Bukle Ünaldı, Çevre Koleji 11. sınıf öğrencisi.
Belki de ülkemizin en genç yazarlarından biri.
Öyle çiçek böcek yazanlardan değil, ülkemizin temel sorunlarına kafa yoruyor.
Nisan ayında yayımlanan kitabının adı “Türkiye’de Genç Olmak”.
Kitabın çok çarpıcı içeriğine geçmeden önce, biraz olsun içinde yetiştiği ortamdan söz etmek istiyorum.
Cuma akşamüzeri onun okulunda, öğretmenliği, öğretmenleri ve eğitimi konuştuk.
Eğitim sisteminin en ağır işçileri olan öğrenciler yoktu. Zaten çoğu, pek çok okulda olduğu gibi, TEOG ve YGS hazırlıkları nedeniyle, dünyayla ilişkisini kesmiş durumda...
Erenköy’deki Çevre Koleji’nin diğerlerinden farkı, öğrencilerini, akademik alanda olduğu kadar, yaşamın diğer alanlarında da zirveye taşıması.
Örneğin spor ve resimde sayısız Türkiye ve dünya şampiyonlukları var. Sınavlarda da ilk 5’teler!
Kendi içlerine öylesine kapanmışlar ki bu gurur tablosunu paylaşmayı bile unutmuşlar.
Bu tablo, çığırtkanlığı bir başarı sanan diğer kurumların elinde olsa, şu anda kendilerini çok daha iyi tanıyor olurduk. Artıları kadar olmasa da eksileri de var ve eminim ki onları da en kısa zamanda telafi edecekler!..
Bukle’nin gözüyle dünya!
En iyisi kitabı alıp okumanız ama fikir vermesi açısından, hele ki tam da sınavlar öncesi, Bukle’nin gözüyle, dünyaya, sınavlara ve eğitim sistemimize, gelin ufak bir yolculuk yapalım:
“Dünya bu kadar kötü bir yer mi diye sorma bana. Ben de anlayamıyorum. Bir ömür yetmiyor zaten bu dünyanın işini anlamaya. Ben hep umutlu kalmak için şöyle düşünmeyi tercih ediyorum:
Dünya her türlü rengi barındıran muhteşem bir yer, fakat maalesef insanlar renk körü!
HGS, OKS, KGS
Bir öğrenci olarak ülkemde içerisinde bulunduğum en büyük girdap, eğitim sistemi.
11. sınıf öğrencisiyim ve hangi sınav sisteminin “kobayı” olacağımı bilmiyorum...
Test sorularını çözebilmek için nasıl düşünmemiz gerektiği bile başkaları tarafından bize söyleniyor ve bu yüzden sorgulama yeteneğimiz git gide törpüleniyor. Neden ve nasıl sorularını sormayı beceremeyen gençler yetişiyor...
Oyuncaklarla oynamamız, koşup çamurda yuvarlanmamız gereken yaşta matematiğin kalıplarıyla tokalaştırılıyoruz.
Ortaokulda ise benliğimizi, vücudumuzu, dünyayı daha net görmeye başlarken bu sefer de SBS, OKS, TEOG ya da adı her neyse bizi yarış atı olarak şekillendirmeye başlıyor.
Bizler, komşu çocuğundan ne kadar fazla net çıkardıysak, o kadar iyi bir insan olduğumuzu zannediyoruz.
Birbirimize hatır sormak yerine, dün kaç soru çözdün, bak şu soruyu yapamadım gibi sorularla geliyoruz...
Pedagoji de ne ki!
Kim demiş. İnsanlar sağ beyin ya da sol beyin diye ayrılır. İsviçreli bilim adamları belli ki Türk gencini araştırmamış.
Liseye giren bir Türk genci hem Türkçeden full çekip, hem matematikten iyi net çıkartıp, hem sosyal hem de fen derslerini başarıyla yapabilir...
Bu bana hep trajikomik geliyor.
Birimiz sanata yatkın, birimiz matematik dehası, bir başkası bilim kurdu iken neden hepimizden tüm alanlarda aynı derecede başarılı olmamız bekleniyor?..
Lise maratonu ise ayrı bir yolculuktur. Her sabah uyanınca sınav sisteminin değişmemesine dua ederek uyanır, okula gider, zirilyonca soru çözüp eve gelir, tekrar soru çözersiniz. YGS’de yanlış soru çıkmasın diye dua edersiniz...
Üniversite hayatı
Üniversite hayatım henüz başlamadı ve umarım ilk beş bin yarış atı arasına girerek istediğim üniversitede ezber yeteneğim ve görsel hafızam sayesinde tıp eğitimi alabilirim...
Birçok arkadaşım, ‘İleride ne olacaksın?’ sorusuna boş gözlerle cevap veriyor...
Mezun olduktan sonra hayatta ayakta kalmak ayrı bir problem...
Bunca zamandır düşündüğüm, eleştirdiğim ve değerlendirdiğim sistemin içerisinden nasıl çıkılır hâlâ bulamadım ama neden bu sistemin içerisinde hapsolmuş olduğumuzun cevabını öğrendim sanırım...
Siz, biz, hepimiz!
Unutmayın, amaç eğer bir şeyleri değiştirmekse, doğru zaman dün değil, yarın değil, bugündür.
Ve en önemlisi de siz, beraberce kuracağımız hayalde büyük bir rol üstleniyorsunuz. Evet, tam da anladığınız gibi. Siz, biz, hepimiz...”
Özetin özeti: Bugün 3.5 milyon, hafta içinde 1.2 milyon, yıl boyunca da yaklaşık 20 milyon aday, yarış atı misali delicesine yarışacak. Peki niye? Keşke bu sorunun cevabı için Bukle kadar kafa yoruyor olabilseydik!