi, diğeri beyin kanaması.
***
İzmir basınının sevilen ismi Tamer Sanverir, bayramda yüreğimizi ağzımıza getirdi.
Kendini iyi hissetmediğini söyleyerek Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne gitti Tamer.
Meğer kalp krizi geçiriyormuş.
Hemen yatırdılar.
Anjiyo yaptılar.
Ardından da tam beş damarı değişti.
***
Çektiği sıkıntıyı iyi bilirim.
Ben de 2014 yılının 13 Mart’ında kalp krizi geçirmiştim.
25 Mart’ta da dört damarım değişmişti.
***
Tamer, şu anda evde istirahat halinde.
En kısa zamanda iyileşip yeniden aramıza dönmesini bekliyoruz.
***
İstanbul’da Cumhuriyet Gazetesi’nde çalıştığım yıllarda Spor Müdürü olan, arkadaşım Yunus Türkay da beni fazlasıyla üzdü.
Beyin kanaması geçiren ve yaklaşık iki ay hastanede ölümle pençeleşen Yunus, şimdi yavaş yavaş düzelmeye başladı.
İki arkadaşımı en kısa zamanda aramızda görmek istiyorum.