Ali Eyüboğlu

Ali Eyüboğlu

aeyuboglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Neşe Karaböcek’in, hayatını anlattığı ‘İşte Benim Masalım’ı okuduktan sonraki yazımda kitapta Gülden Karaböcek’in de olduğunu vurgulamış, ama detayına girmemiştim. 

Çünkü üzerinden 51 yıl geçmiş bir olayı bir tarafın anlatımıyla aktarmayı doğru bulmamıştım. Ancak Gülden Karaböcek de konuşunca iki tarafın anlatımlarını yazıp, yorumu size bırakmak istedim. 

1974’te boşandığı Atilla Alpsakarya’nın (2008’de öldü) bir yıl sonra kız kardeşi Gülden Karaböcek’le evlenmesi hakkında Neşe Karaböcek’in kitabında yazdıkları şunlar: 

Haberin Devamı

Yarım asırdır süren kavga

“Eşim Atilla beni aldatıyordu. Kimle mi? Kız kardeşim Gülden’le... Olayı tesadüfen öğrendim ve dünya başıma yıkıldı. Yıllarca bana ihanet etmişler. Biri mutlu koca, diğeri masum kız kardeş rolünde... Boşanmak için hemen mahkemeye başvurdum. Oğlum Alper’in velayetini istedim. Atilla, boşanmamak için araya kıramayacağım kişileri koydu. 

Bir gün kapıma geldi, ağlayarak af diledi. 

Kapıyı açsaydım, barışsaydım ne yapacaktı? Kız kardeşim Gülden’i ortada bırakacaktı. Vicdana bak. 

Oğlumun velayeti karşılığında ne istediyse (Elenor Plak’ı, arabamı ve plak şirketine iki longplay doldurmak) verdim. 

Boşandıktan sonra ne mi oldu? Atilla adlı zat, benim kurduğum plak şirketini bana karşı kullandı. Asıl adı Gülten Göktürk olan kardeşimi Gülden Karaböcek olarak piyasaya takdim etti. 

Gülden, “Ablam Neşe beni kıskanıyordu. Elinden gelse beni zehirler öldürürdü” dedi. 

Bir yalan daha vardı ortalıkta dolanan... Güya annemler Gülden’i sokağa atmış, Atilla Bey de himayesine almış. Böyle bir şey asla olmadı.” 

Suçlanan kardeş konuştu 

Suçlanan Gülden Karaböcek, önce yazılı bir açıklama yaptı. O açıklamanın özeti şuydu: 

“Evlilik, hayat arkadaşlığı, sevgililik ilişkilerinde en az iki hikâye ve anlatıcı vardır; tüm tarafları dinlemeden bir yargıya ulaşmak doğru değildir.

Üç kişinin hayatına saygı duyulması ve aile üyelerinin bu durumdan etkilenmemesi için susarak cevap vermeyi tercih ettim.” 

Şarkıcı sonra Kanal D’ye verdiği röportajda, şunları söyledi: 

“Eniştemle evlenmek zorunda kalmamın hikâyesi uzun, çok detaylı anlatmam gerekir. Yani bir aşk meselesi falan yok. Ablam beni mecbur etti. Ablam beni ortaya döktü, adımı afişe etti herkese. Rezil etmeye çalıştı. Bir taşla kaç kuş vurmaya çalıştı! Hem beni sahneden mahrum edecekti, halkın gözünde küçük düşürecek ve mağdur bir kadını oynayacaktı. Ve öyle de oldu. 

Haberin Devamı

Ablam tabii ki beni affetmeyeceğini söyler çünkü affederse artık mağduriyeti biter. Nefret ettiği bir insanın sayesinde plak yapıyor, klip çekiyor, kitap çıkarıyor. Fırsata çeviriyor işi. Para kazanmaya çalışıyor. Ben olsam tenezzül etmem. 

Ne eniştem ne de ben birbirimize aşık olduk. Öylesine, olayların akışında gitti her şey. Tek başıma kaldım, gidecek yerim yoktu, parasızdım. Mecbur kaldım. Eniştem yani sonradan eşim olan kişinin de kendi planları varmış. Bunu çok sonra anladım. Çıkardığım plaklarımdan bana bir kuruş vermedi.” 

Gülden Karaböcek ayrıca, “Babam, bana bu soyadını verdiği için ABD’den onun cenazesine gelmedi” diyerek ablasını suçladı. 

Diğer konuları bilemem, soyad meselesinde abla haklı gibi. Çünkü sanatçının yazdığına göre Karaböcek soyadını aynı adlı piyesteki başarısı nedeniyle sahne adı olarak layık gören İsmet İnönü. Baba Orhan Göktürk’ün Karaböcek’le alakası yok. 

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ

“İster kral, ister köylü olsun, dünyada en mutlu insan, evinde huzurlu olandır.” (Goethe)