Abdullah Karakuş

Abdullah Karakuş

akarakus@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Şentop, AB’de başörtüsü yasağına vize veren Avrupa Birliği Adalet Divanı’na bir mektup yazarak tepki gösterdi ve uyarılarda bulundu. Şentop mektubunda, “Avrupa’da yaşayan Müslüman kadınların temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmenin yanı sıra; inanç temelli ayrımcılıkla mücadele bakımından çok sayıda olumsuz sonuçlar doğurmaktadır” vurgusu yaptı...

Türkiye anayasa değişikliği ile başörtüsü sorunu tamamen ortadan kaldırmaya hazırlanırken Avrupa’da ırkçılık ve Müslüman düşmanlığı günden güne artıyor. Özellikle başörtüsü konusunda Avrupa, özgürlükleri ve insan haklarını hiçe sayarak geri adımlarını artırdı. Bunlardan biri de AB Adalet Divanı’nın geçen yıl aldığı başörtüsüne yasak getirilmesine vize verme kararıydı. AB Adalet Divanı, AB’de şirketlerin belirli koşullar altında çalışanlarının başörtüsü takmasını yasaklayabileceğine hükmetmişti. Buna yönelik Avrupa’da yaşayan Türklerden ‘özgürlüklerinin ihlal edildiğine’ yönelik çok şikayetler geldi.

Haberin Devamı

TBMM Başkanı Mustafa Şentop kararın yanlış olduğunu dile getirdi ve AB Adalet Divanı’na bir mektup yazarak uyardığını söyledi. Şentop mektupta şu uyarılarda bulundu:

ENDİŞE UYANDIRIYOR: Verilen karar, Avrupa Birliği sınırları içerisinde yaşayan Türk vatandaşlarının ve diğer Müslümanların ayrımcılığa maruz kalmaksızın, uluslararası insan hakları hukukunun gerektirdiği şekilde din ve inanç özgürlüğünden yararlanabilmeleri noktasında Türkiye kamuoyunda derin endişeler uyandırmıştır. Zira bu kararlar Avrupa’da yaşayan Müslüman kadınların temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmenin yanı sıra; toplumsal barışın sağlanması, farklı inanç sahiplerinin bir arada yaşaması ve inanç temelli ayrımcılıkla mücadele bakımından çok sayıda olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.

İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMELERİ UYARISI: Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Hakları Sözleşmesi’nin 18’inci, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin ve AB Temel Haklar Şartı’nın 10’uncu maddeleri ile güvence altına alınan din ve inanç özgürlüğü, kişilerin sadece kendi iç dünyalarında bir dine ya da inanç sistemine bağlanmalarını güvence altına almamaktadır. Bu sözleşmeler, aynı zamanda, kişisel olarak veya başkalarıyla, özel veya kamusal alanda ibadet, uygulama, inançlarının gereği olan yükümlülükleri yerine getirme ve bunları öğretme yoluyla dinini veya inancını açığa vurma özgürlüğünü de korumaktadır.

Haberin Devamı

KISITLAMA AYRIMCILIK: Öte yandan din, inanç, cinsiyet ve sosyal köken kavramları, gerek AB Temel Haklar Şartı’nda gerekse diğer bölgesel ve evrensel insan hakları sözleşmelerinde kendilerine dayalı olarak ayrımcılık yapılmasının yasaklandığı bireysel özelliklerin başında gelmektedir. Bu çerçevede bir kişinin dini, inancı, cinsiyeti veya toplumsal kökeni sebebiyle gerçekleşen ve bu kişinin temel hak ve özgürlüklerinden eşitlik temelinde yararlanmasını engelleyen yahut zayıflatan herhangi bir farklılaştırma, dışlama, kısıtlama veya öncelemenin ‘ayrımcılık’ teşkil edeceğinde şüphe bulunmamaktadır.

HUKUKTA TEMELİ YOK: Her şeyden önce dini sembol takan bir veya birden fazla çalışanın varlığının işverenin tarafsızlığını zedeleyeceğinin kabulü tamamen bir varsayımdır ve hukukta ya da başka bir bilim disiplininde herhangi bir temele sahip değildir. Kararda işverenin tarafsız görünmesi ile teşebbüs özgürlüğü arasında kurulmaya çalışılan bağ, mantıksal bir neden sonuç ilişkisine dayanmamakta ve maalesef, zorlama bir meşrulaştırma çabası intibaı uyandırmaktadır.

Haberin Devamı

TEŞEBBÜS SINIRLAMAZ: Bazı radikal müşterilerin veya alıcıların, çoğulcu demokratik bir toplumda asla müsamaha edilemeyecek bireysel tahammülsüzlükleri sebebiyle dini sembol kullanan çalışanları bahane ederek o işletmeyi tercih etmemesi ise serbest piyasa koşulları altında işverenin sadece kârını görece olarak azaltabilecek bir olgudur. Yoksa bu, teşebbüs özgürlüğünü sınırlandıran bir durum değildir.

DİN VE İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ: Son tahlilde, din ve inanç özgürlüğü ile ayrımcılık yasağının bünyesinde yer aldığı temel haklar ve özgürlükler, insan onurunun üstünlüğü ilkesini benimseyen tüm devletler ile bölgesel ve küresel kuruluşların üzerine titremesi gereken değerlerdir. Ne var ki AB Adalet Divanı’nın kararı, başta Avrupa olmak üzere tüm dünyada çeşitli bahanelerle dindarların ama özellikle Müslüman kadınların kamusal alanda özgür şekilde var olmalarını engellemek isteyen uygulamaların neden olduğu derin endişeleri haklı çıkarır niteliktedir.

İŞVEREN TARAFSIZLIĞI: ‘İşverenin tarafsızlığı’ gibi soyut ve hukuki dayanaktan yoksun kavramlara istinaden temel hak ve özgürlüklere yapılan müdaha-leleri haklı görmek yerine tüm din ve inanç mensuplarının ayrımcılığa maruz kalmaksızın özgürlüklerinden en geniş şekliyle yararlanmalarını sağlamaya çalışmaları, tüm dünyada insan hakları konusunda kararlar alan mercilerden temel beklentimizdir.

Kadın özgürlüğünü ihlal ediyorsunuz

Haç ve başörtüsü kıyaslanamaz

Başörtüsünün yanı sıra haç takan Hristiyan bir çalışanından da haçını çıkarmasını istemesine atıf yaparak, işverenin farklı din ve inanç sahibi çalışanlarına tarafsız şekilde davrandığını ve bir doğrudan ayrımcılığa sebebiyet vermediğini belirtmektedir. Ancak dini sembollerin tamamının o dine inanan kişiler bakımından aynı anlamı taşımadığı açıktır. Bu çerçevede kullanılması iyi ya da faydalı sayılan bir dini sembolle, kullanılması zorunlu kabul edilen bir dini sembolün din ve inanç özgürlüğü karşısında aynı korumadan yararlanamayacağı açıktır. İslam dininin açık kaynaklarından erişilebilir kurallar temelinde günümüzde çok sayıda Müslüman kadın başörtüsü takmayı dini bir ödev addetmektedir.

ÇİFTE STANDART: Üzerinde dini hiç bir sembol taşımayan seküler veya ateist bir çalışanın, Müslüman, Hristiyan, Yahudi veya bir başka dinin mensubu olan ve dinini taşıdığı sembollerle belli etmeyi tercih eden müşterilere karşı tarafsızlığından endişe etmeyen kimselerin, tersi bir durumda dini sembol taşıyan kişilerin tarafsızlığından şüphe duyması en hafif tabiriyle bir çifte standarttır. Adalet Divanı’nın kararı, Avrupa’da yaşayan Müslüman azınlığın kadın mensuplarının, inandıkları dinin gerekliliklerine uymaları sebebiyle çalışma hayatının dışında tutulmalarına onay vermektedir.