DEĞERLİ okurlarım, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bölgemizin milletvekilidir. Fikirlerini beğenmeyebiliriz. Zaman zaman sinirlenip kendini tutamadığını, “üç nokta”lı, “şeyini şey etme”li patlamaları olduğunu biliriz. Kaynama derecesinin ve demokratik tolerans eşiğinin düşük olduğunu ama sonra fikir değiştirip özür dilediğini de biliriz. Askerlere karşı kızgınlığının ise duygusal ve kalıcı olduğunu düşünürüz. Bütün bunları hoş karşılamayız. Kendisine kızabiliriz.
Ancak bence Bülent Arınç için kimse dürüstlüğünden şüphe uyandıracak bir söz söylememiştir. “Çaldı, çırptı, yakınlarını zengin etti, çocukları şirketler sahibi oldu, onları armatör yaptı, yumurta fabrikaları kurdu” dememiştir. Geçmişte AKP Genel Başkan Yardımcılarının, bakanlarının şaibe uyandıracak davranışları ortaya konulduğu zaman, Bülent Arınç bu şahısların arkasında durmaya çalışmamış, partizanlık yapmamıştır. Aksine, “Gereğini yapmalı” demiştir. Yani istifa etmelerini istemiştir.
Bülent Arınç geçtiğimiz haftalarda apaçık bir beyanda bulundu. Üzerinden biraz zaman geçti, ama önemli. Arınç, Tuncay Özkan ile Mustafa Balbay’ın bu kadar süre tutuklu kalmalarını eleştirdi, bu durumun vicdanını rahatsız ettiğini söyledi. Evet denebilir ki, “Bu iki gazeteci, generallerin salıverilip kendilerinin hala tutuklu olmalarını protesto edinceye kadar neden sesini çıkarmadı. Vicdanı onca süredir rahatsız olmuyor muydu?”
Arınç doğru birşeyi yanlış nedenlerle söylemiş olabilir. “Askere yüklenmek için bu gazetecilerin feryatlarını fırsat bilmiştir!” denilebilir. Ancak ne denirse denilsin, Arınç bir kere daha partisinin politikalarını kenara iten bir çıkış yapmıştır.
Ama ne yazık ki bu sefer de partisi onu yalnız bırakmıştır. Bütün sağduyulu insanların vicdanlarını rahatsız eden bu olay, iktidarın kurumsal vicdanını rahatsız etmemiş ki, kabinenin ve partinin en önemli iki politikacısı, kamuoyu önünde açıkça Bülent Arınç’a karşı çıkmışlardır. Karşı çıkış üslupları da aynı partide ve aynı hükümette yer alan insanlar gibi değil, karşı partiden birine cevap veriyormuşçasına sert.
Bakın ne diyorlar: “Binlerce sayfalık iddianame var, ekler var. Tüm bunları bilmeden iki somut olayı örnek göstererek, ‘Bunlar artık çok oldu, salıverilmesi ya da tutuklanması lazım’ gibi değerlendirmeler, o yargılamayı yapan mahkemelere bir etkidir, bir telkindir.”
Yukardaki sözlerin sahibi Adalet Bakanı Sadullah Ergin! Arınç‘a açıkça hem “Bilmeden konuşma!” diyor hem de yapılanın mahkemelere bir etki, bir telkin olduğunu söylüyor! Yani Arınç‘ın suç işlediğini iddia ediyor. Yürüyen bir davada mahkemeleri etkilemek suçtur. Adalet Bakanı savcılarına adeta Arınç‘la ilgili fezleke hazırlamaları için gönderme yapıyor.
Halbuki Arınç‘ın eleştirdiği husus suçluluğu kanıtlanmamış iki insanın mahkum olmadan, mahkumların tabi oldukları cezalandırma şartlarında hapis tutulmalarıdır. Arınç bu insanların beraat etmeleri gerektiği yolunda, yani mahkemenin sonucunu etkileyecek bir beyanda bulunmamaktadır.
Ne yazık ki politika böyle birşey değerli okurlarım. Kimsenin gölgesine basmayacaksın! Aynı hükümetteki arkadaşlarına bile güvenilemiyor!..