Ülkemiz saklı cevherlerle dolu farkında değiliz. Bu dönemde yurtdışına geziler kısıtlanınca ülkemizi tekrar keşfetmeye, içimize döndük. Uşak nereden çıktı şimdi derseniz bu hikâye eski. Benim Uşak maceram 2008 yılında başladı. O zamanlar çok bildiğim, duyduğum bir şehir değildi tabii. Sonrasında koptuk ama bir şekilde İç Ege’den Orta ve Batı Anadolu’ya bağlanan, Kral yolunun içinden geçtiği, dünyanın en uzun ikinci kanyonuna ev sahipliği yapan bu güzel, küçük şehir ile yolumuz tekrar kesişti yakın zamanda. Bende biraz anlatmak istedim.
Geçmişten Günümüze Uşak
Milattan öncesine gittiğimizde Hititlere ve Friglere sınır olmuş şehir; daha çok İonyalıların etkisinde kalmış. Sonrasında Lidyalıların egemenliğine girmiş. Büyük İskender döneminde ise İskender’in Anadolu seferleri sonucu Büyük İskender hakimiyetine girmiş, ölümünden sonra Bergama Krallığı, Roma; Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı derken günümüze gelen muhteşem tarihi olan bir şehir aslında Uşak.
İsmi neden Uşak derseniz henüz net bir kaynak maalesef bu konuda bulunamamış. Fakat Arapça da Aşıklar anlamına gelen halk dilinde “bağlama çalan, ozan kimse” anlamından türediği kabul ediliyor hatta şehrin Afyon tarafından girişinde “Aşıklar Şehri Uşak” yazıyor.
Uşak’ta Gezilecek Yerler
Aslında gezmek isteyene seçenek o kadar fazla ki.
-Tarihi Uşak Evleri: Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze gelmeyi başaran bu evlerin özelliği ilk katı taş, ikinci katlarının ise ahşap olması. Hatta bu evlerin birçoğu Kültür Bakanlığı tarafından koruma altına alınmış.
-Uşak Bedesteni: Şehrin en sağlam bedesteni olma özelliğini taşıyan bu yapı şu an sahaflar çarşısı olarak kullanılıyor. Ne zaman ve kim tarafından yapıldığı bilinmiyor maalesef.
-Uşak Arkeoloji Müzesi: “Karun kadar zengin olmak” deyiminin geldiği Lidya Kralı Karun’un Hazineleri bu müzede.
-Uşak Atatürk ve Etnografya Müzesi
-Uşak Halı ve Kilim Müzesi: Tüm dünyaca ünlü Uşak halıları ve kilimlerin sergilendiği muhteşem bir müze. Gitmeden dönmeyin.
-Uşak Kent Tarihi Müzesi: Türkiye’de sokakların aydınlatılması adına elektriğin ilk kullanıldığı şehir Uşak hatta müze olarak hizmet veren bu bina ise, eski Türkiye Elektrik Kurumu Binası ve eskiden burada elektrik üretiliyormuş. Ülkenin ilk elektrik santralinin yer aldığı bu alan, 2015 yılında müze haline getirilmiş ve Uşak Kent Tarihi Müzesi olarak faaliyet göstermeye başlamış. Uşak’ın tarihini, yöre insanının yaşamını ve kültürünü bizlere yansıtan bu müzeyi listenize mutlaka ekleyin. Ayrıca Milli Mücadele döneminde kullanılan araç gereçlerle birlikte ‘’Cumhuriyet’i Biz Böyle Kazandık’’ pankartının yer aldığı fotoğraf ve rölyefin sergilendiği bu müze eminim sizi de çok şaşırtacak.
-Tren Garı: Türkiye’de demiryollarından ilk faydalanan illerden biri Uşak. 1890 yılında Fransızlar tarafından inşa edilen ve tarihi dokusunu hala koruyan Uşak tren garı binasını inceledikten sonra tarihe tanıklık eden Kurtuluş Savaşı’nda cepheye asker, yük, silah, erzak taşımacılığında kullanılan terk edilmiş kara trenlerle geçmişe bir yolculuk yapabilirsiniz.
Ayrıca müzeler dışında görmeniz gereken diğer yapıları da ekleyeyim. Şehir merkezinde gezip sokaklarda kaybolurken mutlaka denk geleceğiniz bu yapılar
-Çakaloz cami
-Burma cami
-Cimcim çeşmesi
İlçelerde dikkat çeken doğal güzellikler gezdiğimizde bizi bizden alacak şekilde.
-Clandras Köprüsü ve Şelalesi: Karahallı ilçesinde yer alan Clandras Köprüsü, Frigyalılar tarafından 2500 yıl önce, Banaz Çayı üzerine kurulmuş bir su kemeri aslında ve su taşımak amacı ile yapılmış, köprünün iki tarafı da dağ kayalığına dayandırılmış. Bu Köprünün bir diğer özelliği ise, hemen yanında akan şelale. Aslında yapay olan bu şelale; elektrik santralinden akan bir su, kanal sayesinde köprüden aşağıya dökülüyor.
Pepuza Antik Kenti: Mantanizm mezhebinin idari ve dini merkezi olarak bilinen bu kent Hristiyanlığın yeni Kudüs’ü olarak adlandırılan önemli bir inanç merkeziymiş. Yolu kötü, bulmakta zorlanabilirsiniz aman dikkat!
-Ulubey Kanyonları: Dünyanın en uzun ikinci kanyonu özelliğini taşıyan bu kanyonlar Ulubey ilçesinde yer alıyor. Pepuza, Blaundus Antik Kentleri ve kaya mezarları gibi birçok tarihi kalıntıyı bünyesinde barındırıyor. Manzarayı seyre dalmak ve ayaklarınızın altındaki uçurumu görmek için bir cam teras mevcut.
Blaundus Antik Kenti: Büyük İskender’in Anadolu seferleri sırasında Makedonyalılar tarafından kurulan bu kent henüz yeni yeni keşfediliyor. İçerisinde hala çalışmaların sürdüğü alan 1. Derece sit alanı ilan edilmiş. İngiltere de bulunan Stonehenge anıtına benzetilen yapılar mevcut.
Taşyaran Vadisi: Uşak-İzmir karayolu üzerinde bulunan bu vadi suyun ve rüzgarın kayaları aşındırması ile oluşmuş. Biz günü burada batırırken kayalar üzerinde güneş ışınlarını dans edişini izledik. Mevsime göre vadide bulunan su miktarı artıyor veya azalıyor. Kayalıklar üzerinde fotoğraf çekerken kaymamak için dikkatli olmakta fayda var.
Birçok tarihi ve doğal güzelliğin bulunduğu Uşak’ta neler var demeyin, eminim sizi şaşırtacak ve ayrıldığınızda hoş bir anı bırakacak benden söylemesi. Peki o zaman bu kadar yeri gezmek için kaç gün lazım derseniz 3 gün size bir hayli yeterli gelecektir.