Engin Uğur Ağır

Engin Uğur Ağır

enginuguragir@gmail.com

Tüm Yazıları

Patladı, patlıyor derken, atom bombasından hiçbir farkı kalmadı, hatta solladı geçti son sürat.

2.Dünya Savaşı’nda Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombası saldırısı düzenlenmiş, yaklaşık 220 bin kişi hayatını kaybetmişti.

Bu tablo hala günümüzde tartışılan konuların başında geliyor.

***

1918 ile 1920 arasında İspanya’da yaşanan grip salgınında da gayri resmî rakamlara göre 100 bin, resmi rakamlara göre ise 50 bin kişi yaşamdan kopmuştu.

Bir taraftan savaşlar, bir taraftan da domuz, kuş, mide ve mevsimsel gripler milyonlarca insanı götürdü bu dünyadan.

Haberin Devamı

***

Mart başından bu yana evreni saran koronavirüs salgını ise, tam bir felaket olarak literatürde yerini alacak.

Dünyanın kabusu olan ve tüm ülkelerin aşı için yarıştığı yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ilk olarak Çin’in Hubei eyaletine bağlı Wuhan kentinde ortaya çıkmıştı.

Ardından Avrupa’yı kasıp kavuran salgın, bir anda her şeyi altüst etti.

Yaklaşık 1.5 milyon kişi hayatını kaybetti...

***

Herkes can derdine düştü, kısıtlamalar başladı.

Ekonomi, istihdam her şey bir anda geri plana itildi.

Ama yaşam devam ediyordu.

Ülkelerin ayakta durması, çarkın işlemesi gerekiyordu.

Çalışma saatlerinde esneklik başladı, mesafe, hijyen ve maske kuralları hayata geçirildi.

Birçok işyeri kapandı, bazıları da çalışan sayısını ister istemez azalttı.

Hatta ve hatta birçok işyeri sektör değiştirdi.

Özellikle yeme içme mekanlarının tekstil ürünleri satmaya başladığını gördük.

Kısaca patronu, işçisi herkes kara kara düşünmeye başladı, ne yapacağım diye...

***

Tüm dünya bir taraftan gerekli tedbirleri alırken, bir taraftan da aşı için hızlı bir arayış başladı.

Almanya, Rusya, Amerika, hemen hemen vakanın görüldüğü bütün ülkeler, ilk aşıyı bulmak için gecelerini gündüzlerine katıp çalışmaya başladı.

Derken aşı bulundu, kimi ülkelere göre yüzde 99, kimi ülkelere göre yüzde 98, kimilerine göre de yüzde 97 başarı oranı olduğu açıklandı.

***

Şimdi dünyayı aşılanma telaşı sardı. Yetkililerimizin açıklamalarından ikna oldum, ben de günümü bekliyorum.

Virüsü artık ciddiye almışızdır herhalde...

Haberin Devamı

Geçtiğimiz günlerde yazmıştım, 30 Ekim depreminin ardından Karaburun’a geleli bir ay oldu diye.

Bugün ise tam 45 günü geride bıraktım.

Hem deprem hem pandemi İzmir’den uzaklaşmamıza neden oldu.

***

Ancak son 15 gündür eş, dost, arkadaş ve yakınlarımdan aldığım telefon ve mailler can sıkmaya başladı.

Kimden telefon gelse, kimi arasam, kimi sorsam mikrobun artık içimize kadar girdiğini anladım.

İnanın telefon açmaya korkar oldum.

İzmir merkezde artan, son günlerde ise biraz olsun düşüş gösteren vaka sayısı içimi rahatlattı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 3 Aralık’ta yapmış olduğu açıklamada oran yüzde 50’ydi.

Önceki günkü konuşması yüreğime su serpti.

Oran yüzde 30’lara düşmüştü.

***

Başta Koca, olmak üzere kentin ileri gelenlerinin uyarılarını dikkate alalım.

Yapılması gerekenleri el birliğiyle hayata geçirelim, koronaya yenilmeyelim...