23.11.2021 - 10:07 | Son Güncellenme:
Tüm Türkiye sizi çok farklı sektörlerde başarılı girişimleriniz ve yatırımlarınızın yanı sıra sporcu kimliğiniz ve Fenerbahçe sevdanızla da tanıyor. Peki, bunların dışında sizi tanımlayan başka neler olduğunu söyleyebilirsiniz?
-Ailem, işim, spor, Fenerbahçe sevgisi, doğa, hayvanlar bunlar benim hayatımın ayrılmaz parçaları, dolayısı ile beni iyi tanımlıyor. Bunun dışında merakını kaybetmeyen, yeniliklere, öğrenmeye açık, okumayı seven, çalışkan biri olduğumu düşünüyorum.
Fikirlerinizi ve hayallerinizi azimle takip ederek bugünkü noktaya geldiğinizi belirtiyorsunuz. Sizi sık sık üniversitelerde gençlerle deneyimlerinizi paylaşırken görüyoruz. Yakın zamanda bu deneyimlerden yola çıkarak içinde hayatınızdan anekdotlar içeren İçindeki Dağı Aş adlı bir kitabınız yayımlandı. Kitap fikri nasıl doğdu biraz anlatır mısınız?
-Ben 10 yıldır, yılda en az 5-6 üniversiteye giderek gençlerle buluşuyorum. Liselere de gittik, kimseyi geri çevirmedik. Tüm Türkiye’yi dolaştık. Devam da ediyoruz. Zamanla anlattıklarımı kitaba dökmem için talep gelmeye başladı. Yayınevim de teşvik etti, ortaya bu kitap çıktı.
Kitabınızda “Başarı tesadüf değildir.” diyorsunuz. Günümüz şartlarını göz önüne alacak olursak başarı nasıl kazanılır? Şansın hiç mi rolü yoktur?
-Şansın da payı var elbette ama en önemli faktör değildir, şans hazır olana gelir. İyi bir fikir ve fikri uygulama cesareti önemli tabii bir de alın teri. Çok inandığım bir söz vardır, merdivenleri çıkarken akıtmadığın ter sonra sana göz yaşı olarak döner. Benim formülüm gençlere verdiğim öğütlerden faklı değil. Pes etmeyin, bahaneye sığınmayın, hayal edin, başkalarının hayallerinizin önüne geçmesine izin vermeyin, konfor alanınızdan çıkın ve değişen dünyaya adapte olun.
Anıları arşivinden çıkarıp hatırlamak ve bunları bir kitapta toplamak nasıl bir duygu bıraktı sizde?
-İyi anları anmak güzeldi, geçmişe dönüp baktım, kolayı seçmediğimi gördüm. Bazı hatalarımı hatırlamak iyi geldi. Hatalarımdan ders aldım, kendimi geliştirdim. Sonuçta kendimle gurur duydum.
Kitabınızda aşk, sevgi, aile konularına da değiniyorsunuz. Sizce bu üçünden hangisi en baskın renge sahip?
-Tabii ki aile. Aile kavramı zaten sevgiyi de içeriyor. Aşkı sona bırakırım çünkü geçici. Yerini koşulsuz sevgiye bırakıyorsa ne alâ.
Tecrübelerinizle ve başarılarınızla gençlere ilham kaynağı olmak istediğinizi söylüyorsunuz. Kendi yolculuğunuzda ilham aldığınız kişiler kimler oldu?
-Öncelikle Mustafa Kemal Atatürk, daha sonra Warren Buffet, Aziz Sancar ve Nelson Mandela. Gelecek dönemde başka kitaplar da yazmayı düşünüyor musunuz? Asla asla deme, ama şimdilik hayır.
Gelelim renklere...
Fenerbahçe taraftarlarının lacivert ve sarıya olan sevdasını biliyoruz. Fenerbahçe için lacivert ve sarı rengin simgesel anlamı nedir?
-Çok simgesel ve güçlü mesajları olan bir forma ve bayrağımız var. Sarı Fenerbahçe’ye duyulan gıptayı, lacivert kulübün soyluluğunu simgeliyor. Palamut dalı Fenerbahçeli olmanın verdiği kuvvetin, dalın yeşil olması ise başarının kaçınılmaz olduğunun ifadesi.
Saran Holding olarak uzun yıllardır farklı sektörlerde faaliyet gösteriyorsunuz. Bu sektörlerde renklerin iletişim ve pazarlama gücünden faydalanıyor musunuz?
-Farkında olarak ya da olmadan hepimiz renlerle verilen mesajlara maruz kalıyoruz, onları alıyoruz. Biz de işimizin medya ve içerik olmasını dikkate alarak, modern, canlı, dinamik ve güvenilir mesajlar verdiğine inandığımız renkleri markalarımız ve kurumsal kimlikleri için kullanıyoruz.
Ben kazanayım da ne olursa olsun yaklaşımıyla yaklaşan bir kere kazanır iki kere kazanır. ‘Ama hep beraber kazanalım’ derse gençler, ilerisi daha verimli daha faydalı olur.
Renkler aynı zamanda sanat ve mimarinin de vazgeçilmezidir. Bu alanlarda size yakın gelen renkler hangileridir? Sadece renklerini sevdiğiniz için aldığınız bir sanat eseri veya evinizde bulunan bir obje/eşya var mı?
-Evet, evimde öncelikli olarak renk dünyasını sevdiğim için edindiğim, çok renkli bir kaç eser var, sanat eserleri konusunda canlı, vurucu renklere daha çok açık olduğumu söyleyebilirim.
İş hayatınızda kullandığınız renklerle özel hayatınızda kullandığınız renkler arasında farklılık oluyor mu? Kendinize en çok hangi renkleri yakıştırıyorsunuz?
-Özel hayatımda ve işimde yöneldiğim, tercih ettiğim renkler birbirine çok yakın. Pastel renklere de yöneldiğimi söyleyemem, doğada bulunan güçlü renklere düşkünlüğüm var. Mavi, yeşil, siyah, beyaz gibi.
Bazı renkler, tarihte cinsiyetçi kodlamalara maruz kalmıştır. Maskülen bir renk olarak algılanan mavi ve feminen olarak algılanan pembe renk buna en iyi örnektir. Size göre pembe giyen bir erkek maskülen duruşundan ödün vermiş olur mu? Sizi pembe tonlarında bir takım elbise ile görmemiz mümkün mü?
-Ben maskülenitenin renkler ve objelere indirgenebileceğine inanmıyorum. Her renk yerine göre kullanılabilir. Ben pembe bir takım elbise giymem, ama kahverengi de giymem.
1000 kişinin katıldığı bir algı çalışmasında katılımcılara, ilk buluşmada karşınızdaki kişide en çekici bulduğunuz renkler hangisidir sorusu yönetilmiştir. Erkeklerin %56’sı kırmızı derken, kadınların ilk tercihi %66 ile siyah, %48 ile de mavi renktir. Bu bağlamda yanıtlayacak olursanız size göre karşınızdaki kişide çekici bulduğunuz renk veya renkler hangileridir?
-Bunu düşünmedim ama sevmediğim renkleri söyleyebilirim, neon gibi bağıran renk versiyonları ve toprak tonları gibi kişiyi silen renkler.
Mavi, dünya genelinde yapılan araştırmalarda en çok tercih edilen renk olarak karşımıza çıkar. İçindeki Dağı Aş adlı kitap kapağınız da mavi. Bu rengi seçmenizin özel bir nedeni var mı?
-Mavi bizim kurumsal rengimiz, benim de çok sevdiğim bir renk ama kapak tasarımı tamamen yayınevine ait. Benim için özel bir nedeni yok.
“İsmim bir renk olsaydı mavi-yeşil olurdu.”