2019’u karşılarken hepinizi sağlığınız için radikal bir değişim yapmaya davet ediyorum. Yeni yılda sizi hastalıklardan koruyacak, yaşam kalitenizi artıracak bir beslenme modelini benimsemeye ne dersiniz?
Yazıma 16. yüzyılda yaşamış önemli bir hekimin, Paracelsus’un bir sözü ile başlamak istiyorum. “Şifa sanatı, doktordan değil doğadan gelir. Bu yüzden de doktor açık fikirli olmalı ve tedaviye doğanın sundukları ile başlamalıdır.”
Yeni yılda sağlık dolu bir yaşam için önemli bir adım atın ve fabrikalarda üretilen, içi kimyasallar, boyalarla dolu ‘yiyecekleri’ sofranızdan men edin! Marketlerden çıkıp yerel pazarlara doğru yönelin ve sofranızı doğa o mevsim bize neler sunuyorsa onlarla donatın. Paracelsus’un da dediği gibi: Şifa doğadan gelir.
Bağırsak floranızı yeniden şekillendirin
Herkesin bağırsak florası yani mikrobiyomu kendine özeldir. Aynı parmak iziniz gibi. Her birimiz bin 500’ün üzerinde farklı bakteri türüne ev sahipliği yaparız. Bu bakteri kolonilerinin çeşitliliği ve sayısını belirleyense besinlerdir. Yani, sağlığınızın kontrolü bağırsak floranızda, bağırsak floranızın sağlığı ise tamamen sizin elinizdedir.
Peki, bağırsak floranızdaki sağlıklı bakterileri artırmak, bağırsaklarınızdaki ekosistemi aleyhinize değil lehinize çalışan şifalı bir güce dönüştürmek için ne yapmalısınız?
Probiyotik zengini beslenin: Bağırsak florasındaki faydalı bakterileri artırmak için beslenme modelinizde bol miktarda ev yapımı, yoğurt, turşu, kefir, sirke gibi probiyotik zengini gıdalar bulunmalı.
Probiyotiklerinizi besleyin: Probiyotiklerinizin sayısını artırmanız yetmez, onları beslemeniz de gerekir. Sebzelerin, meyvelerin posası probiyotiklerin ana besinidir. En değerli probiyotik besinleri ise (bunlara prebiyotik diyoruz) rezene, enginar, pırasa, soğan, kuşkonmaz, hindiba kökü, elma, muz, sarımsak, lahana, yeşil mercimek.
Dost bakterilerinizi öldürmeyin: Eğer diyetiniz bol şeker, katkı maddeleriyle dolu yiyecekler, börek, çörek içeriyorsa bağırsaklarınızdaki probiyotikleri katledersiniz. Gelişigüzel alınan antibiyotikler, ilaçlar da benzer bir etki yaratır.
Yağlardan korkmayın
Yağlı balıklar tüketin, etten, etin yağından korkmayın. Tereyağın hasını, zeytinyağının sızmasını baş tacı edin. Yağlı yemişleri, cevizi, bademi, fındığı unutmayın. Hepsi de vücut için değerli besinlerdir, üstelik kilo kontrolünde de doğru yağların yerini hiçbir şey tutamaz.
Esas korkmanız gereken senelerdir sağlıklı oldukları öne sürülen moleküler yapısı değiştirilmiş margarinler, ay çiçek ve mısır özü gibi yağlardır. Marketlerde, pastanelerde satılan bisküviler, kekler, kurabiyeler ve pastalarda da hep trans yağların kullanıldığını unutmayın. Trans yağların vücuttaki enflamasyonu artırdığı ve kalp krizinden kansere birçok hastalığa zemin hazırladığı biliniyor. Ama zararın neresinden dönülse kârdır. Yeni yılla birlikte sıfır noktasına geri dönün ve bu defa sağlıklı olan, yalan yanlış bilgilerle kirlenmemiş yolu seçin.
Çeşitliliği artırın
Şimdi sizden basit bir hesap yapmanızı isteyeceğim. Bir hafta boyunca kaç tane farklı sebze ve meyve yediğinizi hatırlamaya çalışın. Eğer en fazla 5 ya da 6 farklı çeşit sayabildiyseniz, sağlığınızın da bağırsak floranızdaki çeşitliliğin de yediğiniz bitkisel kökenli besinler kadar sınırlı olduğunu söyleyebilirim. Unutmayın, her sebze ve her meyve bir diğerinde bulunmayan vitamin, mineral ve fitobesinlere sahiptir. Hepsi de sizi kronik hastalıklardan, kanserden korumak için el birliğiyle çalışır. Önerim bir defter almanız ve tükettiğiniz sebze ve meyveleri not etmeniz. Yeni yılda hedefiniz en az 20 farklı çeşit olsun, 25 hatta 30 olursa ne âlâ. Bu anlamda salatalar tam bir kurtarıcıdır. Salatanıza kattığınız her farklı sebze ile sağlık hanenize bir artı puan daha eklediğinizi unutmayın.
Yeni tarifler deneyin
Buğday ve buğday ürünlerinden, tatlıdan, börekten, çörekten, makarna ve pizzadan uzak durmanın sağlığınız için önemini artık biliyorsunuz. İnsülin direnci, kalp ve damar hastalıkları, diyabet, kanser ve daha nice hastalıkların arkasında bu yiyecekler var.
Ben ekmeksiz, böreksiz yaşayamam, diyorsanız biraz araştırdığınızda buğdaysız, glutensiz harika tarifler bulabilirsiniz. Keten tohumu, kuruyemişler ve kuru meyvelerle hazırlanmış sağlıklı kurabiyeler, yerel mısırımızla yapılmış ekmekler… Siz yeter ki isteyin, hem yediklerinizden keyif alarak hem de unsuz, glutensiz bir yaşam mümkün.
TEST YAPTIRIN
Yapılacaklar listenize bazı basit kan testlerini eklemeyi unutmayın…
Herkes D vitamini değerine baktırmalı: Vücutta birçok önemli fonksiyonda yer alan D vitamini rezervlerinizi dolu tutmaya özen gösterin. Basit bir test yaptırarak D vitamini rezervinizin durumunu öğrenin. Eğer eksikse, doktorunuza danışarak D vitamini takviyesi alın.
Depresyona eğiliminiz varsa: Özellikle depresyona eğiliminiz varsa mutlaka B 12 değerlerinize baktırın. Eğer B12 değeriniz düşükse, beslenme modelinizde gerekli düzenlemeleri yapmayı, gerekiyorsa vitamin takviyesi almayı ihmal etmeyin. B12 vitamini değeri 800-1.000 pg/ml olmalıdır. Eğer B 12 değeriniz normalse, sorun tiroid fonksiyonlarınızda olabilir. Yine basit bir testle tiroid değerlerinize baktırmanızı öneriyorum.
Kilo vermekte zorlanıyorsanız: İnsülin direnci testi ve açlık insülin seviyesi baktırılmasını tavsiye ediyorum. Doğru beslenme modeli ile çözülmeyen insülin direnci probleminin diyabetin ilk durağı olduğunu unutmayın.