Cristina Kirchner eşi eski başkan Nestor Kirchner’in ölümünün ardından popülaritesini artırarak ikinci kez seçilmesine rağmen ikinci başkanlık döneminin başından beri eleştirilerden başını kaldıramıyor
Buenos Aires’te insanlar caddeleri kapatarak yapılan zamları protesto etti.
İşimi çok sevmeme rağmen bazı günler geliyor ki kendim için çalışmak yerine bir şirkette klasik maaşlı bir işim olsun istiyorum. Sabah 9, akşam 5 gibi çalışılan, tatilleri belli, hastalık izinleri olan bir iş. Hele bu iş bir de Buenos Aires’te olursa değmeyin keyfime. Burada yaşayan çalışan kesim oraya göre çok daha şanslı: Her iki üç haftada bir ya bir resmi tatil oluyor, ya uzun hafta sonu ya da geçtiğimiz haftaya damgasını vuran genel bir grev.
Şaka bir yana Buenos Aires’te son birkaç aydır grev ve protestodan geçilmiyor. Yani havalar çok iyi sayılmaz. Devlet Başkanı Cristina Kirchner’e yönelik eleştiriler her geçen gün fazlalaşıyor. Ekim ve kasım aylarında yapılan akşam “cacerolazo” (ellerine tavalarını alıp sokak ve caddeleri bloke ederek yapılan zamları eleştirdi) dışında bu hafta başında tüm ülkeyi paralize eden ulusal grev gündelik hayatı o kadar derinden etkiledi ki bir haftadır kendimize gelemiyoruz.
Bir hafta önceden yapılacağına karar verilmişti grevin. Ben de herkes gibi çok üstünde durmadım, ne de olsa toplu taşıma ve iş yerleri açık olacak ve başkent bir şekilde hayatına devam edecekti. Fakat salı sabahı uyanıp köpeği yürütmeye çıktığımda gördüğüm manzara beni korkutmadı dersem yalan söylemiş olurum. Sanki ben uyurken Buenos Aires’e bir atom bombası düşmüş ve herkes ölmüştü. Gün boyu kalabalık ve hareketli olan mahallemde in cin top oynuyordu. Biraz dolaştıktan sonra fark ettim ki aslında kapalı olmaması gereken çoğu iş yeri kapalı, çalışması gereken otobüsler park etmiş, uçaklar kalkmamış, benzin vermesi gereken istasyonlar bantlarla kapatılmıştı. Televizyondan görünen manzara sadece başkentte değil tüm şehirde de durumun aynı olduğunu gösteriyordu. Sendikalar Cristina’ya karşı olduklarını ve istekleri kabul edilmezse ülkede hiçbir şeyin çalışmayacağını sadece birkaç saat içinde kanıtlamışlardı hepimize.
Cristina Kirchner eşi eski başkan Nestor Kirchner’in ölümünün ardında popülaritesini arttırarak ikinci kez seçilmesine rağmen ikinci başkanlık döneminin başından beri eleştirilerden başını kaldıramıyor. Sadece ekonomik problemler değil halk yolsuzluk ve giderek artan suç oranından da Cristina’yi sorumlu tutuyor ve eleştiriyorlar.
İlk başlarda orta ve üst sınıfla sınırlı olan bu hoşnutsuzluk geçtiğimiz hafta yeni vergilerden şikayetçi olan işçi sendikalarının da hükümetten desteğini çekmesine sebep oldu. Arjantin tarihine bakınca Peronist hükümet sendikalardan gelen desteği kaybederek bir ilke
daha imza attı. İlk kadın Devlet Başkanı seçilmesi dışında birçok ilke imza attı Cristina göreve geldiğinden beri.
Salı günü boyunca ülkenin daha ciddi darbelere doğru gittiğini ve eğer durum ciddileşirse ne kadar savunmasız olduğumuzu gördüm. 2002 aralık ayında ülkeyi mahveden ekonomik krizin ardından buraya yaptığım ilk ziyareti hatırladım. Bizim Kara Pazartesi’yi mumla aratacak bir krizdi o, çok büyük hasar vermişti ülkeye. Krizden önceki aylarda enflasyon oranı hemen hemen şimdiyle aynıydı. Devlet İstatistik Enstitüsü her ne kadar yüzde
10 dese de hepimiz aslında bu oranın yüzde
24’ün üzerinde olduğunu biliyoruz. IMF Başkanı Christine Lagarde, Arjantin hükümetini eğer
17 Aralık’a kadar gerçek enflasyon oranını açıklamazsa cezalandıracağını belirtirken Dünya Bankası’na göre Arjantin’de ekonomik büyüme 2011 yılında yüzde 9 iken bu sene sadece yüzde 2.2. Döviz bürolarında 4.75’ten satılan (sadece devletten izin alabilen şahıslar döviz alabiliyorlar) ABD doları, karaborsada 6.22’den satılıyor fakat bu durum hükümetin hiç önem verdiği bir durum değil ne yazık ki. Turist oranı geçen sezona oranla oldukça düştü ve birçok iş yeri kapanma ile karşı karşıya. Aralık ayına girmemize birkaç gün varken birçok Arjantinli arkadaşım “Yeni bir kriz geliyor mu?” endişesi ile Noel tatillerini askıya almayı seçtiler. Her 10 senede bir kriz olan ülkede tam da 10’uncu senede bir kriz olursa ilk kez istikrarlı bir iş çıkarmış olacak Baskan Cristina Kirchner.
Kısaca “Beni böyle korkutamazlar, ben her şeyle savaşırım!” diyerek salı günkü grevi kınayan Kirchner’e herkes karşı son günlerde ama herkes ve her şeyle savaşabilecek kadar güçlü mü, bilinmez. Aralık ayında tatil bol, umarım grevler sanıldığı gibi artarak çoğalmaz. Eğer çoğalırsa
ben ilk bulduğum ofiste işe başlıyorum! n