Normalleşenler ile normalleşemeyenler

TBMM’nin yeni yasama dönemi normalleşme ve yeni dönem adımları ile başladı.

CHP daha önceki uygulamalarından farklı olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Genel Kurul’a gelişinde ayağa kalktı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM’lilerle tokalaştı ve baş sağlığı diledi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un akşam verdiği resepsiyona CHP ve İYİ Partililer de katıldı.

Resepsiyonda, Bahçeli ile CHP lideri Özel’in, birbirlerine sert sözler söylemesinin ardından “siyaseten bazı sözleri söyledik” sohbeti de ilgi çekiciydi.

Bu normalleşme ve diyalog adımları Türkiye’yi ileri götürür, geriye götürmez.

Bu normalleşme adımları ve çay içmeler belki de yeni anayasanın yapılmasını sağlar.

Yeni anayasa süreci de siyasette normalleşmeye büyük katkı verir.

Ama bir de normalleşmeye direnenler, normalleşemeyenler var.

Ayağa kalkmamak için kuliste bekleyenler. Ayağa kalkılmasına tepki gösteren eski genel başkanlar.

Ama ne güzel yanıt vermiş CHP lideri Özel onlara aldığı oyu örnek göstererek.

Vatandaş artık kavga dövüş değil diyalog ve iyi ilişkiler istiyor.

Normalleşemeyenler ne diyor?

Sadece ben bilirim, sadece benim dediğim doğru.

Ben, ben, ben. Yani yıllardır yapılan beyaza siyah deme alışkanlığı.

Zaman birlik ve beraberlik zamanı, zaman el ele verme zamanı.

Artık “biz deme” zamanı.

Yumrukları sıkarak olmaz

TBMM Başkanı Kurtulmuş anayasa görüşmelerinin de siyasetin normalleşmesine büyük katkı vereceğini söylüyor. Kurtulmuş “Anayasa görüşmeleri ile birlikte hem siyaset normalleşme hem de birbirleriyle diyalog zeminini artırma imkanını da bulacak. Siyasetin normalleşmesi anayasa çalışmalarına da katkıda bulunacak. Bunları yürütmek de Meclis’in görevi olacak. Türkiye artık birilerinin bir kapalı odada yaptığı ve millete dayattığı bir anayasadan kurtulması lazım. Büyük bir uzlaşı ile bir sonuç ortaya çıkarılabilirse siyasetin gerçekten normalleştiği bir ortam olur. Yumrukları sıkarak siyaset yapılmaz. El sıkışarak siyaset yapılır. El sıkışanların her konuda uzlaşması da gerekmez. Türkiye bu siyaset üslubunu benimserse büyük kazanım elde etmiş olur” diyor.

Kurtulmuş anayasa görüşmelerine başlayacak. Kurtulmuş, hukuk ve üniversite camiasıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek odalarıyla, kooperatiflerle, KOBİ ve esnaf örgütleriyle, sanayicilerle, öğrencilerle, emeklilerle, toplumdaki tüm gruplarla bir araya geleceklerini dile getiriyor.

Bir maddenin dahi hazır olmadığını söylüyor Kurtulmuş. Önyargısız bir süreci sürdürmeye gayret edeceğini söylüyor. En önemlisi de “Herhangi bir kimseye, bir partiye görüş empoze edecek noktada değilim. Böyle bir şey de asla yapmam” diyor.

Uzatılan eli herkes tutmalı ve yeni anayasa için taşın altına elini koymalı.

Dünya felakete gidiyor

İsrail Başbakanı Netanyahu “İran hata yaptı, bedelini ödeyecek” diyor.

Bunu diyen Gazze’de taş üstüne taş bırakmayan, Lübnan ve İran’a saldıran, kadınları çocukları öldüren bir isim.

Ya nükleer saldırılar olursa?

Dünya nereye gidiyor?

Bu soruya TBMM Başkanı Kurtulmuş “Dünya maalesef sanki bir felakete doğru koşar adım gidiyor” diyor.

Yazık ki yazık İsrail’i durdurmayan dünya ülkelerine. Kurtulmuş İsrail’in nasıl durdurulacağı soruma ise “Elimizdeki en önemli şey, halkların baskısıdır” diyerek yanıt verdi.

Bakalım halkların baskısı durduracak mı İsrail’i?

Yoksa, Filistin, İran, Lübnan ve arkasından Suriye’ye doğru genişleyecek mi?