İşlenmiş yiyeceklerden uzak durun dediğimde, bazen tepkiler aldığım oluyor. Halkı korkutuyormuşum! Birileri para kazanmak uğruna halkı hasta eden yiyecekler satarken sorun yok, ama biz işin doğrusunu anlatınca korku saçıyoruz öyle mi?Ne zamandan beri doğruları söylemek korkutucu oldu acaba?
İşte size gıda diye yutturulan bu yiyeceklerin içindeki zehirlerden birkaçı… Karar sizin:
Geçtiğimiz yıl, mısır şurubundan elde edilen nişasta bazlı şeker (NBŞ) ve zararları üzerine çok yazıldı, çok konuşuldu. Ucuz olduğu, yiyeceklerin raf ömrünü uzattığı ve çok tatlı olduğu için gıda endüstrisinin pek sevdiği bu şekerin, şekerin en tehlikeli hâli olduğunu o zaman da dile getirmiştim. Dönem dönem gündeme oturan ve bir süre sonra güncelliğini kaybeden bu tür haberler faydalı ama; şöyle yanlış bir algı yarattıkları da bir gerçek: “İçinde nişasta bazlı şeker değil meyve şekeri kullanılmış, o zaman zararlı değildir.”
Bu yazımızla hem bu yanlış algıyı yıkacağız hem de laboratuvarlarda yaratılan işlenmiş yiyeceklerin içindeki kimyasallara biraz daha yakından bakacağız. (Bu kimyasalların bazılarının bir de kodları var. Etiketlerde ismiyle değil koduyla karşınıza çıkma ihtimaline karşı onları da not düşüyorum.)
Monosodyum Glutamat (MSG)- E621
Çin tuzu olarak da bilinen bu katkı maddesinin hâlâ sadece Çin lokantalarında kullanıldığını düşünenler var. Halbuki karşınızdaki gıda endüstrisinin en favori kimyasallarından biri. Hazır çorbaların, salata soslarının, yemeklere attığımız bulyonların, cipslerin, hatta gofretlerin içinde bulunan bu lezzet artırıcı, bazı restoranlarda da kullanılıyor.
Obeziteyle yakından ilişkisi olan MSG’nin, bu etkisi yediğiniz yiyeceklerin içindeki kalorilerle sınırlı değil. Tablo çok daha vahim! MSG iştah hormonunu uyarıyor ve bir türlü doymak bilmiyorsunuz, yedikçe yiyesiniz geliyor. Ve ortaya sizin için ölümcül, gıda endüstrisi için çok kârlı bir formül çıkmış oluyor. MSG tüketimine bağlı akut yan etkiler arasında çarpıntı, baş dönmesi, halsizlik, baş ağrısı, karın ağrısı, mide bulantısı gibi belirtiler var. Bunlar bu kimyasala maruz kalınmasından hemen sonra, bir saat içinde ortaya çıkan semptomlar. Uzun vadeli riskler arasında ise daha ciddi sağlık sorunları var:
- Metabolik sendrom
- Obezite
- Diyabet
- Böbrek yetersizliği
- Karaciğer yetmezliği
- Yüksek tansiyon
- Kısırlık
- Alzheimer
- Parkinson hastalığı
Kırmızı 4 (E120), Sarı 5 (E102)
Bunlar endüstride kullanılan pek çok gıda boyasından ikisi... Gıda endüstrisinin en sevdiği katkı maddelerinden biri de boyalardır. Yiyeceklerin rengi iştah açıcı ve çekici görünsün ki, tüketici satın alsın.
Mesela sosis, salam gibi şarküteri ürünlerinin, meyve sularının o yoğun rengini nasıl aldığını düşünüyorsunuz? Tabii ki içlerindeki gıda boyasından bu ürünlerde genelde E120 kullanılır. E120, işlenmiş et ürünlerinin içinde kullanılan diğer kimyasal zehirlerin içinde belki de en masumu tabii koşnile alerjiniz yoksa. Koşnil (Cochineal) Latin Amerika’ya özgü bir böcek. Bu böcekler eziliyor ve gıda endüstrisinde çok kullanılan kırmızı boya elde ediliyor.
Evet yanlış okumadınız, böcek!
Aklınızda bulunsun, menşei ister böcek, ister kimya labarotuvarı olsun bu boyalar pakete girmiş tüm yiyeceklerde kullanılır. Eğer işlenmiş yiyecekler tüketiyorsanız bu sayfadaki katkı maddelerinden, özellikle de gıda boyalarından kaçışınız yok.
Cipsler, şekerler, gazlı içecekler, meyve suları, reçeller, hatta kedi ve köpek mamalarında bile kullanılan Sarı 5 (E102) ve Kırmızı 40 (E129) gibi sentetik olanlar en tehlikelileri. Bunlar ve bunlar gibi pek çok gıda boyası kanserden alerjik reaksiyonlara, hiperaktivite ve zekâ geriliğine kadar pek çok sağlık sorunuyla ilişkilendiriliyor.
Bütil Hidroksianisol (BHA)- E320
Kahvaltılık gevreklerde, sakızlarda, patlamış mısır, mısır cipsleri, bisküviler ve pek çok işlenmiş yiyecekte karşımıza çıkan BHA, gıda endüstrisinin en sevdiği kimyasallardan biridir. Peki, bu petrol bazlı kimyasalın mahareti nedir? Gıdaların oksijen, ısı ve ışık gibi etkenler yüzünden tatlarının, renklerinin bozulmasını önlemek.
Bu maddenin deney farelerinde kansere neden olduğunu gösteren bilimsel araştırmalar var araştırmalarda da insanlarda muhtemel bir kanserojen olduğuna dair not düşülmüş. Amerikan Sağlık Bakanlığı tarafından 2011’de yayımlanan bir raporla BHA’nın kanserojen etkisi tescillendi.
İngiltere’de bebek mamalarında kullanılması yasak olan bu madde, bazı Avrupa ülkelerinde ve Japonya’da tamamen yasaklanmış. İşte BHA ile ilişkilendirilen sağlık sorunları…
- Kanser
- Hiperaktivite
- Gelişim bozuklukları
- Alerjik reaksiyonlar
- Tiroid bozuklukları
Sodyum Nitrat (E-251): Katkı maddeleri arasında en çok tartışma konusu olanların başında nitratlar gelir. Özellikle sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinin raf ömrünü uzatmak için kullanılan bu kimyasallar kanserle ilişkilendiriliyor.
Sülfür Dioksit- E220
Reçel ve marmelatlarda kullanılacak meyvelerin ömrünü uzatmak, kuru meyvelerin bozulmasını önlemek için kullanılan bu madde özellikle şarapçılıkta çok yaygındır. Amerika’da gıda endüstrisinde kullanımı yasaklanmıştır.
Yan etkileri arasında, anafilaktik şok (ölüme neden olabilecek ciddi alerjik reaksiyon) ve nefes darlığı var, özellikle de astımı olan kişilerde. Uluslararası işçi örgütü, bronşit, astım, kalp rahatsızlığı olan kişilerin sülfür dioksit kullanılan üretim aşamalarından uzak durmalarını öneriyor.