Tüm dünyanın önünde eğildiği, saygıda kusur etmediği lanet bir virüs, hayatlarımızı zapt etmiş, gündemden düşmemekte direnirken Kraliçe Elizabeth’in Covid testinin pozitif çıktığı haberi düştüğü medyaya. Üstelik bu ikinci yakalanışıydı, öldürmeyen Allah öldürmüyor valla. Gerçi kadın daha genç(!) atlatır. Yaaa bu kadın ben küçükken de yaşlıydı, ben yaşlandım o yine yaşlı. Benim bildiğim Elizabeth ecelle pazarlık eder de yine ölmez diyeyim size. Zaten kadın yakalanmamıştır virüse, olsa olsa virüs yakalanmıştır kraliçeye :) Haberi duyduğumda aklıma ilk Prens Charles geldi nedense. Kimbilir ne değişik duygular içindedir o şimdi; Acaba nihayet sıra geldi mi kendisine ya da aman anneme bir şey olmasa ikileminde. O sırada dünya tam da şunu düşünmekte; Ya monarşinin sonu geldi ya da virüsün, görelim birlikte!
Ah Kraliçem ya bunu da atlatırsınız siz zaten atlatırsanız kesin bir yüz yıl daha yaşarsınız. Zavallı Charles ise kral olma hayalinden çoktan vazgeçmiştir bence. Zaten Elizabeth’in o babaanne kılıklı Camilla’yı da saraya kabul etmesinin sebebi de Charles tutturmasın kral olacağım- kral olacağım diye. Aaaahh Elizabeth, ahhh! Sen değil misin öz gelinine acımayan, bir damlacık saadeti çok gören, ağa dizisi ayarında bir töre cinayetine kurban eden! Daha dur, daha Harry’ i boşatıp saraya geri getireceksin daha kaç dünya savaşı görecek, kaç Amerikan başkanı gömeceksin! Bizim ülkede yaklaşık yüzyıldır yayınlanan ‘Arka Sokaklar’ dizisinin final yaptığını biz göremeyeceğiz belli de sen illa göreceksin!
Neyse demek neymiş, ne kadar korunursan korun, dikkat edersen et, bu virüse yakalanabiliyormuşsun kraliçe olsan bile. Hatta aşıların tam, özen ve ihtimamın sonsuz da olsa bağışıklığın düşükse her şey nafile. Şunu gördüm şunu söylerim işin sırrı önce aşıda sonra bağışıklıkta! İyi beslenip düzenli uyuyorsan hem fizyolojik hem psikolojik motivasyonunu yüksek tutuyorsan o virüs bulaşmaz sana! Zaten kime bulaşmaması gerektiğini de biliyor zannımca. Kraliçenin koronavirüse yakalanmasının ardından Ajda Pekkan için de güvenlik tedbirleri arttırılmış diyorlar, ben söyleyenlerin yalancısıyım valla! :)
………………………………….*……………………………………
NE DÜMEN’LER ÇEVRİLİYOR?
Kendisi olay, yaşadıkları olay, vefatı olay, vefatından sonra yaşadıkları dahi olay!
Ülkenin en çılgın, en renkli hatta belki en gizemli adamlarından biriydi Haydar Dümen. Merakla karışık bir utanç, utançla karışık bir öğrenme isteği yaratırdı her daim. İhtisas alanı cinsel hastalıklar, cinsellikte yaşanan sorunlardı ve gazetedeki köşesinde, kendisine gelen soruları yanıtlardı. Onu diğer doktorlardan farklı kılan, sorulara verdiği esprili cevaplar, mizahi bakış açısıydı. Bizim gibi cinselliğin hala tabu olduğu, konuşulmasının ayıp sayıldığı bir toplumda yaşayanlar için kendisi fazlasıyla sıradışıydı. Geçen hafta 92 yaşında koronavirüsten vefat ettiğinde, bir devir kapandı dedim. İnternetsiz çocukluğumuz, Google amcasız gençliğimizde dinleyerek, deneyerek öğrendiğimiz cinselliğin deli deli saçları röfleli Dümen’i, anılarıyla geçip gitti.
Gitti ama hikayesi bitmedi! İddiaya göre Haydar Dümen, ölmeden önce Beyoğlu’nda sahibi olduğu bina ve dairelerini tanıdığı bir emlakçıya devrediyor. Lakin sözkonusu emlakçı ölüyor ve Dümen’in yaklaşık 100 milyon lira değerinde olduğu belirtilen mirası, ölen emlakçının çocuklarının üzerinde görünüyor. Bunu öğrenen Haydar Dümen’in eşi Gül Dümen, durumu çözmek ve malları geri almak için harekete geçiyor. Detaylar bilinmiyor, eşine de ulaşılamıyor. Sanırsam bir hukuk savaşı, kaçınılmaz gözüküyor!
Tabi konu Haydar Dümen olunca, adının geçtiği her şey olay oluyor.
“Kırsalda eşeğe ‘Nallı Fatma’ derler. Benim ilk cinsel ilişkim köydeki eşekle oldu,” ki bu normaldir ama geneleve gitmek sapıklıktır diyecek kadar da enteresan, aykırı bir kişiydi. Kendisi, gezegendeki bütün sorunların kaynağının bastırılmış cinsellik olduğunu düşünen ve de haklı görülen profesördü, alacakaranlık dünyamızda da bir yıldız!
Ve acı haber! Sürtünme yoluyla hamile kalır mıyım diye soran kızlar ile benimki biraz eğri, sıkıntı olur m diye soran beyler; Bu hayatta artık yalnızsınız ! :))
……………………………………..*……………………………..
HAFTANIN EN’leri;
Haftanın Hizmeti; Valla bu da değil haftanın son 20 yılın en önemli hizmetlerinden biri. Son zamanların en sık karşılaşılan ve en pahalı tedavilerini birini gerektiren SMA hastalığına yakalanan hastalarının ilaç giderleri artık SGK tarafından karşılanacakmış. Üstelik yeni evlenecek çiftlere de ücretsiz SMA taraması yapılacakmış. Öyle derinden bir “oohh be” çektim ki anlatamam. Küçücük çocukları, yeni doğmuş bebekleri, tedavileri için gereken bedelleri, bu bedelleri karşılayabilmek için harcanan emekleri gördükçe kahroluyorduk. Neyse ki artık iyileşen her can için şükredeceğiz!
Haftanın Kaosu; Aralarındaki ihtilafı bir türlü çözemeyen Ukrayna ile Rusya’nın, tüm dünyaya yaşattığı “acaba savaş çıkacak mı” huzursuzluğu oldu. SSCB’nin ayrılmasını içine bir türlü sindiremeyen Rusya’nın tekrar birlik olması, Ukrayna olmadan mümkün olamayacağı için bir savaş yaratma eğiliminde olan Rusya’ya karşı, dünya ayakta. Yoksa petrol bitti sıra kaya gazı, doğal gaz savaşlarında mı acaba? Ya da görünen Ukrayna olsa da işin özü Rusya ve Amerika hatta Rusya ile Avrupa arasında mı? Emperyalist güçler, haritayı yeniden mi çiziyorlar?- Kafamda deli sorular!
Haftanın Dolandırıcılık Girişimi; Ünlü komedyen Cem Yılmaz’a karşı yapıldı. Daha önce birçok kez restaurant, otel gibi mekanları arayıp, 'Kardeş merhaba ben Cem Yılmaz’ım!' Yok işte 'Ben ağabeyiyim', 'Zafer ağabeyin selamı var' gibi 'kartımın PIN'ini unuttum', 'Az sonra bizim yeğen gelecek, '1700 lira veriver' gibi dolandırıcılıklar duyduğunu söyleyen Yılmaz, kendisini dolandırmak için gelen maili takipçileriyle paylaşmış. Mailin en komik kısmı, göndericinin Bill Gates olması :)) her şeyin paspallaştığından, dolandırıcılığın bile kalitesinin düştüğünden dem vuran Cem Yılmaz, bu tarz bir dolandırıcılığın kendisine yapılma teşebbüsünden dolayı zekasından şüphe duyduğunu söylemiş.
Canım Bill Gates, kendisini güldürecek kimseyi bulamamış, onun methini duymuş olamaz mı :)) Direkt para vermek ayıp olabilir diye bu yolu düşünmüş olabilir :)) Her dolandırıcı da kötü niyetli olmayabilir yani di mi :))
CANSEN ERDOĞAN