Ali Nail Kubalı

Ali Nail Kubalı

ankubali@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

HER ne hikmetse ne zaman Kürt kökenlilerimiz için birtakım ilave istekler ortaya konsa, işin içine Çerkez, Laz, Arnavut, Boşnak, Yahudi, Gürcü vs. kökenlilerimiz de karıştırılır. Geçen gün TESEV bir araştırma yayınladı: “Kürt Sorununun Çözümüne Doğru Anayasal ve Yasal Öneriler.” Raporun yazarlarından biri, Dilek Kurban, NTV’de çalışmayı açıkladı.
Yazara göre bu raporda istenen bütün değişiklikler Kürt kökenlilerimiz dışında diğer etnik kökenlilerimiz için de gerekli idi. Hoppala! Yazar, Anayasa ve yasalardaki “Türk” kelimelerinin çıkartılıp yerine “Türkiye Cumhuriyeti” konulmasını istiyordu. Örneğin “Türk Vatandaşı” yerine “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı” denilsin istiyordu. Sade bununla kalmıyor “Türk vatanı ve milleti”, “yüce Türk devleti”, “Türk milleti”, “Türk toplumu”, “her Türk”, “Türk vatandaş”, “Türk dili”, “Türk kültürü”, “Türk tarihi” gibi tüm deyişlerin çıkarılmasını öneriyor.
Ben bazı Kürt kökenlilerimizin, bütün diğer etnik kökenlilerimizden ayrı olarak, çok etnisiteli Türk milletinin bir parçası olmak istememelerine çok üzülebilirim, ama saygıyla karşılarım. “Türk” lafının ulus anlamında tüm etnik gruplardan oluşan bir milleti kapsadığını... Türkiye’de Orta Asya kökenli etnik Türkleri ayırt etmenin dahi zor olduğunu.... “Fransız” deyiminin nasıl Fransa’da sadece Frank’ları değil, o ülkenin kuruluşundan beri var olan Norman, Gal, Sakson kökenlileri de kapsadığı gibi Türk sözcüğünün milleti oluşturan tüm etnik grupları kapsadığını anlamak istememelerini... Bunun arkasındaki niyetleri de anlayabilirim.
Ancak bu türden araştırmaları yapanlar, “Türk” olarak anılmaktan, “Türk Milleti”nin bir parçası olmaktan mutlu olan, gurur duyan, o binlerce yıla dayanan şanlı tarihin bir parçası olarak kabul edilmiş olmaya müteşekkir olan tüm diğer etnik gruplar, yani bizler adına konuşmamalarını dilerim. Bu rapordaki istekleri yapanlara bizi bulaştırmayın. Kim Dilek Kurban’a bu hakkı veriyor?
Ben bir tarafım Çerkez de olsa, Gürcü de olsa, Laz da olsa, Arnavut da olsa “Türk” olarak anılmak isterim, bununla gurur duyarım. Kim hangi hakla beni bu milletin bir parçası olmaktan çıkarmaya, bir azınlık durumuna düşürmeye cüret edebilir. Tabii ki farklı etnik kökenlerimizi biliriz, onunla da gurur duyarız. Ama hiç kimse bizim rızamız olmadan bizi Türk milletinin bir parçası olmaktan ayıracak böyle köklü değişikliklere kalkışmasın. Bir bölümü dostum olan TESEV Yönetim Kurulu üyelerine de böyle bir teşebbüse girişmelerinden dolayı eseflerimi sunarım.
Bugünlerde Türkiyeli Yahudiler Derneği’nin başkanlığını yapan Rafael Sadi adlı Yahudi kökenli vatandaşımızın yazdığı ve benim de 2.12.2004 tarihli köşe yazımda naklettiğim mektubundan kısa bir alıntı ile bu yazımı tamamlıyorum: “...Birileri kalkacak ve bana; ‘yok kardeşim sen Oğuz ve Kayı boylarından, Orta Asya’dan gelmediğin için TÜRK değil, TÜRKİYELİSİN’ diyecek ve bende; ‘ha peki haklısınız’ diyeceğim. Hadi canım sende.. Ne olacak benim 50 yıllık eğitimim, öğrenimim, ne olacak 26 yaşına gelmiş oğluma, 23 yaşına gelmiş kızıma verdiğim TÜRK eğitimi, kimliği.. Şimdi kalkıp kendilerine; ‘kusura bakmayın çocuklar biz TÜRK değilmişiz, sadece TÜRKİYELİYMİŞİZ’ mi diyeceğim. Bunun adına milleti bölmek, halkı parçalamak denmez mi?”