İZMİR basınının önde gelen isimleri, geçtiğimiz hafta Yaşar Holding Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte Çeşme Altın Yunus’ta buluştu.
Başta Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar olmak üzere, Yönetim Kurulu Başkan vekilleri Feyhan Yaşar, İdil Yiğitbaşı, Yaşar Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ahmet Yiğitbaşı, Yaşar Holding İcra Başkanı Mehmet Aktaş ve Yönetim Kurulu Üyesi Yılmaz Gökoğlu, bizleri samimi bir ortamda karşıladı.
Gecede, Türkiye ekonomisinde İzmir’in değerini, futbol kulüplerinin durumunu, hükümetin projelerini, iş dünyasının beklentilerini konuştuk.
Temelleri 90 yıl öncesine dayanan bu önemli İzmir markasının dünden bugüne gelişimini ele aldık.
Bugün 21 şirket, 24 fabrika, iki vakıf ve yedi bin 500 çalışanıyla 200 bin satış noktasında marka ve ürünlerini sergileyen Yaşar Topluluğu, ülke ekonomisine değer katan dinamik kuruluşların başında geliyor.
Ülkemizin ilk boya fabrikası DYO’yu kuran, ilk modern ambalajda süt fabrikası Pınar Süt’ü piyasaya sunan, bin 100 yataklı tatil köyü AltınYunus’u turizm sektörüne kazandıran topluluk, büyümesini sürdürüyor.
Her yıl yüzde 10-15 arası büyümeyi gerçekleştirdiklerini, “bölgesel güç” olmayı, çalışanlarıyla birlikte karlılığı ve verimliliği artırmayı hedeflediklerini belirtti Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar.
Son 5 yılda 800 milyon liralık yatırım yaptıklarını, bunların en büyüğünün ise Şanlıurfa’daki Pınar Süt Fabrikası olduğunu ifade etti.
Ardından, ürünlerinin yurtdışında 50’den fazla ülkede tüketiciyle buluştuğunu, geçen yıl 140 milyon dolarlık yurtdışı gelir sağladıklarını belirtti.
Sosyal sorumluluk projeleriyle de göz kamaştıran Yaşar Topluluğu’nun spora ve sanata desteği de unutulmaz.
Çok sayıda kazıya sponsor olan kurum, tarihimizin gün yüzüne çıkmasını sağladı.
Bir aile şirketinin bu kadar başarılı olması, İzmirliler kadar tüm ülkenin de dikkatini çekiyor.
Tüm yöneticilerin birbirine saygı içinde yaklaşması, karşılıklı güvenin tam olduğunu gösteriyordu.
90 yıllık bu dev grubun daha da büyüyeceğinden kuşkum yok.
Yolları açık olsun Yaşar Topluluğu’nun...
Kemalpaşa, sanata ve spora doyacak!
Kemalpaşa, Anadolu’nun İzmir’e açılan kapısı.
Son yıllarda artan nüfusuyla, organize sanayi bölgesiyle ve özelliklede kirazıyla gündemden düşmeyen Kemalpaşa, geçtiğimiz günlerde modern bir kültür merkezine kavuştu.
Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki’nin de katıldığı törenle hizmete giren merkez, harika olmuş.
Genç ve dinamik Başkan Arif Uğurlu, 2015’in Eylül ayında inşaatına başlanan merkezin, beş bin metrekarelik alanı kapladığını söyledi.
Dört katlı, bin 200 metrekarelik merkezi ilçesine kavuşturduğu için mutlu olduğunu belirten Uğurlu, “Halkım istiyor, biz de yerine getiriyoruz. Her şey Kemalpaşalılar için” dedi.
İçinde üç sinema, 500 kişilik konferans salonu, etüt merkezleri, fitness salonu, kreş, kütüphane ve dükkanların bulunduğu merkezin yaklaşık 13 ay gibi sürede bitirildiğini ve 10 milyon liraya mal olduğunu söyledi genç Başkan Uğurlu.
Hayalini kurduğu Kemalpaşa için daha birçok düşüncesi olduğunu belirten Uğurlu, yolun başında olduklarını söyledi.
Kaçan balık büyük olmadan...
Hey gidi Karşıyaka hey...
Nerelerden nerelere geldin. 70’li yıllarda Türkiye liglerinde fırtına gibi esiyordun.
Gazcı Erol’larıyla, Gode Cengiz’leriyle başarıdan başarıya koşuyordun.
Tribünleri ağzına kadar dolduruyor, tüm stadı Kaf-Sin-Kaf diye inletiyordun. Hele Atatürk Stadı’nda 80 bin kişinin izlediği Göztepe maçını ömrüm boyunca unutmayacağım. Ama geçen süre içinde yaşanan olumsuzluklar, seni aldı başaşağı etti. Önce TFF 1. Lig, ardından İkinci Lig’de hiç de hak etmediğin bir konumda mücadeleye mahkum kaldın. Suçlu kim, tüm camianın şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım. Taraftarları bir kenara bırakıyorum, dünden bugüne gelmiş geçmiş tüm yöneticilerin başını ellerinin arasına alıp bir analiz yapmasını istiyorum.
Koskoca asırlık çınarı bugünlere getirmeye hiç ama hiç kimsenin hakkı yok. Geçtiğimiz günlerde eski futbolcusuna ödeme yapmadığı için FIFA üç puanını sildi Karşıyaka’nın.
Bu kulüp tarihinde bir ilkti.
Daha bunun şokunu atlatamayan yeşil-kırmızılılara, bir ceza daha geldi. Türkiye Futbol Federasyonu Kulüp Lisans Kurulu, Ulusal Kulüp Lisansı kriterlerini yerine getiremediği için yine üç puanını çizdi. Yaşanan bu olumsuzluklar, 105 yıllık kulübün üstüne kabus gibi çöktü.
Bakalım daha ileride neler olacak diye herkes beklemeye başladı.
Şimdi koskoca Karşıyaka’da herkes bu olumsuzlukları konuşuyor, konuşuyor da elle tutulur somut bir adım için kimsenin bir şey yaptığını göremiyorum. Kulüp yöneticilerine bir öneride bulunacağım. Tüm camiayı, gelmiş geçmiş tüm yöneticileri, hatta taraftarları da bir araya getirip kapsamlı bir toplantı yapın. Kulübün nasıl ayağa kaldırılması gerektiğini tartışın, araştırın. Bunu henüz yolun başındayken gerçekleştirirseniz, belki olumlu bir sonuca ulaşırsınız.
Yoksa kaçan balık, büyük olur.
Benden söylemesi...
Üyelerine muhteşem bir bina kazandırdı
TORBALI, İzmir’in güçlü ilçesi. Son yıllarda hem ekonomisi hem sanayisi hem de tarımıyla göz kamaştırıyor. Nüfusu dışarıdan çalışmaya gelenlerle yaklaşık 200 bini buluyor. Birçok il merkezinden fazla. Bu ilçenin bu kadar ileri gitmesinde, genç bir başkanın çok büyük katkısı var. Bitmek bilmeyen enerjisiyle, neredeyse 24 saatini ‘Cazip Kent Torbalı’ya ayırıyor. Ticaret Odası Başkanı Abdulvahap Olgun’dan söz ediyorum. Geçtiğimiz hafta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da katıldığı törenle, oda binalarının açılışını gerçekleştirdi.
Altı bin metrekare inşaat alanına kurulu altı katlı muhteşem eser, ilçe girişinin hemen sağında. Yedi milyon liraya mal etti Başkan Olgun, o binayı. İçinde 200 kişilik toplantı salonu, ayrıca sergi, kokteyl salonları, eğitim sınıfları, kısaca işadamlarının aradığı her şey var. Önümüzdeki yıl 400 kişilik kongre merkezi ve restoran projesinin de hayata geçeceğini söylüyor Olgun ve şöyle devam ediyor: “Durmayacağım, çok daha fazla çalışacağım. Doğduğum, büyüdüğüm ilçeme daha fazla katkı koymak için elimden geleni yapacağım. Yolun henüz başındayız.”
Her kentin, böyle çalışkan ve dinamik bir başkana ihtiyacı var. Abdulvahap Olgun, örnek alınacak bir oda başkanı.
Halk müziği tamam da sanat müziği de olsun
Müzik ruhun gıdası... Ben de özellikle Türk Sanat Müziği’ne aşığım. Volümü yüksek dinlemeye de bayılırım. Ama evde hep karşı çıkarlar. “Engin sesini kıs”, “Rahatsız oluyorum” gibi tartışma yaşıyorum.