Ali Nail Kubalı

Ali Nail Kubalı

ankubali@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DEĞERLİ okurlarım, Allah hakkı için soruyorum bu ülkede hakkında dava açılan, en ağır yüz kızartıcı suçlarla suçlananların dahi görevden el çektirilmeleri ya da terfilerinin engellenmesi gibi bir teamül var mıdır? Lütfen iyi düşünün, var mıdır?
“Var” diyenleriniz çıkarsa, onlara da soruyorum:
- Eğer varsa, o zaman “Deniz Feneri” olayı ile ilgili olarak haklarında en ağır suçlarla dava açılanlar neden hala devletin önemli kuruluşlarında?
- Eğer varsa, şirketlerinin yaptığı yolsuzluk ve kaçakçılıklar ile ilgili davalar açılmış, hükümler verilmiş olduğu kanıtlanmış insanlar neden hala milletvekili? Neden hala bizim kaderimizi etkileyecek yasalara oy verebiliyorlar?
- Eğer varsa, kaçakçılık, yolsuzluk, zimmet, görevi kötüye kullanmak, adam yaralamak gibi suçlardan haklarında fezleke düzenlenmiş, hatta dava açılmış onca milletvekili neden hala Meclis’teler ve neden hala ülkenin kaderini etkileyecek konularda oy kullanmaya devam ediyorlar? Neden dokunulmazlıkları kaldırılmıyor?
Hayır değerli okurlarım, bizim ülkemizde böyle bir teamül yok... Hiçbir zaman olmadı... Çünkü ne bizim bürokrasimizin ne bizim parlamentomuzun, ne bizim siyasi partilerimizin, ne de hükümetimizin bir “Etik (Ahlaki) Kurallar Yönetmeliği” vardır. Gelişmiş ülkelerde ise etik kurallar yönetmeliği olmayan ne bir özel kurum ne de bir devlet kurumu kalmıştır...
Şimdi durum böyle iken... Aylarca önce “isimsiz bir ihbarcı”nın mektubu ile başlatılmış bir soruşturmaya dayandırılarak bir de bakıyorsunuz 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Yüksek Askeri Şura Toplantısı’nın hemen öncesinde 100 küsur emekli ve görevdeki subay hakkında apar topar “yakalama” kararı çıkarıyor.
Bu subaylar aylardır süren bu soruşturmayı biliyorlardı. Kaçmışlar mı, saklanmışlar mı? Yoo, işlerinin başında görevlerini yapmışlar. Ama gene de 10. Ağır Ceza yakalanmalarını istemiş! Ve de bu subay ve generaller hakkında yakalama kararı bulunduğu gerekçesi ile hükümet bu subayların terfi edemeyeceğine karar veriyor. Neden? Efendim yakalama, tutuklama gibidir, bu subaylar mahkemede aklanmadan terfi edemezler! Hiçkimse en ağır yüz kızartıcı suçlardan aklanmadan ülkeyi yönetmekte olan onca insanın bulunduğunu düşünmüyor! Hayret!..
Ancak, gene bakıyorsunuz yıllarını ülkelerine hizmet için vermiş bu subayların terfilerini engelleyen, kariyerlerini söndüren kararnamenin ertesi günü, bu sefer 11. Ağır Ceza Mahkemesi bu yakalama emirlerini yanlış bularak, tümünü kaldırıyor! Ama iş işten geçmiş, çoğunluk mağdur edilmiş, ne gam... Basın, “Bu karar krizi hafifletti, Kara Kuvvetleri Komutanı’nın atanması önünde engel kalmadı” diyor. Ama anlaşılan Cumhurbaşkanı ve hükümet öyle düşünmedi...
Yazar, çizer, entel geçinen bir sürü kalem de bu yapılanların demokratikleşme olduğunu söyleyebiliyorlar. Ben bu kalemlerin çoğunun kandırılmış olduğuna, bunu saflıkla yaptıklarına inanmak istiyorum.
Çünkü daha ötesi, yani bu yazıp söylediklerinin bilincinde olmaları, çapını ve sonuçlarını düşünmek bile istemediğim, ülkelerine karşı işlenmiş çok ağır bir suçtur, sevgili okurlarım.