Yazın en iddialı dizisi

Dizi, birbirlerine siyah-beyaz kadar zıt olmalarına rağmen cinayet masasında birlikte çalışmak zorunda olan Komiser Nazlı ile Komiser Murat üzerinden ilginç hayat hikayelerini ve olayları ekrana taşıyacak. İşte “Güzel Çirkin”in kahramanları ve karakter analizleri...

Naz Elmas (Komiser Nazlı): İdealist komiser

Nazlı, eğitimini birinciliklerle, takdirnamelerle tamamlamış, yurt dışında master yapmış genç bir komiserdir. Kendisi için düşünülen, kariyerinde ve sicilinde güzel duracak makamları reddeder ve sıradan bir komiser gibi sahada görev alma isteğinde diretir. Nazlı İstanbul’un suç oranı yüksek bir bölgesindeki emniyet şubesinde görevlendirilir. Beraber çalışacağı kişi de cinayet masasından Komiser Murat’tır.

Ali Sunal (Komiser Murat): Hayatı ciddiye almayan adam

Murat aslında pek polise benzemeyen bir adamdır. Kimi zaman sert olsa da aslında hayata alaycı bakan bir yanı vardır. İşi dışındaki şeyleri pek ciddiye almaz. Onu sevmeyenler bile arada sırada yaptığı esprilere güldüğünü inkar edemez. Anlattığı hikayelerle, mırıldandığı türkülerle, karizmatik hareketleriyle girdiği her ortamda insanların ilgisini çekmeyi bilir. Artık onun gibi polislerin neslinin tükendiğini söyleyenlere gülüp geçer. Ona göre “Her horoz kendi çöplüğünde öter”...

Cahit Gök (Şenol): Statü göstergesi polis kimliği

Şenol 20’li yaşlarda genç bir polistir. 5 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğudur. Yaşlı anne ve babasıyla beraber yaşamaktadır. Çevresindeki yaşıtlarıyla kıyaslandığında en iyi işe o sahiptir; polis olmuş, cinayet büroya girmeyi başarmış deli dolu bir tiptir. Mesleğini çok önemser, hayattaki en önemli statü göstergesi polis kimliği ve silahıdır ve her ortamda bu duruma hürmet beklemektedir. Kimliğini gösterip istediği yere girmeyi hak sayar. En büyük hayali polislikte yükselmek, emekliliğinde ise Antalya’da bir otelde müdür olmaktır. Eğlence, heyecan arayışı, kızlarla gezip tozma merakı en büyük zaaflarıdır. Murat’ı ağabeyi gibi görür, ona hayrandır. Onunla çalıştığı için kendini şanslı sayar. Nazlı konusunda haliyle daima Murat’ın tarafını tutar; zaten bir kadının cinayet büroda ne aradığını bir türlü anlayamamaktadır!

Gizem Denizci (Aydan): Murat’ın asi kardeşi

Aydan, lise son öğrencisidir. Üniversiteyi kazanmak, iyi bir okulu bitirmek istemektedir. Hangi mesleği seçeceği konusunda kararsızdır, zaten onun için önemli olan iyi bir okulu bitirmek, para kazanmak ve özgür olmaktır. Zeki ve çalışkan olmasına rağmen asosyal de değildi; tam tersine sınıfın bıçkın kızlarındandır. Ağabeyi Murat’ı geri kafalı, maço, baskıcı bulur. Zaten asker ve polisleri pek sevmez. Ona göre her olayda ya asker ya polis suçludur. Çoğu zaman bu yüzden evde tartışmalar doğmaktadır. Murat’ın kılık kıyafetinden, dinlediği müzikten, seyrettiği filmden hazzetmez. En büyük duasıonun başka bir yere tayin olup gitmesidir.

Gözde Türkpençe (Nagehan): Evlenmek onun için kurtuluş

Mutaassıp bir ailenin, 20’li yaşların sonundaki ortanca kızıdır. Şehirde geleneklerini sürdüren bir aile yapısı içinde büyür. Üniversiteyi kazandığı halde babası başka bir şehre göndermemiştir. O da açık öğretime devam eder. Bir kere sözlenmiş ama bir sorun yüzünden sözü atmıştır. Ortak bir aile dostları sayesinde, Şube Müdürü Remzi’nin de araya girmesiyle Murat’la tanışır. Murat sırf hatır için gittiği ilk buluşmada Nagehan’ın güzelliği karşısında afallar. Ve daha sonra da anne baba izniyle kontrollü görüşmeler başlar. Asık suratlı baba ve ağabeyler, gülmenin neredeyse ayıp sayıldığı bir ortamdan sonra Murat, Nagehan’ın gönlünde yıldız gibi parlamıştır. Nagehan bir an önce evlenmek niyetindedir çünkü bu ailesinden kurtulabilmesinin tek yoludur.

Nazan Diper (Zeliha): Hayatını çocuklarına adamış bir anne

Murat ve Aydan’ın annesidir. Tek kelimeyle çocukları için yaşamaktadır. İki hayali vardır; Murat’ın hayırlı bir kızla evlenmesi ve Aydan’ın istediği okulu kazanması. Murat ve Aydan’ın hatalarını, kusurlarını hep görmezden gelir, bunları kocasının erken ölümüne bağlar. “Babasız büyümeselerdi böyle olmazdı” düşüncesi nedeniyle, onlarla ilgili affetmeyeceği şey yok gibidir.

Pamir Pekin (Serdar): Hırslı bir yönetici adayı

Serdar, Nazlı’yı üniversite yıllarından tanımaktadır. Sonra yolları tekrar kesişmiş ve sevgili olmuşlardır. Ama onun bambaşka bir dünyası vardır; şirketler, toplantılar, conference call’lar, CEO’lar dünyasında hırslı bir yönetici adayıdır. Nazlı’yı çok beğenir, ileride kendisine yakışacak bir kadın olduğunu düşünür ama bir türlü polislikten onu vazgeçiremez. Nazlı’nın, babası bir mafya avukatı olduğu için polisliğe takmış olabileceğini tahmin etmektedir. Ama bunu açık açık söylerse Nazlı’yı ebediyen kaybedeceğini bildiği için de susar. Bir gün Nazlı’nın sıkılıp bu işten vazgeçeceğini umarak sabırla beklemektedir.

Mehmet Çevik (Asayiş Şube Müdürü Remzi):

50 yaşlarında, babacan, tatlı sert, eski tarz bir polistir Remzi... Üzerinde şube müdürü olmanın yarattığı bir ağırlık vardır. Mesleğinden sürekli şikayet eder gibi görünse de işini seven, başka iş yapamayacak birisidir. Evinde ise tipik bir aile babasıdır. İşindeki sorunları eve taşımaz. Mesleğinin zorluklarını ailesine hissettirmemeye çalışır. Emrinde çalışanlara karşı da anlayışlı ve ilgilidir. Genellikle sakin, hoş sohbet bir adamdır ama tersi de çok kötüdür. Murat’ı kendi oğlu gibi sever. Onun için kız istemeye gidecek kadar araları iyidir. O yüzden Murat’ın kuralların dışına çıkmasına söylense de, yaptıklarına göz yumar. Problem olduğunda aile içinde çözülmesi gerektiğine inanır. Nazlı ise aslında tam onun istediği tipte bir polistir ama kurallara aşırı bağlılığı ve idealistliği çok fazladır. Remzi bazen durumu idare etmenin ya da nabza göre şerbet vermenin daha iyi olduğunu görmüştür. O yüzden başta Nazlı’yla daha resmi bir iletişim kurar; Nazlı’yı tanıdıkça ve anladıkça ona hayranlık duymaya başlar. Murat’a onu biraz örnek almasını bile tembihler. Gençken hep yükselmeyi, şube müdürü olup havalı havalı dolanmayı beklemiştir ama artık tek istediği kazasız belasız emekli olmaktır.