ILO’nun salgından önce yayınlanan ve tüm dünyayı inceleyen raporunda gençlerin iş gücü piyasasındaki geleceğinin belirsiz olduğu vurgulanmıştı. Salgınla riskler arttı
Kovid-19 pandemisi, yaş, gelir veya ülkesine bakmaksızın tüm dünyada hemen hemen herkesi etkiliyor. Diğer taraftan, Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) göre, özellikle gençler bu krizin ekonomik etkilerinden ağır zarar görecek. Çünkü, krizler en çok zararı en kırılgan kesimlere veriyor. Özellikle pandeminin sosyal ve ekonomik etkileri göz önüne alındığında, gençlerin de kırılgan kesimler arasından olduğu görülüyor.
Ekonominin en iyi durumda olduğu zamanlarda bile insana yakışır istihdama geçiş yapmak, gençler için büyük bir zorluk. Virüs salgınının hemen öncesinde, ILO tarafından yayınlanan “Genç İstihdamında Küresel Trendler 2020: Teknoloji ve İşlerin Geleceği” başlıklı raporda da ortaya koyulduğu üzere, otomasyon, mesleki eğitimin çoğunlukla dar bir alana odaklanması ve niteliklerine uygun işler bulamamaları nedeniyle gençler işgücü piyasasında belirsiz bir gelecekle karşı karşıya.
Katılım azalıyor
ILO verileri, 15-24 yaş arasındaki gençlerin işgücüne katılma oranlarının düşmeye devam ettiğini gösteriyor. 1999 ve 2019 yılları arasında, küresel genç nüfus 1 milyardan 1.3 milyara yükselmesine rağmen, işgücüne katılan genç sayısı 568 milyondan 497 milyona düşmüş durumda. Bu eğilimin biri olumlu, biri de olumsuz olarak görülebilecek iki nedeni var. İlk olarak, pek çok ülkede daha fazla sayıda genç eğitimine devam ediyor. Bu da söz konusu ülkelerde daha nitelikli bir işgücünün ortaya çıkmasını sağlıyor. İkinci olarak ne yazık ki ne istihdamda ne de eğitimde olan gençlerin sayısında da önemli bir artış var.
Bölgesel farklılıklar
ILO verilerine göre, küresel genç işsizlik oranı yüzde 13.6. Bununla birlikte, bu oran Kuzey Amerika ve Sahra altı Afrika’da yüzde 9’ken Kuzey Afrika’da yüzde 30’a kadar yükseliyor. Dolayısıyla, bölgeler arasında kayda değer farklılıklar olduğunu söylemek mümkün. Dahası, çoğu bölgede genç kadınlar arasında işsizlik daha yaygın.
İstatistikler gösteriyor ki, gençlerin işsiz kalma olasılıkları yetişkinlerin üç katı. Gençlerin işgücü piyasasına girmede önemli yapısal engellerle karşı karşıya olduklarını söylemek mümkün.
Teknoloji de risk
ILO raporuna göre, 15-24 yaş grubunda istihdamda olan gençlerin otomasyon nedeniyle işlerini kaybetme riski daha yaşlılara kıyasla daha yüksek. Bu bakımdan, özellikle mesleki eğitim almış olanlar kırılgan durumda. Bunun nedeni mesleki eğitimden kazanılan mesleğe özgü becerilerin, genel eğitim becerilerine göre daha hızlı biçimde eskimesi. ILO bu kapsamda, mesleki eğitim programlarının dijital ekonominin değişen gereklerine cevap verecek şekilde revize ve modernize edilmesi çağrısında bulunuyor.
267 milyon genç atıl durumda
Dünya nüfusunun halihazırda 1.3 milyarı gençlerden oluşuyor. Gençlerin 267 milyonu ne eğitimde ne de istihdamda. Bu durumdaki gençler, ne bir işte çalışıp deneyim kazanabiliyorlar ne gelir elde edebiliyorlar ne de eğitim yoluyla becerilerini geliştirebiliyorlar. ILO raporu, 2017 yılından bu yana ne eğitimde ne de istihdamda olan genç sayısında artış olduğunu gösteriyor. Buna göre, 2016 yılında söz konusu gruptaki gençlerin sayısı 259 milyon iken, 2019 yılında bu sayının 267 milyona yükseldiği görülüyor. Dahası, 2021 yılında 273 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Bu kitlenin üçte ikisi, diğer ifadeyle 181 milyonu ise genç kadınlar. Yani, küresel düzeyde genç kadınların ne istihdamda ne de eğitimde olan grup içinde yer alma olasılıkları genç erkeklerin iki katı. Rapora göre, toplumsal cinsiyet farkı, sosyo-kültürel normların kadınların eğitim almasını veya evin dışında çalışmasını engellediği Güney Asya ve Arap Devletleri gibi bölgelerde daha da belirgin.
Gençliği etkileyecek 5 risk faktörü
1 - Genç çalışanlar, ekonomik daralmalardan, daha yaşlı ve daha deneyimli çalışma arkadaşlarına göre daha fazla etkileniyor. Deneyimlere göre, çalışma süreleri ilk kesilenler veya işten ilk çıkarılanlar genellikle gençler oluyor. Dayanışma ağları ve deneyime sahip olmamaları, insana yakışır iş bulmalarını zorlaştırabiliyor ve gençler sosyal ve hukuki koruması daha az olan çalışma biçimlerine itilebiliyorlar. Genç girişimciler ve gençlik kooperatifleri de benzer sorunlar yaşıyor çünkü ekonominin sıkıntılı olduğu zamanlarda kaynak ve finansman bulmak zorlaşıyor, zorlaşan iş koşullarıyla nasıl başa çıkılacağını bilmiyorlar.
2 - Her dört gençten üçü (özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde), örneğin tarımda veya küçük kafe ve restoranlarda olmak üzere, kayıt dışı ekonomide çalışıyor. Birikimleri çok az olduğu veya hiç olmadığı için, kendilerini tecrit edebilmek için izin almaya güçleri yetmiyor.
3 - Genç çalışanların birçoğu, kısmi zamanlı, geçici işler ve serbest ekonomi gibi “standart dışı çalışma biçimlerinde” istihdam ediliyor. Bu işlerin ücreti genelde düşük, çalışma saatleri düzensiz, iş güvencesi düşük ve çok az veya sıfır düzeyinde sosyal koruma sağlıyor. Bu türden çalışma genellikle işsizlik yardımlarına hak kazanamıyor.
4 - Gençler yaygın olarak, Kovid-19 pandemisi karşısında özellikle kırılgan olan sektörler ve sanayilerde çalışıyor. ILO istatistiklerine göre, 2018 yılı itibarıyla Avrupa Birliği’nde her üç genç çalışandan yaklaşık biri, Kovid-19’dan en çok etkilenecek sektörler arasında olan toptan ve perakende ticaret, konaklama ve yiyecek gibi sektörlerde çalışıyor. Bununla birlikte, genç kadınlar açısından risk daha yüksek. Çünkü pandemiden etkilenecek sektörlerde çalışan 25 yaşın altındaki çalışanların yarıdan fazlasını kadınlar oluşturuyor.
5 - Son olarak, yukarıda da bahsettiğim üzere, gençler otomasyon karşısında tüm diğer gruplardan daha çok risk altında.
Olumsuz etkiler on yıllarca sürebilir
Genç işsizliğindeki artıştan zarar gören sadece gençler olmayacaktır. Bu durum aynı zamanda toplumlara da büyük ve uzun süreli maliyet getirecektir. Daralma zamanında işgücü piyasasına girmek, gençlerin kazançlarında önemli ve kalıcı kayıplara neden olabilir ve dahası bu kayıplar tüm kariyerleri boyunca sürebilir. ILO’ya göre, genç çalışanlara özgü sorunları göz ardı etmek, yetenekleri, eğitim ve öğretimi heba etme riski yaratacaktır. Böyle bir durumun ortaya çıkması ne yazık ki, Kovid-19 pandemisinin izlerinin on yıllarca sürmesi anlamına gelecektir.