DEĞERLİ okurlarım, son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim: Bu olayda kimse bir “Brütüs” aramasın! Çünkü bu sefer “Sezar” intihar etti!
Deniz Baykal hiç şüphe yok ki Türk demokrasisine ciddi hizmetler vermiş bir parti başkanı idi. Mükemmel bir hatipti. Bu gizli çekilmiş bant ortaya çıkana kadar da yıldızı yeniden yükselmekteydi. Kendisini sevmeyenler bile onun dürüstlüğünden, yüksek ahlak prensiplerinden şüphe duymuyorlardı. Çünkü o da kendisini kamuoyuna öyle tanıtıyordu.
Ancak o bantın ortaya çıkmasından sonra tecrübeli bir politikacıda hayretler uyandıracak hataları peş peşe yaptı. Hiç şüphe yok ki o bantı çekip yayanlar ahlaksızca, edepsizce, aşağılıkça bir şey yapmışlardı. Deniz Baykal da bunu söyledi. Ama daha ötesinde sustu. İçerik gerçek miydi? Onu belirsiz bıraktı. Videodaki şahsın kendisi olmadığını söylemekten dikkatle kaçındı. Bana göre bu, videonun gerçek olduğunun kabulü idi. Sanırım büyük bir çoğunluk da öyle anlamıştır. Ama aradan günler geçip ortaya büyük destek alan bir genel başkan adayı, Kılıçdaroğlu, çıkınca avukatları vasıtası ile tuttuğu bir büronun hiç de güven uyandırmayan yetkilisi kanalı ile çekimdeki kişinin kendisi olmadığını söyletti. Ama inandırıcı olmadı.
Her neyse. Peki Baykal ne yapabilirdi? Bence yapacağı şey çok basitti. Eğer o videodaki şahıs kendisi değil ise bunu çıkıp çok açıkça söyler, istifa etmez ve komployu hazırlayanların yakalanması konusunda iktidara yüklenebilrdi. Bu onun popülaritesini artırırdı.
Yok eğer videodaki şahıs kendisi ise, bence onu da cesaretle ifade etmeliydi. Ve eğer yapılan o rezaletten pişmansa ve üzgünse bunu da toplumla paylaşıp özür dilemeliydi. Ama şayet bu, derinlemesine bir aşk ise o zaman eşinden ayrılıp onu sevginin sürüklediği kadere koşmalı idi. Bence bu millet onu affeder ve politik kariyerinin de sonu olmayabilirdi.
Malesef Baykal bu açık ve net yollardan hiçbirini seçmedi. Ve kendi iradesi ile istifa etti. “Siyaseten intihar” etti. Ancak, dünyada bütün liderlerin testesteron seviyeleri yüksek! Eş aldatma ise sade liderler için değil toplumların bütününde, erkekler arasında da kadınlar arasında da sıkça görülen bir olay. Toplumsal bir riyakarlık içinde, sanki herkes bu konuda tertemizmiş gibi, Baykal’ın bu olayını olduğundan daha fazla büyütmemek gerekir.
Kemal Kılıçdaroğlu ile iki sene kadar önce değerli bir CHP’li dostumun daveti ile başbaşa bir yemek yeme olanağı bulmuştum. Yemekten sonra kendime şöyle notlar almışım: “Çok zeki, çok bilgili, çok kararlı bir kişi. Alışılmamış bir karizması var. Biraz 70’lerin Ecevit’i gibi. Dürüstük ve becerisi ile ilgili güven veriyor. CHP neden bu kalitede insanları liderliğe getirmiyor?”
İşte bu gün o Kılıçdaroğlu lider! Türkiye gerçek bir muhalefete kavuşmuş olmanın umudunu taşıyor. Bu umudun gerçekleşmesi sadece CHP’liler için değil, AKP için de çok yararlı bir gelişme olacaktır.
Artık Türkiye için daha iyimser olabiliriz.