Planlı, programlı hareket eden bir millet değiliz. Emperyalist düşüncelerimiz ve dayatmacı bir kültürümüz de yok. Diğer pek çok millet gibi, yurtdışında tek yumruk olma, çıkarlarımızı koruma, olanlara sahip çıkma gibi bir özelliğimiz hiç olmadı...
En son BM Güvenlik Konseyi seçimlerinde de görüldü ki giderek yalnızlaşıyoruz. 2015 çok önemli bir yıl. Ermeniler ve dostları harıl harıl hazırlık içinde ve bu, bizim umurumuzda bile değil. Haklıyken bir kez daha haksız konuma düşersek hiç şaşırtıcı olmaz...
Peki, bu ve diğer önemli konularda kendimizi niye yeterince anlatmıyoruz, anlatamıyoruz, bu konuya kafa yormuyoruz?..
Bırakın başkalarını, kendimiz ne yapıyoruz?..
İşte size çok çarpıcı bir mücadele örneği ve gelinen son nokta:
5 dilde ama!
Ali Çankaya, bir Türkiye sevdalısı. Balkanlar’daki sesimiz olmak için 7 yıl önce yola çıkmış ve elinden geldiğince medyanın her alında zoru başarmaya çalışmış.
Balkan TV ve Radyo Balkan’la, Balkan topluluklarının tamamına hitap etmeye ve bütün halkları kavramaya çalışan bir anlayışla, Türkçe-Arnavutça-Boşnakça/Sırpça ve haftada bir defa da Çingene dilinde yayınlar yapıyor. Ayrıca Türkiye’deki Balkan kökenlilere de ulaşıyor ve 30-35 milyon izleyici kitlesine sahip.
Ve şimdi bu yayın grubu kapısına kilit vurmak üzere çünkü Ali Çankaya ve arkadaşlarının maddi ve manevi mücadelesi daha fazlasını kaldıramıyor.
Başta devlet olmak üzere kimden destek istedilerse, nasihatin ötesine geçememişler. Dahası, yaptıkları ulvi görevi enayilik olarak nitelendirenler olmuş!
Hiç şaşırmadık çünkü biz buyuz.
İşte o yüzden de kendimizi yeterince anlatamıyoruz ve en önemli konularda bile yapayalnız kalıyoruz.
Tıpkı 700 yıllık Osmanlıcanın yok olup gitmesi gibi!..
Balkan TV, bir yandan Türkiye’yi ve Türkçeyi Balkan topluluklarına tanıtmaya gayret ederken, öte yandan da bölgede demokrasi-barış ve işbirliğinin gelişmesi için cesaretlendirici yayınlar yapıyor.
Sorun da o zaten. Kakara kikiri popülist yayınlar yapıp, gün boyu yarışma, gizi, ve eğlence programları gerçekleştirseydi, kesinlikle bu noktalara gelmezdi.
Negatif algı!
Birinci Dünya Savaşı sonrası, Türk ve Türkiyeli kimliğine karşı oluşturulan Balkanlar’daki negatif algı, Balkan TV yayınlarında daha ılıman noktalara taşınmaya çalışıldı ve görüldü ki bu konuda gayretler boşa gitmedi. Ama işleri zordu çünkü yabancıydılar.
Ötekileştirmenin maksimum olduğu, Türkiye’nin yanlış anlaşıldığı, her türlü stratejik çekişmenin yaşandığı bir coğrafyada, işleri hiç de kolay değildi.
Çankaya, “2008’de başladığım bu serüvende elbette yardım etmeye gayret eden dostlar olmadı değil. Ancak işin zorluğu karşısında, muhtelif nedenlerle havlu atmayan kalmadı. Velhasıl bu mücadelede tek başımıza kaldık” diyor ve anlatmaya devam ediyor:
Kosova’dan yayın
“Türkiye vatandaşı olmamıza rağmen, Kosova devletinin ‘bölgesel karasal yayın frekansı’ tahsis etmesi ve bunu 2013’te ulusal karasal dijital yayın yetkisi vererek bize olan güvenini güçlendirmesi, ayrıca Makedonya’da kablolu da olsa yayın yapma durumuna gelmemiz, Balkan TV’nin bölge ülkeleri açısından ne kadar güvenilir bir kuruluş olduğunun da işaretidir.
Amerikan büyükelçiliği, Alman askeri komutanlık yetkilileri yaptıklarımızı hayranlıkla karşıladılar ve kurumumuzu hep ziyaret ettiler.
Bizimkiler mi? Ne desem bilemiyorum!..
Oysa, Türkiye’nin lobi çalışmalarına, ihracat ve turizmine, sağlık ve eğitim sektörü gibi yurtdışına hizmet sunduğu alanlara çok yararlı katkılar gerçekleştirebilir.”
Özetin özeti: Eğer bir gün biz de yalnız kalmak istemiyorsak, hepimize düşen önemli görevler var. Örneğin bu kanalı yaşatmak gibi!..