Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

cansen@leburo.com

Tüm Yazıları

Yaratıcı bir milletiz gerçekten. Kontrolsüz zekamız, acılarda ve dramlarda ortaya çıkan mizah anlayışımız hakikaten takdire şayan. Öyle ki dünyanın en esprili milleti olduğumuza yemin edebilirim de ispat edemem. Buraya kadar iyi güzel de sıkıntı, bu zekanın kötü amaçlarla kullanılması, masum insanların dolandırılması, haksız kazanç sağlanması.

Gün geçmiyor ki yeni bir dolandırıcılık yöntemi, hırsızlık methodu çıkmasın ortaya. Eskiden kandırılacak kişiler, özellikle seçilirdi. Artık genç-yaşlı, eğitimli-eğitimsiz ayırt edilmeden, kim denk gelirse, ya tutarsa mantığıyla hareket ediliyor. Cüret had safhada, cesaretleri inanılmaz. Geçen gün çok yakın bir arkadaşımın başına geleni paylaşmak istiyorum müsaadenizle, kurgu aksiyon filmlerini aratmayacak düzeyde, o kadar diyeyim yani size;

Haberin Devamı

Arkadaşım, ülkenin en iyi üniversitelerinden mezun, son derece akıllı, başarılı bir işkadını. Son derece sosyal ve gündemi yakından takip eden, kendi reklam şirketini yöneten birisi. Olay geçen hafta gerçekleşiyor. Şirket işleri yoğun, gelen giden de fazla olduğu için pazar günü temizlik için bir hanım çağırıyor. Kendisi de evde olacağından kadıncağız hazır ofis sakin, kimse de yokken temizlik yapsın diye düşünüyor. Temizlik yapacak kadın, pazar günü ofise geliyor ve işe koyuluyor. Bir süre sonra evinde dinlenen arkadaşımın telefonu çalıyor. Temizlikçi hanım, ofisin polislerce basıldığını, evrakların incelendiğini söylüyor, telefonun öbür ucunda. Arkadaşım üzerindeki şaşkınlığı atmaya çalışırken telefonuna ofisinden çekilmiş, masasının üzerindeki evrakların fotoğrafları gelmeye başlıyor. O arada polis olduğunu söyleyen şahıs telefonu alarak arkadaşımın teknik takibe takıldığını, illegal amaçlarla şirket üzerinden kara para aklandığını, yasadışı yerlere kızın banka hesabından paraların aktarıldığını sert ve sinkaflı sözlerle anlatıyor. Bu arada kızcağız tüm bilgilerinin, ev adresi, araba plakası hatta yedek telefonunun numarasına kadar adamların elinde olduğunu anlıyor. Dehşet içinde çaktırmadan anne- babasını ve ağabeyini aramaya çalışıyor ve her ne hikmetse hepsinin telefonunun kapalı olduğu sinyali ile karşılaşıyor. Ofisten çekilmiş resimler, temizlikçi kadının beyanı ve telefonun diğer ucundaki kendilerini polis olarak tanıtan kişilerin manipülasyonları, bağırıp çağırarak kendisine telefonu asla kapattırmayışları ve suçlamalarıyla şoka giriyor. Bu arada karşı tarafta polis telsiz sinyallerini, birbirlerine ‘komiserim’, ‘Sayın Savcım’ diyen kalabalık bir güruhun sesini duyuyor sürekli. Büyük ölçekli bir suça bulaştığını, hapis cezasıyla yargılanacağını duyan kızcağıza soru sorma şansı dahi verilmiyor. Sormaya kalkınca da; ‘Sus, burada soruları biz sorarız. Oraya gelip seni alacağız birazdan, bakalım o zaman soru soracak halin olacak mı’ diyorlar.

Haberin Devamı

Çok uzun bir süre bağırarak, suçlayarak kızı iyice ambale eden sözde polisler, cep telefonuna bir link göndereceklerini böylece kızın sözde suç örgütlerine para gönderdiği hesabın bloke edilip emniyet güçlerinin kontrolüne geçeceğini ve kendilerinin bu hesap üzerinden takip yaparak suç örgütü mensuplarını yakalayacaklarını söyleyerek telefonuna linki gönderiyorlar. Arkadaşım, telefonun öbür ucunda herkesin birbirine ‘Sayın Savcım’ diye hitap etmelerinden şüphelenip bu kadar çok savcının orada ne işi var ya diyerek telefonu kapatıyor ve hemen 155’i arıyor. Bu olayın dolandırıcılık faaliyeti olduğu da böylece ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı

Bu arada, kızın telefonuna gönderilen fotoğrafları da ilk önce aradıkları ofis telefonuna cevap veren  temizlikçiye, bunun polis baskını olduğunu söyleyip kadına orada fotoğraf çektirdikleri anlaşılıyor. Üstelik kadıncağıza da bir link gönderiyorlar ve kadın da linki tıkladığından hesabındaki 3500 TL’yi de onlara kaptırıyor. Tabi bu arada hackerlar vasıtasıyla arkadaşımın o arada anne-babası ya da ağabeyine ulaşma ihtimaline binaen araya blokaj sinyali koyuyorlar. Onların da telefonlarını biliyorlar yani.

Durum böyle sevgili okuyucular, dolandırıcılık çeteleri mantar gibi ürüyorlar. Siz siz olun, ne gelen bir linke, ne para isteyip de şuraya getir diyenlere ne de polis olduklarını söyleyip de karakola gitmeyen kişilere güvenmeyin!

Yoksa canınız fena yanar, demedi demeyin !

……………………………………….*…………………………………….

‘Bim bam bom/ Çatlasın düşmanlar/ Bizim de artık bir aşımız var’

İngiltere’nin AstraZeneca ve Moderna, Çin’in Sinovac, Almanya’nın Biontech, Rusya’nın Sputnic aşısı varsa bizim de artık aslanlar gibi yerli ve de milli aşımız Turkovac’ımız var !

Yani aslında kendisi henüz yok da adı var. Uzun zamandır üzerinde çalışan yerli aşının 3. faz çalışmalarında ilk doz nihayet uygulandı. İşin enteresan tarafı, 40 Bin 800 gönüllünün yardımına ihtiyaç duyulduğu halde, E-Nabız üzerinden kısa sürede 846 bin 451 başvuru olmuş. Meğer herkes milli aşıyı bekliyormuş. Hatta gönüllü aşı olmak isteyenlerin başvuruları reddedilince, adaylar baya üzülmüş. Aşı çıkalı daha iki gün geçmeden mevzu, Vatan-Millet-Sakarya’ya dönmüş.

İsim de güzel olmuş bence. İlk duyunca aklıma Sırp futbolcu ya da jimnastikçi isimlerinden biri gelse de, ısındık hemen birbirimize. İsmin içinde Türk var bir kere, sonu neyse ne! Gerçi Covidturco da olabilirdi belki ya da Pür-i pak; içimizi dışımızı temizleyen anlamında. Temiz temiz güzel olurdu valla. Amannn  Covid aşısı movid aşısı isteyen istediği aşıya yükselsin. Çiçek aşısı yapsınlar bence bize, bari ruhumuz çiçeklensin :)

……………………………………….*……………………………………………..

Haftanın hatta yılın en önemli mevzularından biri, ‘Üniversite Sınavı’ geldi, çattı.  ÖSS, ÖYS, LYS, YGS gibi muhtelif isimleri olsa da üniversiteye girebilme sınavı sonuçta. Mesleğin belli oluyor bu sınavla hayatının haritası çiziliyor bir bakıma. Her sene artıyor, sınava giren sayısı ama aynı oranda artmıyor maalesef okul sayısı, kontenjan sayısı. Onca çaba, gayret ve emekle gençliğin en güzel, en renkli yılları heba edilerek girilse de sınava, çıkınca iş bulamıyorsun o başka. Bir de pandemi döneminde sınav stresi var ki başlı başına tez konusu olur yani. Sınava hazırlık yılı zaten stresli bir süreç iken bir de üzerine hem Koronavirüs hem de 20 yaş altındakilere sokağa çıkma yasağının gelmesi, evlerde konsantrasyonun en dibinin görülmesi, stres ve bunalımı daha da arttırdı tabi. Henüz ergenlik çağlarında olan öğrencilerin, hayatı ve sistemi sorguladıkları bir dönemde pandeminin psikolojik etkileriyle mücadele ederken diğer taraftan da "belirsizlikle” yüzleşmeleri, hem onları hem ebeveynleri ziyadesiyle zorladı.

Süreç zor evet gençler, muhtemelen sorular da öyle ! O halde unutmaman gereken ilk kural gelsin;

‘Hayat, size her zaman istediklerinizi vermez. İstediğinizi almak için bazen siz uğraşmalısınız !’

İkinci ve son kural;

Bir şeyin yapılamaz olduğunu düşünerek uyursanız, başkasının o şeyi yaparken çıkardığı gürültü ile uyanırsınız !’

Sınavda hepinize iyi şanslar!

Umarım başarırsınız  

CANSEN ERDOĞAN