Gençler Kovid-19 hastalığını daha hafif atlatabiliyor. Ancak işgücü piyasasında tam tersi bir durum söz konusu. Virüs işgücü piyasasında daha çok gençleri vuruyor. Yalnız işlerini yok etmekle kalmıyor, aynı zamanda öğrenim ve eğitimlerini aksatıyor
Geçtiğimiz yıl Aralık ayında Çin’in Hubei bölgesinin başkenti olan Vuhan’da ortaya çıkan ve çok kısa bir sürede tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını, esas olarak küresel bir sağlık krizi olarak tanımlanıyor. Ancak salgının etkileri sadece sağlık alanı ile sınırlı kalmadı. Dünyada eşi benzeri görülmemiş sosyo-ekonomik zorlukları da beraberinde getirdi.
Dünyanın neredeyse yüzde 90’ında sosyal izolasyon uygulandı, insanlar sokağa çıkmadı ve çok sayıda işyeri kapandı. Pek çok kişi işsiz kaldı. Şu günlerde ise Kovid-19 salgınının dünyanın pek çok ülkesinde belirli oranda kontrol altına alındığını söylemek mümkün. Buna karşılık, salgının işgücü piyasası üzerindeki etkileri maalesef uzun süre kontrol altına alınamayacak gibi görünüyor.
Gençleri vuruyor
Bugüne kadar görülen vakalar ve sağlık uzmanları tarafından yapılan açıklamalar, virüsün yaşlı ve kronik rahatsızlıkları olan kişileri daha fazla etkilediğini, buna karşılık gençlerin hastalığı çok az semptomla veya daha hafif atlatabildiğini ortaya koyuyor. Ancak işgücü piyasasında tam tersi bir durum söz konusu. Virüs işgücü piyasasında daha çok gençleri vuruyor.
ILO tahminlerine göre, 2019 yılında yüzde 13,6 olan genç işsizliği, diğer gruplardan zaten yüksekti. Bununla birlikte, küresel düzeyde ne eğitimde ne istihdamda ne de yetiştirmede olan 267 milyon genç vardı. İstihdam edilen 15-24 yaş grubundaki gençler, çoğunlukla düşük ücretli ve kayıt dışı işlerde çalışıyorlardı ya da göçmen işçilik gibi kırılganlığa yol açan çalışma biçimlerinde yer alıyorlardı.
Kovid-19’un işgücü piyasası üzerindeki etkileri ile ilgili olarak Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yayınlanan güncel bir çalışma, salgının çalışan gençler üzerindeki yıkıcı ve orantısız etkilerini ortaya koyuyor. Bununla birlikte, çalışmada ele alınan önemli konulardan biri de güvenli şekilde işe dönüş ortamı yaratmak için alınan önlemler. ILO’nun “ILO Gözlem: Kovid-19 ve Çalışma Yaşamı Dördüncü Baskı” başlıklı güncel çalışmasına göre, küresel salgın gençleri orantısız biçimde etkiliyor. Çalışmada ortaya konulan sonuçlar, şubattan bu yana genç işsizliğindeki hızlı artışın, genç kadınları genç erkeklerden daha fazla etkilediğini gösteriyor. ILO’ya göre, Kovid-19 küresel salgını başladığından bu yana, altı gençten biri işini kaybetti. İşi devam eden gençlerin çalışma süreleri de yüzde 23 azaldı.
Salgın gençlere üçlü darbe indirdi
Küresel salgın, gençlerin yalnız işlerini yok etmekle kalmıyor, öğrenim ve eğitimlerini aksatıyor, işgücü piyasasına girmeye veya bir işten diğerine geçmeye çalışanların önüne büyük engeller dikiyor. ILO’ya göre, derhal önlem alınmazsa, virüsün açtığı yaralar uzun yıllar devam edecek. Gençlerin yetenek ve enerjileri, fırsat veya beceri yokluğu nedeniyle bastırılırsa, toplumların geleceği zarar görecek ve daha iyi bir ekonomi inşa etmek çok daha zor olacak.
Test ve takip işe yarıyor
ILO Gözlem Raporu, aynı zamanda işe dönüş için güvenli ortam yaratmaya yönelik önlemleri de inceliyor. Kovid-19 enfeksiyonları için titiz test ve takip çalışmalarının işgücü piyasasında genel tecrit önlemlerinde göre çok daha az aksama yaratacağı üzerinde duruluyor. Bu bakımdan, rapora göre test ve takibin güçlü olduğu ülkelerde, çalışma saatlerinde ortalama düşüş, neredeyse yüzde 50 oranında daha az. ILO’ya göre bu durumun üç nedeni var: Birincisi, test ve takip sıkı kısıtlama önlemlerine duyulan ihtiyacı azaltıyor. İkincisi, halkın güvenini artırıyor ve dolayısıyla tüketimi teşvik ediyor, istihdamı destekliyor ve işyerinde faaliyetlerin aksamasını asgariye indiriyor. Son olarak, test ve takip, geçici de olsa, yeni işler yaratabiliyor. Bu anlamda, akla ilk gelen maliyet olacaktır. Ancak test ve takibin fayda/maliyet oranı ILO’ya göre oldukça yüksek.
Çalışma sürelerinde en büyük kayıplar Amerika kıtasında
ILO tahminlerine göre, Kovid-19 salgını nedeniyle çalışma sürelerinde yaşanacak kayıp 2020’nin ilk çeyreği için yüzde 4.8 düzeyinde olacak. Bu oran, ortalama haftada 48 saatlik çalışma süresi varsayımıyla, 135 milyon tam süreli işe eşdeğer. Diğer taraftan, yılın ikinci çeyreğinde kaybedilen işlere ait tahmini rakam ise 305 milyon tam süreli işe eşdeğer. Bölgesel olarak, ikinci çeyrekte çalışma süresinde en büyük kayıplar Amerika kıtası (yüzde 13.1) ile Avrupa ve Orta Asya’da (yüzde 12.9) olacak.