Cemil Ertem

Cemil Ertem

dr.cemilertem@gmail.com

Tüm Yazıları

Katar’a abluka kararından sonra gelen İran saldırıları ve bu saldırıları DEAŞ’ın üstlenmesi “işin” rengini bütünüyle açığa çıkartıyor. Obama döneminde “sistem” içine alınmaya çalışılan İran yeniden dışarıya itiliyor.

Katar ablukası ve İran’a dün yapılan saldırılar, bölgede terör örgütleriyle yürütülen paylaşım savaşının artık devletleri sahaya çekmeye dönük yeni bir aşamaya geldiğini gösteriyor.

Yani vekâlet savaşlarıyla gelebilecekleri yere kadar geldiklerini, çözülemeyen devletleri artık ellerindeki terör örgütleriyle çözemeyeceklerini düşünüyorlar. Kaldı ki DEAŞ, FETÖ ve PKK/YPG gibi vekâlet savaşı yürüten örgütlerin kullanım alanları genişledikçe deşifre olmaları ve güçlü devletler karşısında yenilgiye uğramaları kaçınılmaz oluyor.

Haberin Devamı

Tabii ki bu örtülü paylaşım savaşı, ekonomik olarak, iki temel dinamiği denetlemeye, ele geçirmeye dayanıyor. Birincisi, enerji alanlarının kontrolü ve yeniden düzenlenmesi; ikincisi ise bölgedeki ticari pazarların ve ticari yolların kontrolü... Zaten Katar operasyonu bize çok somut ipuçlarını veriyor.

Güney Pars Doğal Gaz Sahası’ndaki kaynakların Katar-İran arasındaki paylaşımı ve bu paylaşımın ekonomik sonuçlarının elde edilmesiyle bölgedeki enerji denkleminin değişecek olması Katar-İran merkezli bu büyük operasyonu başlattı. Esasında bu operasyonu yapanlar Güney Gaz Koridoru’nun denetimini kaybettikleri biliyorlar ve aynı hatayı Körfez kaynakları konusunda yapmak istemiyorlar. Hazar kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya nakli tarihi bir adımdı. Ancak Katar, İran ve Rus doğal gaz kaynaklarının birleşmesi ve bu kaynakların da Güney Gaz Koridoru’nun çeşitlendirilmesiyle ticarileştirilmesi yalnız enerji dengelerini bozacak bir gelişme olmayacaktı. Bu durum, Doğu Akdeniz’de İsrail’in denetlemek istediği doğal gaz kaynakları için de Güney Gaz Koridoru’ndan başka bir seçenek sunmuyor zaten.

Eski bezirgânlar...

Ancak bu operasyonları yapanların, FETÖ, DEAŞ, PKK, YPG gibi terör örgütlerini kullananların dertleri(!) bununla da bitmiyordu. Çin’in “tek kuşak-tek yol” projesi yeni dünya ticaret düzenini eski egemenlerinin elinden alıyordu.

Haberin Devamı

Pasifik Asya’yı Avrupa’ya bağlayan üç ana koridora bakalım:

a) Kuzey Koridor: Bu koridor, Rusya üzerinden Trans Sibirya hattı boyunca Rus anakarasından geçiyor, Kazakistan ve Belarus üzerinden Avrupa’ya ulaşıyor. Rusya, Belarus ve Kazakistan ile gümrük birliği içinde ve bu hat, Rusya’nın Avrasya Birliği’nin temel aksı. b) Orta Koridor: Bu yol, Çin’den kuzeye çıkıyor ve Kazakistan üzerinden Türkmenistan, Hazar (feribot) Azerbaycan ve Türkiye’den geçerek Avrupa’ya varıyor. c) Güney Koridor: Bu yol da Kazakistan’dan başlıyor ve Türkmenistan-İran-Türkiye hattını kullanıyor. Bütün bu ticari koridorların yeni bir ticaret düzeni olarak işlemeye başlaması, yalnızca bu güzergâhlarda yapılacak olan demiryolları, karayolu ve deniz trafiği ağı, enerji iletişimiyle mümkün olmaz. Aynı zamanda bütün bu güzergâhlardaki ülkelerin de dışa açık bir ekonomiye geçmesi ve kendi kaderlerini kendilerinin belirleyeceği yeni demokratik bir siyasetle yeni ticaret düzeni kurulur. Çünkü bütün bu bölgelere ancak böyle barış gelir ve bu bölgelerdeki soğuk çatışma alanları ancak böyle sıcak çatışma alanlarına dönüşmeden barışçı çıkışı yakalar.

Haberin Devamı

Türkiye tam da bunu yaptı bu süreçte... Bölgenin kendi kaynaklarını, kendi zenginliğini eline alacak, bölge ülkelerinin bu zenginliğin yegâne sahibi olacağı bir modeli geliştirdi ve bu modelin tüm bölgeye örnek olması için bir çaba da gösterdi.

Katar operasyonundan hemen sonra ana muhalefet partisi genel başkanı Meclis grup konuşmasında hâlâ neden Mısır’la sorununuz var anlamında bir şeyler söylüyordu. Yani Türkiye’ye Mısır gibi olmasını bir yerde öneriyordu.

Zaten 15 Temmuz’un ve onun arkasındaki FETÖ’nün amacı bu değil miydi? TBMM’de böyle konuşan bir ana muhalefet partisi lideri(!) var ne yazık ki... Bütün bu gelişmeleri okuyamayan, bu topraklara tam iki yüz yıldır operasyon çeken kan emici bezirgânların adamı konumuna düşen bir zavallı karşımızdaki...

Yatırımlar durmaz...

Peki, bundan sonra ne olacak? Okun yaydan çıktığını söyleyebiliriz. Çünkü bu operasyonları yapanların ellerinde tuttukları örgütler pillerini bitirdi.

Ayrıca bunların bağlantıları deşifre oldu ve kamuoyundaki itibarları, sözleri de -yukarıda verdiğimiz örnekte olduğu gibi- şu an yerle bir... Böyle olunca şimdi doğrudan devletler hedef alınmaya başlandı. Ama dünya yetmişlerdeki, seksenlerdeki, doksanlardaki dünya değil... Topyekûn bir savaştan en çok bu savaşı isteyenler ve çıkartanlar zarar görür.

Ancak ekonomik operasyonlar ve ambargoya varan yaptırımlar gündeme gelebilir. Bunun da orta ve uzun vadede çok işe yarayacağını düşünmüyorum. Çünkü bugün Katar’ın bile dünyanın dört bir yanındaki yatırımları ve buralardaki finansal entegrasyon öyle yoğun ki ablukayı yapanların ekonomisi burada ilk zararı görür.

Ben bütün bu süreçte, Türkiye dahil olmak üzere, bölgedeki yatırım ve ticari çevrimin durmayacağını, yatırım kararlarının yeni İpek Yolu güzergâhının olduğu ülke ve bölgelerde hızlanarak devam edeceğini düşünüyorum.

Ortadoğu’da ve Körfez’de oluyor görünen, aslında Çin’in tek yol-tek kuşak projesini de kapsayan, bu operasyona ilgili ülkelerin farkındalığı vardır; cevabı da olacaktır.