BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, Hakkari dönüşü 22 Haziran Salı günü yaptığı grup toplantısında bazı yeni öneriler yaptı. Muhalefet partilerine medyaya, sivil toplum örgütlerine terörün sona erdirilmesi için birlikte hareket etmeyi önerdi. Muhalefet ve medyadan yardım istedi. Yürek birliği gerektiğini söyledi. Bu yeni bir yaklaşım. Şimdi Başbakan’ın konuşmasından örnekler aktarıyorum:
“... Ülkenin bu ortak meselesi karşısında ortak bir söylem, ortak duruş sergileme sürecindeyiz. Herkesi, siyasetçilerimizi, sivil toplum örgütlerimizi, özellikle medyamızı, gençlerimizi akılla, mantıkla, sağduyuyla hareket etmeye davet ediyorum. Öfke, terörün ekmeğine yağ sürer, husumet terörün amacına hizmet eder. Kardeşliğin dilini muhafaza edelim, dayanışmamızı güçlendirelim, birlik ruhundan, bütünlük ruhundan kopmayalım. Buradan CHP’ye, MHP’ye, BDP’ye de sesleniyorum, diğerlerine de sesleniyorum, Parlamento dışında olanlara da sesleniyorum. Hiçbir şey için geç değil, gelin bu sürece destek verin, gelin milli birlik ve kardeşlik projesine katkı sağlayın. Bu mesele sadece bizim meselemiz değil, bu mesele ülkenin meselesi, hepimizin meselesi.”
Buraya kadar okuduklarınız eminim benim gibi sizi de duygulandırmıştır... Ancak Başbakan Erdoğan aynı konuşmasının, altını çiziyorum aynı konuşmanın, diğer bölümlerinde yukarda yardım istedikleri için bakın neler söylüyor:
- “... Daha benim şehidimin kanı kurumadan Ankara’dan şiddetin diline şiddetle cevap veriliyor. Ana Muhalefet Partisi, diğer muhalefet partisi çıkıyorlar olağanüstü hal ilan edilsin, açılımdan vazgeçilsin, erken seçime gidilsin diye açıklama yapıyorlar...
- Terör örgütü bu ülkede milli birlik ve kardeşlik tesis edilmesin, bu sorun çözülmesin diye kanlı eylemler yapıyor, birileri de Ankara’da terör örgütünün amaçlarına hizmet edecek bir dil kullanıyor.
- Açılım bitti diyenler, terör açılım nedeniyle yoğunluk kazandı diyenler teröre ve terör örgütünün kampanyasına boyun eğmişlerdir.
- Dürüst değilsin, samimi değilsin, yok senin bir projen aslında. İhanet projesi diyerek açılım sürecine karşı çıkanlar, bu sürecin demokratikleşme boyutuna da, terörle mücadele boyutuna da bu davranışlarıyla karşı çıkıyorlar.
- Biz bu yola çıkarken böyle hayati bir meselede Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren, Türkiye’nin gençlerini çok yakından ilgilendiren, milli menfaatlerimizi çok yakından ilgilendiren böyle tarihi bir meselede açıkçası muhalefetin bu kadar ölçüsüz, bu kadar seviyesiz, bu kadar sorumsuz davranacağına ihtimal vermedik. Sürece katkı vermeyi bırakın, süreci bu derece sabote etmeye çalışacaklarına ihtimal vermedik.”
Şimdi elinizi vicdanınıza koyun, terörle baş etmek için yardım istediğiniz insanlara bunlar söylenir mi? Peki bunları söylediğiniz insanlardan sonradan nasıl yardım istenebilir, beklenebilir? Ama gerçekten de terörle baş edebilmek için hükümetin her türlü desteğe ihtiyacı var. Muhalefet de sivil toplum da bu desteği vermeli. Vermeli ama değerli okurlarım, önce Başbakanımız aynı konuşmadaki kendi öğütüne uyup “kardeşliğin dilini muhafaza” etmemeli mi?