Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

Cansen Erdoğan (Avukat – Yazar)

cansen@leburo.com

Tüm Yazıları

Efendimmmm, yazıma bir kitap tavsiyesi ile başlıyorum. Kitap, hayata dair tüm somut gerçekleri içeriyor. Bir çeşit kişisel gelişim kitabı. Diğerlerinden farkı, yazan kişinin gelişimi bizzat yaşamış olması. Yani biz çekirdek çitleyip izlerken kendisini, o basamakları usul usul tırmandı. Başarısının sırrını da bu kitapta anlattı. ‘Hangi kitap’ diye soracak mısınız hala, tabiki; ‘Sadece Şeyma’

Ne manken, ne şarkıcı ne artist, kitabın adı gibi sadece Şeyma. Acun’un sevgilisi sonra da eşi olarak tanıdık kendisini. Hani meşhur Seyahatname’yi yazan kadın. Pardon ya onun Evliya Çelebi yazmıştı ama Şeyma ondan daha çok geziyor, kafamı karıştırıyor :)

Haberin Devamı

Dünyada altıbin milyarder varmış ve Şeyma dört sene içinde bunlardan ikisiyle evlenmiş oluyor. Yahu millet dört yılda flört edecek adam bulamıyor, kadın milyonluk tektaşları parmağına geçirtiyor. Geçenlerde sinirlenmiş, sosyal medya üzerinden teessüflerini bildirmiş, yüzüğün fiyatını TL olarak verdi diye basın. Haklı kızcağız, o kadar uğraşmış, çabalamış, Mısırlı enişteyi bağlamış, bizimkiler de fiyatı dolar bazında açıklamamış. Ayıp arkadaşlar, vallahi yenileceksiniz billahi yenileceksiniz. Bir yüzüğe bir TL’ye yenileceksiniz :))

Şeyma’nın kitabını henüz okumadım ama okumak lazım. Var kızın bir bildiği canım. Bence yakında belgeseli de çekilir. Çekilsin de zaten yahu kadının adına para bastırıldı paraaaa; ‘seyma coin’. Yalan değil valla, kripto para piyasasında da var artık Şeyma. ‘Ben parayı kovalamıyorum, başka şeylere odaklanırken para beni buluyor, gelip kovalıyor’ demiş. Milleti küçükken eşek kovalar, bunu para kovalıyor. Bu da mı şans hocam, hakem oyuncu kayırıyor :)

İşin sırrı ne diye herkes birbirine sorup duruyor. Bu ara her ortamda onun adı geçiyor, Şeyma gibi olmak lazım deniyor. Nasıl mı olunur, söyleyeyim; Komplekssiz, sevecen, eğlenebilen ve eğlendirebilen biri olmalısınız. Kız, birlikte olduğu adamı asla sıkmıyor, bunaltmıyor. Arkadaşlarıyla gezmesine, eğlenmesine laf etmiyor. Adamı hayatının merkezi yapmıyor. Bir elmanın iki yarısı olalım kafasında değil, bir sepette iki elma olalım, yanyana duralım diyor. Lakin bizim Türk kadınlarının fabrika ayarları, bunu pek kaldırmıyor. Dırdır bizim ata sporumuz, tiripsiz günü, günden saymıyoruz. Eh bir de sarışın, ince belli hatunlardan malum pek haz etmiyoruz. İşin özü, bastırılmış duygularımız var, kendimize güvenmiyoruz!

Haberin Devamı

Kendinize gelin hanımlar!

Şeyma; ‘Bir gün soğanı da ağlatacağım’ diyor siz hala oturuyorsunuz :))

………………………………………………..*……………………………………………………………

Dalgalar kıyılarda kaldı, mutluluk masallarda !

Çünkü biz büyüdük ve kirlendi dünya. Ağacı kestik, ormanları yaktık. Toprağı kazdık, inşaatlar yaptık ama doymadık. Denizler vardı kirletilecek, onu da sonunda başardık!

Evet evet müsilajdan bahsediyorum hani deniz dibine çöküp birçok canlıyı tehdit eden, balıkçıların ağlarını, gemilerin filtrelerini tahrip eden, denizde yüzenlerin yüzme keyfini mahveden bazen de denizi tamamen kaplayıp yüzme ihtimalini yokeden durumdan. Aylardır Marmara Denizi’ne musallat olan doğal illetten, deniz salyasından !

Haberin Devamı

Doğanın, ‘yeter artık’ çığlığı bu bence, pisliğimizi artık temizleyemiyor. Artık bağırmıyor, feryat ediyor. Tüm bunların sebebi, Marmara Denizi’nin bugüne kadar koca bir klozet gibi kullanılması. İçine filtre edilmemiş her türlü atık basıldı şimdiye kadar, hala da basılıyor. Salya, rotayı Ege’ye çevirmiş durumda üstelik; Tam yol ileri!

Fabrikaların atıklarıyla denizi yok etmelerinin bedelini, bu kez bacasız fabrika yani turizm ödeyecek. Balıkçılık bitecek, turist gelmeyecek, domino etkisiyle diğer sektörler de haliyle bundan etkilenecek. Durum kötüye gidiyor. Korkarım Marmara Denizi’nin selası okunuyor!

En acısı da 130 balık türünden sadece 30 tür kalmış denizimizde. Boğazda balık keyfi, Galata’ da ekmek arası, Taksim’de midye ziyafeti bitiyordur. Oysa kaçan balık büyük olur. Diyeceğim o ki;

Salyaları akıyorsa denizin, tabiat son sözünü söylüyordur !

………………………………………………………*…………………………………………………………

Bir avukat olarak bu ara en hangi işi yapıyorsunuz diye sorarsanız cevabım; Marka Tescili olacak. Enteresan ama öyle. Birçok kişi adını, işini, verdiği hizmeti marka olarak tescil ettirmek, korumak istiyor. Bu istek, pandemi döneminde daha bir arttı. Bence bu, kalıcı olmakla doğru orantılı.

İşin aslı, hepimiz birer markayız aslında. Nedir peki marka olmak;

Bir konuda iyi-kötü uç noktalarda olup bunu en çarpıcı şekilde vurgulamaktır. Dikkat çekmek, akılda kalabilmektir. Başkalarından değişik davranabilmek, belki ilk önce başkalarını şaşkına çevirmek ama sonrasında onların takdirlerini duyup seni taklit ettiklerini görmektir.

Sadece ünlü bir yıldız, popüler bir politikacı ya da büyük bir sanatçı olmaya gerek yoktur marka olabilmek için. Kişisel değerleri olan, başkalarından farklı düşünen, kendisi gibi olabilen herkes markadır aslında. Başkalarının değil düşünmek, düşünmeye dahi cesaret edemediği şekilde davranmak, bu davranışın da doğal olduğuna inanmak, inandırmaktır.

Tabi çok sık gözlemlediğim şekilde marka olmak, pazarlama ile halkla ilişkiler ile karıştırılıyor çoğu kez. Aradaki farkı anlatabilmek için verilen en güzel örnek şudur;

Bir partide şahane bir kız gördünüz diyelim. Yanına gidip; "Ben harika bir sevgiliyim" derseniz bu; “Doğrudan pazarlamadır”.

Arkadaş grubunuzla partide eğlenirken arkadaşlarınızdan biri, kızın birine sizi göstererek; "Şu çocuk var ya, harika bir sevgilidir" der ise bu; “Reklamdır”.

Yine partidesiniz ve bu sefer siz güzel bir kız gördünüz. Yanına gidip telefon numarasını aldınız. Ertesi gün kızı arayıp dediniz ki; "Merhaba, ben harika bir sevgiliyimdir." Bu; “Telemarketingdir”.

Partideki o güzel kızı görünce hemen kravatınızı düzeltip ona bir içki alırsanız, kapısını açıp çantası düşerse hemen yakalar, kendisine verirseniz ve derseniz ki; “Ha bu arada, ben harika bir sevgiliyimdir". Bu; “Halkla ilişkilerdir”.

Amaaa partideki o kız, sizi görünce yanınıza gelip de; "Duyduğuma göre harika bir sevgiliymişsin” der ise işte o zaman bu;

“Marka olmaktır”...

Adınız bir marka, bunu unutmayın!

Markanızı koruyun !

CANSEN ERDOĞAN