Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

cansen@leburo.com

Tüm Yazıları

Memlekette tartışılan, tartışıldıkça karışan iki mevzu var; Biri menemen soğanlı mı- soğansız mı olmalı, diğeri nafakaya süre konulmalı mı, konulmamalı mı?

Menemen mevzusunu Vedat Milor ve saz arkadaşlarına bırakıyor, nafakaya dönüyorum. Malum "Nafakada süre sınırı olmalı mı" tartışması yıllardır gündemde. Eski Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün 2019'da sarf ettiği, "Süresiz nafaka adil değil, hakkaniyet ve adalet ölçüsü içerisinde düzenlenmesi gerekir..." sözleri hâlâ dillerde. Her gündem olduğunda tepkiler nedeniyle geri adım atılan yeni nafaka düzenlemesinin Meclisi' e gelmesine artık kesin gözüyle bakılıyor. Yeni düzenlemeyle yoksulluk nafakasının evlilik süresine göre ödenmesi planlanıyor. Buna göre iki yılın altındaki evliliklerde beş yıl, beş yılın altındaki evliliklerde yedi- sekiz yıl, beş ila on yıl arasındaki evliliklerde ise oniki yıl nafaka ödenmesi bekleniyor. Bu duruma da kadın hakları savunucuları, kadın dernekleri kıyameti koparıyor.

Haberin Devamı

Ölümden sonraki en büyük travma, boşanma imiş, literatüre göre. Boşanma süreci o kadar karışık ve zorlu bir viraj ki içinde bir dünya yenilik ve değişikliği barındırıyor. Engebeli arazide, uçurum kenarında yürümeye benziyor. İnsan tökezlememek için önüne bakmaktan, yola bakamıyor. Ancak düze çıkıp da başını arkaya çevirince; ‘Vay anasını, ben ne yollar, uçurumlardan geçmişim, nereden, nerelere gelmişim’ diyor. Kişinin ötenazi kararı almasıyla eşdeğer bir karar boşanma kararı. Öyle kolay değil yani. Vazgeçebilmek gençlik hayallerinden, gelecek düşlerinden, bir zamanlar çok sevdiğin o kişiden. Hele de çocuk ya da çocuklar varken. Her şeye yeniden, en baştan başlamak, kolay mı; Sırtta yükler, yürekte hayal kırıklıkları, kopkoyu bir başarısızlık hissiyle…

Yeni bir hayat kurmaya, sıfırdan başlamaya maddi veya manevi gücü yetmeyenler kalmayı seçiyor. Bir arkadaşım yirmidört senelik evliliğini ve dokuz senelik işini aynı anda bıraktı. Hem de iki çocuk ve cebinde sadece 1100-TL parayla. Bu bir hayat seçimi, yürek işi. Mutsuz olduğunu hissedip kaderini baştan yazabilme cesareti. Yapabileni çok takdir etmek lazım, kolay değil çünkü. Yapamayana da Allah yardım etsin,  sabır versin. Ömürlük nafakaya dayayıp sırtını, ‘bir sürelik’ evliliğin yükünü bir kişiye yüklemek, çocuk bakım ve masrafları dışında kendin için para istemek ve çalışıp üretmek için hiçbir çaba göstermemek! Hiç de adil değil bence. Yani nafaka düzenlemesi için zaman çoktan geldi de geçiyor bile!

Haberin Devamı

Hiç kimse ayrılmak için birlikte olmaz, boşanmak için evlenmez. Pembe hayaller, kırmızı kırmızı kalplerle başlar hikaye. Ama hikayenin sonundaki o üç elmadan biri, hakimin başına düşebilir.  Sebep ihanet olabilir bazen, ilgisizlik olabilir. Varlık içinde yokluk, yokluk içinde şiddet olabilir. Hayatı paylaşmak istememek, birlikte olmayı tercih etmemek, yola el ele devam edememek de sebep. Bazen gider birileri, gitmesi gerekir. Bu her zaman onların kötü insan olduğu anlamına gelmez. Sizin hikayenizdeki rolleri bitmiştir o kadar. Misyonunu tamamlamış her şey biter- gider- geçer! Artık hikayeyi yeniden yazma zamanıdır.  Her şey, vazgeçebildiğin kadar özgür, taşıyabildiğin kadar ağırdır. Yalnız kalır da kolun kırılır diye de korkma;

Haberin Devamı

Belki artık kanatlarınla uçma zamanındır… !

……………………….*…………………………………………..

KIZI İSTEMELİ Mİ, İSTEMEMELİ;

Boşanma mevzusunun dikenli yollarında dolaşıp yara bere içinde kalmışken dilimiz, Aleyna Tilki’nin attığı bir tweet ile olayın başına, kız isteme- verme- oradan doğru nikah dairesine gidiyoruz. Ne diyor Aleyna Tilki;  "Kız isteme olayı çok saçma. Ne münasebet mal ister gibi, 'Kızı oğluma verir misiniz?' falan filan ya, iğrenç! İnsan gibi, 'Evleneceğiz, rızanız var mı?' de, olsun bitsin..."

Valla ne bileyim, arada kaldım ben şimdi. Bir yandan kız isteme ritüeli, kızı büyüten babayı onurlandıran,  kızın yeni hayatında baba olarak kızının arkasında desteğini devam ettirdiğini anlatan bir seremoni, bu açıdan çok da keyifli. Öte yandan da kızın mal gibi alınıp verilmesi, istenmesi gibi bir durum da hatun kişi açısından incitici. Bu seremoninin devamı da var tabi; Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar, arşın arşın memlekete kız vermesinler diye de ağlatıyorlar kızı :)) Yalnız tuhaf olan bir şey daha var, evlenme ile ilgili eylemlerin biraz vahşi olması; söz kesmek, nişan takmak, kına yakmak, nikah kıymak gibi! Kızın rızası varsa isteme-misteme çok takılmamak lazım galiba. Merasim aileye saygı mukabilinden, bir de süslenip püslenip hediye getiriliyor, önem veriliyor en önemlisi de ‘Allah’ın emri, peygamberin kavli’ deniyor. Amaaannn isteyeni istesinler, istemeyeni direkt balayına götürsünler. Aleyna’cım; Üzülme, seni de istemeden versinler!

……………………………………*…………………………………………….

NE ZOR BİR KARAR;

Bu haftaki konular baya enteresan yalnız. Nafakadan girip kız istemeye gidip ötanazi ile devam ediyoruz. Dünyanın en yakışıklı adamı Unvanına sahip ünlü Fransız aktör Alain Delon, yakın zamanda sağlık durumunun kötüleştiğini ve artık eskisi gibi olmadığını, bu yüzden de herhangi bir hastalığa yakalanmadan kendi isteğiyle ölmek istediğini belirtti. Hey gidi Delon hey! Yakışıklılık tavan, başarı zirve, güç- zenginlik misliyle gel de ölmek iste! Onca görmüş geçirmişliğin üstüne ondan beklediğim şarkı olurdu; ‘Hey yıllar! Yenilmedim size!’

Yalnız soğanlı menemen- süreli nafakanın yanına ötenaziyi de en çok tartışılan konular arasına ekleyebiliriz bence! Elden ayaktan düşmeden, acı çekmeden, kimseye de çektirmeden, kendi isteği ile usulca ölme isteği ötanazi! Bazı ülkelerde serbest bazılarında yasak. Ne zor karar ötanazi istemek yaa! Gökyüzüne, güneşe, sevdiklerine, hayallerine isteyerek veda edebilmek. Her sabahın yeni bir umut sunduğunu, hayatın türlü sürprizlere gebe olduğunu bilen ve yaşayan biri olarak bu kararı ben alamazmışım gibi geliyor sanki. Büyük sözüme tövbe, bunu isteyecek acı vermesin Yarabbi! Tabi bu kararı almak kadar bunun yapılmasını kabul edecek, izin verecek kişinin ailesi ve yakınları meselesi var ki, dilerim bunu da yaşatmasın Allah’ım kimseye!

Aslında ötanazi, Hipokrat yeminiyle direkt çelişiyor; "Hekim, hastanın hayatını kurtarmak ve sağlığını korumak mümkün olmadığı takdirde dahi, onun ızdırabını azaltmak veya dindirmeye çalışmakla yükümlüdür."  Mesele zor, karışık; Ölüm hakkının olmadığı yerde yaşam hakkından söz edilebilir mi? Kürtaja cinayet değil deyip de ötenaziye intihar denebilir mi? Destekli ölüm, fayda mı tehdit mi?

Ah Alain Delon yaaa! Yaktın beyinleri !

………………………………………………*……………………………………………..

HAFTANIN EN’LERİ;

Haftanın Rezaleti; Kamuoyunda 'Ciciş kardeşler' olarak bilinen Esra ve Ceyda kardeşlerden 39 yaşındaki Esra Ersoy’un, 13 yaşındaki bir çocuğa cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle 10 yıl 1 ay hapis cezası alarak tutuklanması oldu. Hacı Sabancı’ya gönderdiği çırılçıplak video ile gündeme gelen ciciş Esra’nın bu son vakası pes artık dedirtti! Dünyanın çivisi çıktı diyenler yanılıyor, dünya artık tepeteklak!

Haftanın Utancı; Hemen yanı başımızda yanı başımızda bir savaş yaşanırken aynı zamanda bir insanlık dramı da yaşanıyor. Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaşta en büyük yarayı siviller alıyor. Milyonlarca insan batıya kaçarken bu yolculukta türlü tehlikelerle karşı karşıyalar. Artan güvenlik açığı ve kontrolsüzlük nedeniyle kadın ve çocuklar seks tacirlerinin hedefinde. Avrupa ülkeleri, insan tacirlerine yönelik operasyonları sıklaştırsa da görünen kaçırılan kadın ve çocukların sayısında ciddi artış olacağı! Bu dramın bedelini kim ödeyecekse tez zamanda ödesinler inşallah, dilerim ki kendi günahlarında cayır cayır yansınlar!

Haftanın Açılışı; Aylardır açılışı beklenen, Çanakkale Boğazı'nda Lapseki ve Gelibolu ilçeleri arasında inşa edilen ve açılışı dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan 1915 Çanakkale Köprüsü oldu. Gemi sırası bekleme, uzun araç kuyrukları derdine son vereceği umulan ve turizmden ticarete her sektöre kolaylıklar sağlayacağı düşünülen köprü, şimdiden ikonik eserlerimiz arasına girdi bile! Atalarımızı dinledik, köprüleri atmadık, köprüler inşa ettik aksine!

Haftanın Evlilik Kararı; Evlilik denince akla gelen ilk isim olan Seda Sayan ile Çağrı Ökten’in evlenmeye karar vermesi oldu. Her zaman olduğu gibi gene kendisinden oldukça genç biriyle evlenmeye karar veren Sayan, yedi kocalı Hürmüz’ün tahtını salladı! O değil de boyunca oğlu olup neredeyse oğlu yaşımda biriyle evlenmek pek de yakışık durmuyor sanki. Mevzubahis sadece aşk da değil gibi. Acaba birisi Seda Sayan’ a birisiyle aşk yaşamak için evlenmesine gerek olmadığını artık söylese mi!

 

CANSEN ERDOĞAN