DEĞERLİ okuyucularım, geçen yazımda herhangi bir ülkeyi bölüp zayıflatmak istendiğinde ilk yapılacak şeyin o ülkeyi bir arada tutan kurumsal ve fikirsel yapıyı yıpratmak, birliği, fikri ve kurumsal korumadan yoksun bırakmak olduğunu yazmıştım. Örnek olarak devletin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün bizatihi kendisinin, ulus devlet fikrinin, laiklik tanımının, yargının, nasıl sistemli bir biçimde yıpratılıp, ya anlam değişikliğine uğratıldığını ya da doğrudan itibar kaybettirilmeye çalışıldığını irdeledim.
Aynı gerçek, özerk üniversiteler ve demokrasimizin korunmasında ”son çare” konumunda olan silahlı kuvvetlerimiz için de geçerlidir. Üniversitelerin ve YÖK’ün durumu apaçık ortada. Silahlı Kuvvetlerimiz üzerinde oynanan tehlikeli oyuna ise kısaca değinmek istiyorum.
H H H
Öncelikle bu, adına “Ergenekon” denilerek canavarlaştırılan, var olduğu henüz kanıtlanamamış bir iddiadan ibaret olan “olay”a silahlı kuvvetlerimizi bulaştırmak için her türlü çaba harcanıyor.Yapılan yasadışı dinlemelerle ve diğer “delil” toplama yöntemleri sonucunda, dava ile hiç alakası olmayan; eski komutanların birbirleriyle ilgili kişisel görüşleri, özel yaşamlarında yaptıkları konuşmalar, dava zabıtlarına sokulup basına servis edilerek açıklanıyor.
Amaç, silahlı kuvvetleri, komutanları birbirine düşmüş, demokrasi düşmanı bir kurum olarak göstermek.
* * *
Hatırlayalım, sonradan anayasal hükümeti cebren devirmeye teşebbüs edildiği iddiasıyla genişletilen soruşturmayı tetikleyen ilk olay neydi? Haziran 2007’de, Ümraniye’de bir gecekonduda bulunan 27 adet el bombası... Bombaların, emekli astsubay Oktay Yıldırım’a ait olduğu söylenmişti! O tarihte ihtilal filan lafları yok, Ergenekon sıfatı yok.
Olay, sadece Ümraniye’de birden bire bulunan el bombalarından ibaret! İki yıl sonra, geçtiğimiz Çarşamba günü Milliyet’te yayınlanan habere göre bu bombalarla ilgili olay yeri tutanakları sahte çıkıyor. Sahte tutanaklar tutulurken poliste sesli ve görüntülü kayıt yapılmış. Polisler açıkça bu sahte tutanakları nasıl kamufle edeceklerini konuşuyorlar. Aynı konuşmada açılacak “Ergenekon” soruşturmasından da bahsediyorlar!
“- Soruşturma nasıl...
- Soruşturma Ergenekon olduğu zaman s... hâkimi savcıyı (gülüyor) ”
Ortada henüz ihtilal, “Ergenekon” lafları yok! Ama sahte zabtı düzenleyenler, kurulmuş olan planı ağızlarından kaçırıyorlar!
Cumhuriyetin en merkezi ve en önemli yapıştırıcı kavram ve kurumları zayıflatılıyor!
Türkiye, etnik ve dinsel, doğal fay hatlarından kanırtılıyor! Birileri zayıflamış bir Türkiye için mimarlık yapıyor. Bu tasarımın başarısız olması için önce tasarımın varlığını anlamalı sonra da projenin mimarlarını teşhis etmeliyiz değerli okuyucularım.