Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

cansen@leburo.com

Tüm Yazıları

Dedim sizeeee, anlattım kaç kereeee , bu iş olmaz böyleeee !

Bu kapanmalar uzadıkça, evlerde çok kalınca, dip dipe burun buruna yaşayınca evlilikler de virüs kapacak diye! Evde çözülemeyip yoğun bakımda olan nice ilişkiye şahidim yeminle. Sadece insanlar hastalanmıyor, ilişkiler, evlilikler de maalesef bundan nasibini alıyor!

Eh bu durum da ünlüler cephesinde yaşanınca, durum manşetlik oluyor. Tıpkı Microsoft’un kurucusu Bill Gates ve eşi Melinda Gates’in boşanma haberinde olduğu gibi…

“Bir çift olarak gelişme imkanımızın kalmadığına inanıyoruz" diyen çift, boşanma kararı aldıklarını açıkladı, dünya bu haberle çalkalandı. “Bu karar neden alındı?  Yoksa ihanet mi vardı? 130 milyar dolarlık servet nasıl paylaşılacaktı? Kurdukları vakıf ne olacaktı?”…

Haberin Devamı

‘Hayat eve sığar’ dediler ama kaç kişi aynı anda sığar, unuttular. Yaaa bunlar bilmem kaç metrekarelik malikaneye sığamamışlar, bizimkiler ne yapsınlar! Gerçi şimdi en büyük derdimiz, onca parayı nasıl paylaşacaklar. Malum zenginin malı, züğürdün çenesini yorar :)

Ya şaka maka yengenin bir aylık nafakası, merkez bankası rezervine bedel olur muhtemelen. En son çip mip takıyor deniyordu Bill Gates için, adam daha karısıyla başedemiyor. Belki böylece covid projesi de sona eriyor. Yalnız işin ilginci Bill Gates Trakya’dan arsa almış, adamı da kimse uyarmamış. Ah be cancağızım, bilmez misin bize bulaşan kimse iflah olmuyor :)

Vehasıl kendin ettin kendin buldun- o son virüsü hiç çıkarmayacaktın !

Bu işin altından hadise çıkacak diyeyim size. Bu ara böyle büyük boşanmaların altından hadise çıkıyor. Hadise derken o hanım değil canım :) Kişi değil olay, entrika anlamında yani. Acaba Bill Trakya’dan aldığı yere yerleşmek istedi de Melinda mı bunu kabul etmedi? Ya da İbrahim Tatlıses’e özendi de genç bir eşi mi olsun istedi ? :)

Ya da mevzu biraz derindi ve artık Melinda’ya tak etti; Kolay mı hem mikro hem soft !   :)

……………………………………………..................*………..............……………………………………

 Ve bayram geldi çattı. Nerede o eski bayramlar cümlesi de hiç bu kadar oturmamıştı.

Haberin Devamı

Evlerdeyiz bu bayramda da yine. Görüntülü konuşmalar yapacağız sarılıp öpüşmek yerine, kalpler mesajlar göndereceğiz birbirimize, hediye niyetine. Uzun sofralar bu sene de olmayacak, konu komşu eş dostla bu sene de bayramlaşılamayacak. Hep dediğim gibi bu virüs, bize bir cezaydı. Ailenin, el öpmenin, vefanın ne demek olduğu unutuldukça, bayramlar da küf kokmaya başlamıştı. ‘Bayramda ziyarete gidilir, el öpülür’ kültürü, ‘bayram demek, tatil demek” kültürüne dönüşmüştü son zamanlarda. Yaşlıların, özlem çekenlerin, kimsesizlerin umutla yol gözlediği bayram, işten uzaklaşma, okuldan kaytarma, şehirden kaçmak demekti. O eski değerler, neredeyse kaybolmak üzereydi.

Ama öyle bir şey oldu ki tüm o değerler, yeniden kıymete bindi. Herkes ailesini, dostlarını özledi, kalabalık yemeklerde buluşmayı, mendil arası harçlık verip almayı, bayramlaşmayı özledi.

Tabi umudu kesmeyeceğiz, moraller bozuk olsa üstesinden birlikte geleceğiz.  Ne mi yapacağız, şimdi sahneyi Pollyanna’ya bırakacağız;

Haberin Devamı

Bayram kalabalık, aile, keyif, neşe demek.  Ama sevip sevildiğimiz her günü de bayram saymak gerek.

Anne poğaçası yemek sıcak sıcak, yağmurda sevdiğinle yürümek ıslak ıslak. Tutmak bir çocuğun ellerinden, gözlerin parlayarak.  Zorluklara göğüs gerip ayakta kalabilmek bayram. Bebeğin ilk gülüşü, çocuğun ilk yürüyüşü bayramıdır annenin. Takımının şampiyonluğu, bayramdır taraftarına. İkramiye, prim, ödenek, bayram olur çalışana. Hastaya şifa, hapistekine tahliye, özleyene vuslattır bayram. Sevgiliyle yenen bir kutu fıstıklı profiterol, çitlenen çekirdek, ebegümecidir. Velhasıl bayram, umudun adıdır, kutludur, seyrandır. Yaşam koşturmacasının ortasında bir an durup nefes almaktır.

Son olarak, sevgili Can Yücel ile aynı şekilde düşündüğümüzü görmek, gülümsetti beni yine çünkü o da benimle aynı fikirde;

‘Bayram nedir ki dedim, kendi kendime,

Bayram bir ömürdür, ben gibi bir deliye’…

İyi bayramlar dileklerimle…

……………....................……………………………………*…………....................………………………………

Şu tatsız mevzu da olmayaydı güzel olacaktı.

Kapalı olsak da bayramdı seyrandı idare ediyorduk bir nevi suyun üstünde kalmaya çalışıyorduk. Lakin en sevmediğim muhabbetlerden biri çıktı yine ortaya. Bununla ilgili birkaç kelam etmek kaldı bana.

Şöyle ki; Kalben isimli şarkıcı kızımızın sosyal medya hesabına Emel isimli bir hayranından bir mesaj geliyor. Mesajda; “Kalben bir de bir zayıflasan on numara kadın olacaksın, seni çok seviyorum” yazıyor.

Bakınca masumane, iyi niyetle yazılmış bir mesaj aslında. Sesini beğendiği sanatçının fiziğini de beğenmek istiyor hayranı, tam paket olsun yani. Hem kulağına hem gözüne hitap etsin, bu sevgiyi hak etsin!

Kalben de şu cevabı veriyor; “Sevgili Emel, senelerdir güzelliği zayıf olmak zannettiren bu baskıya boğun mu eğdin? Sağlıklı ve taş gibi vücudumla ne kadar çekici ve özgür hissettiğimi görmüyor musun? Bu vücut günlerde üst üste konser verebiliyor, bir yılı aşkındır pandemiye karşı duruyor, üretiyor, çalışıyor, seviyor. Ahh Emel ben senden seni hapseden sistem adına özür dilerim. Dilerim koca memelerim, biricik göbeğim, güçlü baldırlarım ve kıllarım, çatlaklarım, selülitlerimle en seksi kadın olarak dolaştığımda emin olur ve sen de bu neşenin ve özgürlüğün tadını alabilirsin. Hayat kısa Emel, memeler sarkıyor"

Ve sağolsun beni ve benim gibi düşünen onlarca kadının duygularına tercüman oluyor. Toplum tarafından empoze edilen güzellik algısı gereği şişman kadın eksik kadındır sanan güruha inat kimseyi göğüsleriyle kalçasıyla yani vücuduyla etkilemek zorunda değil. Hem güzel yazıyor Kalben, iyi bir müzisyen hem de sesi çok güzel. Saygıyı da ilgiyi de bununla kazanıyor.

Hadi o sanatçı peki ya diğerleri. Bu nasıl bir cüret ki kimse karşısındakini eleştirirken utanmıyor, sıkılmıyor, dönüp de aynaya bakmıyor. En acısı da kadınlar bir taraftan karşı cinsle mücadele verirken diğer taraftan da hemcinsiyle uğraşıyor. Şiddetin fizikselini de duygusalını da bizzat yaşıyor.

Buradan hemcinslere, karşı cinse, tüm cinslere sesleniyorum; Çirkin kadın yoktur, güzel görünmesini bilmeyen kadın vardır. Ve bilmemek değil öğrenmemek ayıptır !

CANSEN ERDOĞAN