Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Sınavla öğrenci alacak liseler için “Başvuru ve Uygulama Kılavuzu” yayınlandı. Başvurular 2-11 Nisan tarihleri arasında yapılacak. 15 Haziran’da gerçekleşecek LGS’ye bir milyon civarında öğrencinin başvurması bekleniyor.

Peki, sınavla öğrenci alacak olan fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, Anadolu liseleri, Anadolu imam hatip liseleri, proje okulları, mesleki ve teknik Anadolu liselerinin Anadolu teknik programlarına toplam kaç öğrenci alınacak? 100 bin civarında. Yani yüzde 90’ı daha en başında elenmiş olacak?

Haberin Devamı

MEB, henüz vakit varken, şu üç önemli konuda düzenleme yapabilir ve bu da hem sistemi rahatlatır hem de öğrenci ve veli memnuniyetini artırır:

1- Madem ki sınav yapılıyor, madem ki adayların tamamına yakını bu sınava giriyor, o zaman söz konusu okulların tamamı olmasa da en az yarısı merkezi yerleştirme sistemine dahil edilmeli ve toplam kontenjan en az yarım milyona çıkartılmalıdır. Böylece en azından sınav için harcanmış emek, zaman ve harcamalar boşa gitmemiş olacaktır.

2- Okullarımızda sağlıklı bir ölçme değerlendirme sistemi olmadığı için hormonlu notların yarattığı adaletsizliğin önüne bir türlü geçilemiyor. Bu yüzden liselere yerleştirmede diploma birinci öncelik değil, ikinci hatta üçüncü öncelik olmalıdır. Sınavsız öğrenci alan okullar için sınav başarı puanı ve diploma notunun ortalaması ya da MEB’in belirleyeceği oranlara göre öğrenci alınabilir.

3- Liselere ve üniversiteye girişte okul başarı puanlarının giriş puanlarına etkisinin daha adil olması için okul başarı puanları kendi içlerinde standardize edilebilir. Örneğin bazı okullarda 100 üzerinden 100 ile mezun olan hiç öğrenci yokken, bazılarında ise 100’ün altında puanı olan yok gibi. ÖSYM eskiden bu konuda okul mezuniyet ortalamasını 50 kabul ederek, altında ve üstünde not ortalaması olanların başarı puanını ona göre belirliyordu. Bu sisteme ya da benzeri bir modele tekrar dönülebilir. Ya da hormonlu notu engelleyecek yeni çözümler üretebilir! Bu, şu yüzden çok önemli: Her yıl yüzbinlerce aday, sınavda başarılı olmasına karşın, okul başarı puanı düşük olduğu için yerleştirme puanı hesaplanırken binlerce, hatta on binlerce adayın gerisine düşüyor, okul başarı puanı yüksek olanlar da on binlerce adayın önüne geçebiliyor. Bu durumun yarattığı rahatsızlık ise kurumların ve sistemin güvenirliğine ciddi oranda zarar veriyor. Buna da kimsenin hakkı olmamalı…

Haberin Devamı

YKS?

Üniversite sınav başvuruları önceki hafta sona erdi ama hâlâ başvuran aday sayısı açıklanmadı. 3.5 milyon civarında olacak şeklinde bir beklenti var. Yeni bir başvuru rekoru da kırılabilir, hiç umulmadık bir ”üniversiteden kaçış süreci” de yaşanabilir.

Geçen yılın verilerine baktığımızda 500 bin aday başvurduğu halde sınava girmedi, bir milyon aday da tercih hakkı bulunmasına rağmen tercih yapmadı.

Bir başka önemli tespit ise üniversite mezunu olup da öğrenim gördüğü alanda ya da herhangi bir alanda iş bulamayanların sayısının milyonlarla ifade ediliyor olması, üniversiteye olan ilgiyi, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de sürekli olarak azalıyor!

Haberin Devamı

YÖK’ün yaptığı son düzenlemeyle 180 soruda 0.5 neti olanların bile puanının hesaplandığı ve kontenjanlar dolmadığı için tercih edilmesi halinde üniversiteli olunduğu bir ortamda, yüksek öğrenim hayali kurup da, bu hayaline ulaşamayan çok az kişi kaldı. Onlar da ya ille de şu üniversiteyi ya da şu mesleği istiyorum diyenler.

“Üniversite olsun da neresi olursa olsun hiç önemli değil” diyenler yıllar içinde eridiği için başvuru oranlarının azalması değil, asıl böylesi bir ortamda çareyi hâlâ diplomada arayanların çoğalması şaşırtıcı olur!..

Mesleki yönlendirme!

MEB, YÖK ve ÖSYM, liselere ve üniversiteye girişi sadece bir sınav süreci olarak görmemeli, öğrencilerin kendileri için en doğru mesleklere ve öğretim kurumlarına yerleştirmeleri için çok daha yoğun bilgilendirme ve çok daha ayırt edici bir yönlendirme yapmalıdır! Bu herkesten çok onların işi ve görevidir! Diplomalı sayısında patlama yaşanırken işinin erbabı ara insan gücünde müthiş açık yaşanıyor. Ne olur artık bunu görelim, umut tacirliğinden vaz geçelim.

Özetin özeti: Çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğinin eğitimden geçtiğini ne zaman anlayacağız?